Erdoğan Nisan ayının başlarında, virüs salgınından sonra “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dedi! Erdoğan öksürse, “Reyiz yanardağ gibi gürledi” diye yazan besleme-yalaka basın, önemli bir şey söylenmiş gibi yazınca, çok sayıda köşe yazarı da peşlerine takıldı. Haysiyetini, şerefini, kalemini satan bu alçakların kimi astrolog, kimi müneccim, kimi sosyolog oldu! Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış! Breh, breh, breh…
Hadi, virüsü yendiğimizi varsayalım. Ne değişecek? -Erdoğan, demokrat olacak mı? -Anayasamızın kendisine çizdiği sınırlara dönecek mi? -AKP’lilerin Cumhurbaşkanı olmaktan vazgeçip, herkesi kucaklayacak mı? -Cumhuriyetin, Laiklik-Sosyal Hukuk Devleti ilkelerine sahip çıkacak mı? -Türk Milletinin tümünün “Kişi hak ve özgürlüklerine” saygılı olacak mı? -Türk Milletine doğruları söylememekten vaz geçecek mi? -Ekonomimiz batmaktan kurtulacak mı? -Yurtiçi-yurtdışı mal varlıklarını açıklayacak mı? -Başta Binali olmak üzere tüm Bakanları mal varlıklarını açıklayacak mı? -İran’lı Babek Zencani’nin “Türkiye’de 8,5 Milyar dolar rüşvet dağıttım” ifadesinin üzerine gidilip, rüşvetçiler yakalanacak mı? -Suriyelilere harcanan 52 Milyar doların nereye harcandığı açıklanacak mı? -Müslüman Kardeşlere gönderilen 2 Milyar doların hesabı verilecek mi? -Libya’ya bavullarla taşınan paraların hesabı verilecek mi? -Devlet Bahçeli’nin dediği “Hazine Soygunu” bitecek mi? -Daha özgür-daha zengin- daha demokrat-daha huzurlu bir ülke mi olacağız?
Bana sorarsanız; -AKP İktidarı devam ettiği sürece bunların hiçbiri olmayacak. -Zülüm, baskı rejimi, ayrımcılık, fakirlik, işsizlik artarak devam edecek. -Muhalefet partileri Saray bekçiliğine devam ederse daha kötü olacak! -Dışarda ve içerde sıkışacak AKP, kendisini eleştireni, konuşanı hapse atacak! -Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı, Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanı olduğu bu ülkede, kimsenin can-mal güvenliği kalmayacak. -AKP’nin “Devlet Partisi”, Yargının “AKP Tetikçisi”, Polisin “AKP Zabıtası”, Mafyanın “AKP Emireri” haline geldiği bu rejimde kimin zindana atılacağı, kimin bacaklarından vurulacağı bir kişinin iki dudağı arasında olacak.
Son yaşadığımız olayları alt alta yazar ve bir daha okursak, aklımızı kaçırmadığımıza şükretmemiz gerekir. -Vatandaşımıza ekmek dağıtan, gıda yardımı yapan, Belediye hizmetlerini durduran, yoksullara yemek veren aşevlerinin parasına el koyan Bakan-Vali-Kaymakam olur mu? Bu ne utanmazlık, ne densizliktir? Bu kişiler, T.C Devletini “Çadır Devleti mi” sanıyor?
Son yaşanan olay; Salda Gölü, 1’inci derece SİT Alanıdır. Göl sahasına kamyonlar, dozerler giriyor, tonlarca bembeyaz kum kaçırılıyor. Belediye Başkanı karşı çıkıyor ve tahribat durduruluyor. Suçlular yakalanıp, yargıya teslim edilmiş mi? Ne gezer? Hepsi buhar olmuş! Ama Vali-Kaymakam-Emniyet Müdürü-Jandarma Komutanı yerlerinde! Pazar gece yarısından sonra bir grup eşkıya, Belediye Başkanının evine gidiyor “Açın Polis” diyerek Belediye Başkanını ve eşini kurşun yağmuruna tutuyorlar ve kaçıyorlar!
Ömrü Türk Devletine hizmet etmekle geçmiş biri olarak iddia ediyorum ki; Burdur Valisi-Yeşilova Kaymakamı- Yeşilova Emniyet Müdürü- Jandarma Komutanının, en azından bunlardan birinin haberi olmadan kimse, Belediye Başkanının evine “Sokağa Çıkma Yasağı” varken gidip onlarca kurşun atamaz. İşte size Türk Devletinin düşürüldüğü hal…
Ne yapacağız? Hukuksuzluğa razı mı olacağız? Eşkıyaya teslim mi olacağız? Sorumlu birey olmaktan vazgeçip, tebaa mı olacağız?
Ne yapacağımızı, yıllardır söylüyoruz ama bir türlü anlatamadık! Yarın, son kez olarak bir daha anlatalım. İnşallah bu kez başarılı oluruz. Bizler, yani Çoban Ateşi Hareketi Gönüllüleri, sokağa çıkma yasağı sona erdikten sonra ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Nisan 2020 Rifat Serdaroğlu