PANORAMA
Türk Dil Kurumuna göre Panorama; “Yüksek bir yerden bakıldığında göz önüne serilen geniş görünüş” demektir. Eski deyişle Manzara-i Umumiye!
Örnek vermek gerekirse;
Bergama Akropol’e çıkan bir insan, Bergama’nın tüm tarihi yapılarını görebildiği gibi, Türkiye’nin en uzun elyaflı pamuğunun üretildiği Bakırçay Ovasının tamamına yakınını seyredebilir. Ne kadar düşünürseniz düşünün, ne kadar hayal ederseniz edin, Bergama’nın içinden bu kadar açık göremezsiniz!
Zaman zaman, günün karmaşası-hayhuyu-geçim telaşı içinde olayları net ve doğru bir şekilde yorumlamak mümkün olamamaktadır. Olaylar ve dünya, sizin üstünüze üstünüze geliyor gibi görünür ve siz bunların altında boğuluyor gibi olursunuz. Böyle durumlarda her şeyi olduğu yerde bırakıp, olaylara dışardan bakabilmeyi becerebilenler, çözüme daha çabuk ulaşabilirler.
Dilerseniz bugün ülkemizin bu gününe ve kısa dönemdeki geleceğine, olayların dışına çıkıp beraberce bakmaya çalışalım. Var mısınız?
Önce ne durumdayız ona bir bakalım;
-7 Haziran’da bir genel seçim yaptık. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızdan 931.302 kişi, yurtiçinde ise 48.290.653 vatandaşımız olmak üzere, 49 Milyon 221 Bin 955 TC Vatandaşı oy kullandı ve irade beyanında bulundu.
Türk Milleti, hiçbir partiye tek başına iktidar vermedi.
Peki, Milli İradenin bu kararına rağmen, 61 gündür ülkeyi kim yönetiyor?
Erdoğan’ın atadığı, güvenoyu almamış AKP Azınlık Hükümeti!
Şimdi herkes kendisine şunu sormalı; “İyi de arkadaş, o zaman biz niye seçim yaptık?”
-Cumhur’un Başı, Anayasayı tanımadığını defalarca söyledi! “Onlar eski Türkiye’de kaldı, millet %52 oyla beni Cumhurbaşkanı seçti. Parlamenter rejimi bekleme odasına aldık” demedi mi? Anayasa’yı ve Demokratik rejimin geleneklerini tanımayan bir Cumhurbaşkanı var.
-Cumhur’un Başı için, ilk ve en önemli konu, kendisinin ve ailesinin servetine dokunmayacak bir yapıyı muhafaza etmektir. Türkiye isterse yangın yerine dönsün, onun umurunda değildir.
-258 Milletvekiline sahip AKP’ nin gerçek patronu Erdoğan’dır. Davutoğlu ve AKP Yönetim kadroları onun izni olmadan ağızlarını bile açamazlar.
Yani; Anayasa ve Yasaları kendine göre yorumlayıp, kendisini korumaya almayı ilk şart olarak gören bir Cumhurbaşkanı ve onun emir eri olan 258 Milletvekili var. İşte halimiz bu! Var mı itirazı olan?
Şimdi bir de çözümü gerçekleştirip, ülkeyi hükümete kavuşturacak diğer Genel Başkanlara bakalım;
-İçinizden bir kişi, Kılıçdaroğlu-Bahçeli-Demirtaş isimli Genel Başkanlardan
“Ben tek başına iktidar olacağım ve ülkeme hizmet edeceğim” cümlesini duydunuz mu? Ya ne duyduk?
-Kılıçdaroğlu; Eğer bir erken seçim olursa, oylarımız 1-2 puan artabilir!
-Bahçeli; Yapılacak bir erken seçimde bir kısım oylarımızın AKP’ ye kayacağı yalandır. Biz oyumuzu muhafaza ederiz.
-Demirtaş; Biz barajı geçeriz. İmralı’ya gitmemize izin verin yahu!
Peki, bu dört partinin içinde “Arkadaş biz ne yapıyoruz? Ülke süratle bir iç savaşa gidiyor, kendinize gelin” diyen bir tane olsun Milletvekili var mı?
Yani; Koltuklarından başka hiçbir şeyi düşünemeyen, yeteneksiz, sevgisiz Genel Başkanlarımız var! Bunlardan çözüm bekliyoruz.
İşte diğer halimiz de bu! Var mı itirazı olan?
Demokratik Rejim, bir kurallar ve kurumlar bütünüdür. Anayasamız;
“Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Md:6” der.
Kurallara bizzat ülkeyi yönetenlerin uymadığını yukarıda yazdık. Bir de kurumlarımıza bakalım mı?
-Yasama; 13 yıldır Erdoğan’ın emrinde zavallı bir kurum niteliğinde!
-Yargı; 11 Yıl Cemaat-Erdoğan ikilisinin emrinde, şimdi tamamen Erdoğan’ın emrinde!
-Yürütme; Tam bir komedi! Var mış gibi yapıyorlar! Erdoğan ne derse o!
-Üniversite; Her fikrin özgürce tartışıldığı, ilim-bilim yuvası olması gereken üniversiteler AK Rektörler tarafından baskılanmış haldeler! Kurulmasına AKP tarafından izin verilen Vakıf Üniversitelerinin çoğu, belli tarikat ve cemaatlere eleman ve para kaynağı halinde!
-Basın; Yarısı Erdoğan Ailesinin tapulu malı! Diğer yarısı korkudan Erdoğan’a teslim olmuş!
-TSK; Kendi Komutanlarına sahip çıkamayan, Türk’ün Milli Ordusunu Cemaat-Tarikat artığı sapkınlara yem yapan kurumdan kime ne yarar gelir ki!
Özel Paşa’ya bir madalya da arkasından takın!
-STK; Başta iş dünyasının önde gelenleri olmak üzere tamamına yakını güce-paraya-kudrete tapar vaziyette! Dik duramazlar, konuşamazlar, millet umurlarında değildir!
-Sendikalar; Öyle bir şey Türkiye’de var mı? Soma’da 301 işçimizi canlı-canlı gömdüler, birinden tek ses çıktı mı? Çıkmaz, çünkü hepsi zengin olma derdinde!
Yani; Türk Milletinden maaşlarını alan bu kurumların üyelerinin, Türk Milleti-Demokratik Rejim-Kalkınma-Hukuk Devleti-Sosyal Devlet-Örgütlü Toplum- Çağdaşlık gibi bir dertleri yok. Ummayın!
Eh be arkadaş amma kara tablo çizdin, demeyin sakın. Yazının başlığını boşuna panorama koymadık! Ne gördüysek onu yazdık.
Haa bu kara tablodan çıkış var mı, derseniz! Elbette var, ama öncelikle ruhunu-özgürlüğünü-bağımsızlığını-vatanını savunmaya ve kendi kaderine el koymaya karar vermiş bir millet gerek!
Yarın, yazabilirsek çözüm önerilerimizi de yazmaya gayret ederiz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Ağustos 2015
Rifat Serdaroğlu