Vakıf; Bir hizmetin sürüp gidebilmesi için, kişilerin KENDİ İSTEKLERİYLE bağışladıkları, KENDİLERİNE AİT para ve mülklere VAKIF, denir.
Vâkıf; Öğrenmek, bilmek, hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmak demektir.
Vakıflar hakkında herkes konuşuyor. Arzu ederseniz, ülkemizin en meşhur vakıflarından olan TÜRGEV ve TÜGVA’ya beraberce vâkıf olalım! Vâkıf olalım ki, bu vakıfların sahibi olan Erdoğan Ailesine haksızlık etmeyelim…
Birinci Konu; Bu vakıfların vergiden muaf olmaları! Yani, yönetenler diyor ki, “sen ülkeye yararlı işler yapıyorsun, ben de senden vergi almayarak sana destek oluyorum.” Buna Bakanlar Kurulu karar veriyor. 18 yıldır ise AKP karar veriyor!
İkinci Konu; İnsanlar vakıflara kendi istekleriyle bağış yapacaklar. Herhangi bir zorlama, “Senin devlette olan işini çözerim ama sen de bizim vakfı görüver” gibi nüfuz yolsuzluğu veya “Bak, bağış yapmazsan vergi denetimi-polis kapını çalabilir” türünde bir mafya usulü zoraki bağış olmayacak.
Üçüncü Konu; Şahıslar veya kuruluşlar, sadece kendi mallarını vakfedebilirler. Vakfedilen malda, Türk Milletinin veya başka birilerinin nokta kadar hakkı varsa o mal vakfedilemez. Bugün zorlama ile bağışlatırsınız, yarın biz geliriz ve Türk Milletinin hakkını iade ederiz, sizleri ve engel olmayanları yargıya teslim ederiz.
Bu üç konu, bir malın vakfedilmesinin temelidir, anayasasıdır. Bu üç temel kural ışığında Bilal Erdoğan’ ve Usame Erdoğan’a soralım; -Elin Arabı, neden vakfınıza 100 MİLYON DOLAR bağışladı? -Bu bağış karşılığında, İstanbul’da hangi yerin imar planı değiştirildi? -Bu imar değişikliğinden Türk Milleti ve çevre ne kadar zarar gördü?
Gelelim en önemli konuya; Hazine arazisi olan kupon araziler (!) TOKİ’ye devrediliyor. TOKİ, aynı araziyi AKP’li bir belediyeye bedavaya devrediyor. Belediye bu arsaya “Öğrenci Yurdu” yapıyor. İçine her türlü malzemeyi koyuyor. Buraya kadar tamam mı?
Sonra AKP’li belediye bitmiş-döşenmiş binayı, arsası Türk Milletinin, yapımı için tamamı Türk Milletini parasından oluşan belediye bütçesinden oluşmuş parayı harcayarak, Bilal Erdoğan’ın vakfına bedavaya devrediyor. Bilal Oğlan da, öğrencilerden para alıp, onları yurda kabul ediyor! Bunun Bilal Oğlanın cebine para koymaktan bir farkı var mı?
Şimdi Cumhuriyet Savcılarına soruyorum; Bu durum, yasalara ve teamüllere uygun bir vakfetme olayı mıdır? Türk Milletinin hakkı olan hazine arazileri, Belediye bütçesine katkısı olan insanlarımızın haklarını, kim ve hangi yetkiyle Bilal Oğlanın vakfına bağışlar?
Sayın Savcılar; Bu yapılan dalaveredir. Hileli satıştır. Anayasamızın eşitlik ilkesine aykırıdır. Vakıf sahibi ve soyadları Erdoğan olan çocuklara, eğer Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasa idi bu paralar, mallar vakfedilir miydi? Bırakın milyonlarca parayı, bu kişilere selam veren çıkar mıydı?
Bu yapılan, Allah’ın huzurunda, milletin malının üstüne oturmaktır ve büyük günahtır. Hukuk Devletinde ise, nüfuz yolsuzluğu ve hileli satıştır. Hele, küçücük çocukları istismar eden sapıkları koruyan, bünyesinde barındıran vakıf müsveddelerine belediyeden para-mal aktarmak tam bir utanç vesikasıdır.
Niçin susuyorsunuz? Neden görevinizi yapmıyorsunuz? Yoksa sizi de mi vakfettiler? Vâkıf oldunuz mu?
Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Ağustos 2019 Rifat Serdaroğlu rifatserdaroglu@gmail.com