Terör Faaliyetleri Karşısında Demokrasi mi?
Devletin terörle mücadeledeki kararlılığı, “Hukukun Üstünlüğü” ve “Hukuk Devleti” ilkelerine olan bağlılığı, oy kaybedilmesine rağmen kesin ve tavizsiz olmalıdır.
Bu konuda, devlet gibi bireylerin - bilhassa devletin önemli en üst kademelerinde görev yapan kişilerin de, siyasi liderlerin de sorumlu olduklarını düşünüyorum.
İyi polis rolü oynamak, terör örgütlerine taviz vermek olarak algılanabilir. Terörden medet uman, öven, seven, metheden, birliğimizi dirliğimizi bozan hiçbir eyleme, bu aziz vatanda hoşgörü ile bakılmaması gerektiğine inanıyorum. Demokrasi bahanesiyle terör örgütleri ve yandaşlarını meşrulaştırmak, gafil avlanmak deyimiyle örtüşmektedir…
Demokrasi ve Hukuk, millet iradesinin tecelli etmesinin en önemli aracı ve teminatıdır. Bununla birlikte; seçilmiş olmak, seçilenlere suç işlemek ve hukuka uymamak imtiyazı tanımaz. Teröre ve terör örgütlerine destek verenlere gerekli ceza verilmelidir. Terör örgütleri karşısında Devlet söz konusu olduğu zaman demokrasi, belirli bir zaman diliminde rafa kaldırılabilir…
ABD, resmi olarak terör örgütü PKK’ya yardım etmesinin kendince bir anlamı olmalıdır. Hele Devlet, Fırat’ın doğusuna geçmek isterken söz konusu seçilmişlerin, PKK ile bağlantı kurmaları ve devletin kaynaklarını PKK’ya aktarmaları, demokrasi kavramıyla ve hoşgörü göstermekle açıklanamaz. Benzer durum Abdülhamit döneminde de söz konusu idi…
Abdülhamit’i istemeyenlerin başında batı ve mason locaları vardı. Batı’nın mazereti Osmanlıyı diktadan kurtarmak ama sözde Osmanlının toprak bütünlüğünü muhafaza etmekti… Abdülhamit tahtan indirildi Osmanlı parçalandı. Rivayete göre irili ufaklı 23 devlet kuruldu Osmanlı toprakları üzerinde… Hani Batı, Osmanlının toprak bütünlüğünü savunuyordu?
Şimdi aynı oyun sahneye kondu. PKK, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ni resmen kendi tabiriyle Kürdistan bölgesine dâhil etmek istediğini yüksek sesle dillendiriyor. HDP ise PKK’nın yüksek sesle dillendirdiğini yalanlamıyor…
İşte böyle bir pozisyonda demokrasiyi hatırlatarak iyi polis rolünü oynamayı gafil avlanmak olarak tanımlayabilirim. Bazı iyi niyetler ve bazı söylemler terör örgütlerine cesaret verir ve terör örgütlerinin gösterdikleri cesaretin, demokratik olduğunu düşündürür…
Geçmişte medrese erkânından çeşitli sınıflara mensup bazı kişiler, milliyetçi yazarlar, Mehmet Akif Ersoy ve Said-i Nursi gibi dönemin Müslüman kimliğini temsil eden popüler isimler ve İttihat Terakki Cemiyeti’nin Abdülhamit’i istememelerinin nedeni, devletin içinde bulunduğu siyasi atmosferden rahatsız olmaları ve dünya sahnesinde daha prestijli bir duruş arzu etmeleri olmuştur. Bu iyi niyetli gibi duran emelin Osmanlı’yı parçalamak isteyen emperyalist güçlerin ve Osmanlı içinde - ayaklanma niyetiyle - oluşan küçük çetelerin değirmenine su taşıdığını ve Osmanlı’nın dağılma sürecini hızlandırdığını gördük… Bu tecrübe bize yetmesi gerekir…
Devlet kendini savunmalıdır.