30 Ekim 2019 tarihli gazetelere bakınca, toplumun kafasının neden bu kadar karışık olduğunu çok net olarak görebiliyoruz. “Devlet-Millet El Ele”, “Devlet-Millet El Ele Koştuk Anıtkabir’e” “Çok Güzelsin Cumhuriyet”, “Saraya Ünlü Akını” başlıklardan bazıları! Keşke Devlet-Millet el ele olabilseydik. O zaman problemlerimizin çoğunu çözmüş olurduk. Devlet nedir, önce ona bakalım; Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal örgütlü bir ulusun oluşturduğu tüzel varlık. Millet nedir; Zengin anılar mirasına sahip olan, beraber yaşamak hususunda ortak istek ve anlaşmada samimi olan ve sahip olunan mirasın korunmasına devam hususunda da iradeleri ortak olan insanların birleşmesinden oluşan topluma millet adı verilir. Millet sadece ırkî bir zümre de değildir. (Atatürk) Şimdi soralım; Nasıl bir Devlet-Millet birlikteliğidir ki, T.C Cumhurbaşkanı, kendisine oy vermeyen Milletin yarısından fazlasını “Terörist” ilan eder? Nasıl birlikteliktir ki, T.C Cumhurbaşkanı, Anıtkabir’de Ana Muhalefet Partisi Heyetini görmezden gelir ve bir selamı bile esirger? Nasıl birlikteliktir ki, T.C Cumhurbaşkanı, Beştepe’deki resepsiyona istediğini davet eder, kendisi gibi düşünmeyen siyasetçi-sanatçı-gazeteci-sendikacıyı davet etmez. Orası T.C Devletinin yani hepimizin malı mıdır, yoksa AKP’lilerin çiftliği midir? Nasıl Devlet-Millet birlikteliğidir ki, hem bu devletin kurucusuna “Ayyaş” denecek, hem Cumhuriyet dönemine “Zulüm Dönemi” diyenler kucaklanacak, hem de Anıtkabir’e gidip sap gibi durulacak! Nasıl Devlet ve Millet birlikteliğidir ki, bu devletin kurucusuna “Kefere Kemal”, “Beton Kemal”, “10 Kasım’da geberen p.ç” diyen şerefsizler Türk Milletinin parasıyla kurulmuş Türk Devletinin sofrasında konuk edilecek, sonra da gidip Anıtkabir Anı Defterine, “Eyy Büyük Atatürk” diye yazılacak… Değerli Okurlar; Elbette ki demokratik rejimlerde farklı düşünceler olacak ve doğaldır ki bizim gibi düşünmeyenlerin özgürlüklerine saygılı olacağız. Elbette ki demokratik rejimlerde farklı sesler olacaktır. Önemli olan Anayasamızın, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ve gelişmiş demokratik teamüllerin sınırları içinde kalarak saygı ve sevgi ortamında yaşamaktır. Bir an bile unutulmaması gereken konu şudur; Demokrasi çok hassas bir çiçek gibidir. 7 gün 24 saat korunması gerekir. Her zaman bu çiçeği koparıp, yerine dikenli bitkiler ekmek isteyenler olacaktır. Bunlara fırsat verilmemelidir. Demokrasi, hamilelik gibidir. Ya hamilesinizdir ya değilsinizdir. Ya demokratsınızdır ya da değilsinizdir. Bunun azı çoğu olmaz. Son olarak; Birleşmemiz gereken Anayasamızdır, Demokrasimizdir, Hukuk Devletimizdir, Lâik Cumhuriyetimizdir, Türk Milletidir, çağdaşlık ve özgürlüklerimizdir. İhvan ’da, El-Kaide’de, Barzani’de, PKK/PYD’de birleşme bütünleşme olmaz, buralarda sefalet vardır ölüm vardır. Nasıl ki, Tarikat ve Cemaat artıkları, İhvan ve Eşbaşkan kuklaları kendilerinde T.C Devletini yıkıp, yerine İran tipi bir İslam Devleti kurmayı hak olarak görüyor ve çalışıyorlarsa, bizlerde yani Vatanseverler, Atatürkçüler, Demokratlar, Cumhuriyetçiler de T.C Devletini ve kuruluş değerlerini savunma hakkına sonuna kadar sahibiz. Kimse bu hakkı elimizden alamaz. İsteyen denesin. Denesin ve görsün, Çoban Ateşi Hareketi ne imiş, dünya görsün… Sağlık ve başarı dileklerimle 31 Ekim 2019 Rifat Serdaroğlu