Siyasetçi dürüst olmalıdır. Özü sözü bir olmalıdır. Aynı konuda bir gün öyle, bir gün böyle konuşmamalıdır. Siyasetçi her şeyi bilmek zorunda değildir. Danışmaya, öğrenmeye açık olmalıdır. Siyasetçi, bilmediği konuları “bilmediğini” açıklayacak kadar ahlaklı olmalıdır. Siyasetçi, özür dilemesini, hatasını kabullenmesini ve gereğini yapmasını bilmelidir.
Her devletin, her milletin inandığı ve savunduğu temel değerleri vardır. O ülkedeki tüm partiler ve siyasetçiler, bu ortak değerlere saygılıdırlar. Devletin ve Türk Milletinin temel değerleri ile “Anayasa ve Yasalara” aykırı olarak oynamaya kalkan siyasetçiye karşı her vatandaşın “Demokratik Direnme” hakkı vardır. Çoban Ateşi Hareketinin yaptığı tam da budur. Nasıl ki Muaviye kafalılar-İhvan kalıntıları, demokratik rejimi yıkıp yerine İran benzeri bir İslam Devleti kurmayı kendilerinde bir hak olarak görüyorlarsa, bizlerin de Vatanseverlerin-demokratların, Lâik Cumhuriyetçilerin- Atatürkçülerin- Aydınların-İlim ve Bilimi rehber tutanların da bu yobazlara karşı direnme ve ülkemizi bu kara taassuptan korumak en doğal hakkımızdır.
Türk Milleti olarak, Siyasi Parti Genel Başkanlarının temel konularda ne düşündüklerini bilmek zorundayız. Bu bizim hakkımızdır.
Örneğin; Erdoğan, 6’ncı Din Şurasında şunları söyledi. Dehşet içinde izledim; “Hayatımızın merkezine dini koyacağız. İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz!”
Erdoğan’ın bu sözleri üzerine, Siyasi Parti Genel Başkanlarının ne görüş belirttiklerini duyamadık. Salı günkü grup tiyatrolarında bile bu konuya değinmedi, değinemedi! Bir Genel Başkan “Oy kaybetme korkusuyla” ülkesinin en temel değerine yapılan hakareti görmezden geliyor ve susuyorsa, ondan değil Genel Başkan cacık bile olmaz. Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Akşener, Temelli, Karamollaoğlu ve diğerleri sizler Lâiklik konusunda aynen Erdoğan gibi mi düşünüyorsunuz? Bu konuda fikriniz yok mu?
Mecelle Madde 75’e göre, “Kişi ikrarıyla sorumludur.” Ayrıca bildiğimiz gibi “Sükut ikrardan gelir!”
Değerli Okurlar; Sadece bu örnek bile, ülkemizin ne kadar çapsız, bilgisiz ve yüreksiz şahıslar tarafından yönetildiğinin çok ilginç bir örneğidir…
Peki, Çoban Ateşi olarak sizin bu konudaki görüşünüz nedir, diye sorarsanız; Din; Devlet işlerine müdahale edememeli, inanç alanı ile sınırlı olmalıdır. Dini, bir inanç olmaktan çıkarıp, siyasetin, hukukun ve günlük yaşamın belirleyici konumuna getirirseniz, tartışmayı yok edersiniz. Çünkü dini emirler kesindir ve tartışılamaz. Halbuki, sosyal yaşamda aklın ve bilimin öncülüğünü kabul edersek aydınlanma yoluna girmiş oluruz. Eğer insanlık ilerleme, zenginlik ve mutluluk arıyorsa mutlaka sorgulamalı, medeni ölçülerde tartışmalı ve toplum için en yararlısını, en doğrusunu bulabilmelidir. Bunun da olmazsa olmazı “Lâiklik” ilkesidir.
Çoban Ateşi Hareketi iktidarında ilk yapılacak olanlar şunlardır; -Diyanet İşleri Başkanlığı, “Anayasal Kurum” olmaktan çıkarılacak ve Büyük Atatürk’ün kurduğu hale getirilecektir. -Tüm dini hizmetler ve kurslar, Devlet denetimine alınacaktır. -Cemaat ve Tarikatların işlettiği yurtların tamamı devlete devredilecek ve devlet tarafından işletilecektir. -Gerek, kutsal dinimizi ticaret vasıtası yapan (yanmaz kefen-uçan takunya satan sahtekarlar) gerekse sayıları 10 bini geçen kaçak kurslara izin verenler, görmezden gelenler, yavrularımızı istismar edenler hakkında yasal işlem yapılacaktır. -Devlet, tüm mütedeyyin insanlarımızın inançlarını özgürce ve istedikleri gibi yaşamalarını sağlar. Devlet tüm inançlara karşı, eşit şekilde davranır.
Nisa Suresi 59. Ayet; “Ey İman edenler! Allah’a ve ahirete itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ülü’l-emre de itaat ediniz.” Allah, kimlere itaat edileceğini açık olarak emretmiş. Hacılara-hocalara- Tarikat Cemaat önderlerine itaat edin dememiş!
Gördünüz mü Sayın Genel Başkanlar? Ne kadar okusanız, üfleseniz, konuşmasanız da bazı bilim ve doğa kurallarını değiştiremezsiniz. Örnek verelim; Yükseklere zıplayabilirsiniz ama havada kalamazsınız! Ne tarafa dönerseniz dönün, kıçınız arkanızda kalır!
Siyasette ve Türk Milleti nezdinde başarının yerine hiçbir mazeret koyamazsınız!
Başaramadınız, Türk Milletinin gönlünü kırdınız, çaresiz gideceksiniz. Hem de hepiniz beraber…
Sağlık ve başarı dileklerimle 04 Aralık 2019 Rifat Serdaroğlu