Excel
Bursa’nın anlı şanlı holdinglerinden birine iş müracaatı yaptım. Yaptım dedimse öyle
internetten falan değil, harbi. Aldım elime özgeçmişimi, verilen adrese gittim.
Kapıda bekçi tarafından uzunca bir süre misafir edilip Türkiye’nin durumunu, Fener’in halinin
ne olacağını irdeledikten sonra çok meşgul personel şefine özgeçmişimi teslim ettim. Bu
arada insan kaynakları müdürlüğü pozisyonu için müracaat ediyorum.
Personel şefi, aklına gelen birkaç soruyu sorduktan sonra patronun 15 günde bir Bursa’ya ve
fabrikaya geldiğini, geldiğinde de uygun görürse benimle görüşebileceğini söyledi.
Aradan bir hafta geçti geçmedi patronun geldiğini ve benimle görüşebileceklerini söyledi. Bu
kez bekçiyle en fazla yarım saat hasbıhal edip ülkeyi düzlüğe tam çıkaramadık.
Patronun devasa koltuğundan ve şaşaalı masasından etkilenmiş olmalıyım ki, kendimi
hazırolda hissettim mülakat boyunca.
Allah’tan patron çok sıkıştırmadı. Klasik birkaç soru sorduktan sonra ‘Delikanlı, sen excel’i iyi
biliyor musun?’ diye sordu. Ben de iyi bildiğimi, formül kurabildiğimi söyleyince memnun
memnun gülümsedi. Görüşme kısa sürmüştü ve ben sonuçtan çok umutlu değildim.
İki gün sonra personel şefi, bu kez sorgular gibi değil, yalakamsı bir üslupla patronun benimle
tekrar görüşmek istediğini söyledikten sonra ‘Umarım siz seçilmişsinizdir. Çünkü sizinle
çalışmayı çok isterim’ mealinde methiyeler düzdü.
Tekrar patronun karşısındaydım. Bu kez makamı daha az heybetli gibi geldi bana. Elimi sıktı
ve ‘Delikanlı, sizi işe alıyoruz. Seni neden seçtiğimizi biliyor musun?’. ‘Hayır’ diye
yanıtladım.
’65 kişi müracaat etti. Yarısından fazlası Excel’i iyi bildiğini söylüyordu. Ama Excel
kelimesini doğru yazan tek kişi sendin. Bu, senin işe olan saygının göstergesidir diye
düşündük’ dedi.
İşe başladığımda merak edip benimle birlikte müracaat edenlerin özgeçmişlerine, daha
doğrusu Excel’i nasıl yazdıklarına göz gezdirdim. Meğer Excel kaç türlü yazılıyormuş: Exxcel,
Excell, Ekzel, Eksel, Escel, Exscel, Exzel, Egzel, Ekcell, Exzell… Hatırlayabildiklerim bunlar. Bir
de siz bakın bakalım. Excel nasıl yazılırmış…
Bekçi
Şimdi siz bekçilere taktı diyeceksiniz ama hiç de değil. Onlarla aram iyidir. Bir gün Peryön’ün
yemeğindeyiz. Sohbet ediyoruz İK’cılarla. Konu döndü dolaştı, mülakatı kimin yaptığına geldi..
Kimi ‘Önce İK müdürü olarak ben yaparım’ dedi, kimi ‘Önce şefim görür, sonra ben, en son
mülakatı ilgili bölüm müdürüyle birlikte yaparız’ dedi.
Masanın en sonunda oturan ve büyük bir tekstil işletmesinde İK Müdürü olan arkadaş
gecenin bombasını şöyle patlattı: ‘Valla bizde mülakatın ilk ve en önemli kısmını bekçi
yapar’.
‘Nasıl yani?’ dedik. ‘Yanisi manisi yok’ diye karşılık verdi. ‘Bekçi, adayı gözü tutmuşsa
görüşmeye içeri gönderir, gözü tutmamışsa kapıdan çevirir. Kısaca bizde mülakatı yarı
yarıya bekçi yapar’.