Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

KENDİ ATEŞİNİZİ GÖTÜRECEKSİNİZ

Pir Sultan Abdal şunu söyler; “Cehennemde ateş (odun) yoktur. Her giden kendi ateşini yanında götürür!” Pir Sultan Abdal, demek istiyor ki; Bu dünyada ne yaptıysanız, ne yaşadınız ve ne yaşattınız ise, onu yanınızda götüreceksiniz! İyilik, güzellik, çalışma ve helal kazanç, yardımlaşma, sevgi, saygı, güzellik, huzur verdi iseniz, onu bulacaksınız. Bu dünyada emanete ihanet ettiyseniz, adaleti öldürdüyseniz, suç işlediyseniz, haram yediyseniz, kötülük ettiyseniz, insanlara canlılara doğaya zarar verdiyseniz, aldattıysanız, yalan söylediyseniz, onu bulacaksınız. Gelelim günümüze; Türkiye’de sözüm ona demokratik bir rejimde yaşıyoruz. Laik Cumhuriyet, sosyal hukuk devleti, her gün darbe alıyor. Ülke adım, adım totaliter bir rejime dönüştürülüyor. Bu gidişin sonu İran tipi bir İslam Devletidir. İnsanların elinden özgürlükleri alınıyor, yaşam tarzları çalınıyor, korkutuluyor, mallarına el konuyor, dikta heveslilerine itaat etmeye zorlanıyor. Toplumun büyük bir kesimi geçim sıkıntısı çekiyor! Tüm bu kötülükler AKP tarafından bilerek ve planlanarak yapılıyor. Türk Milleti, AKP’nin arzuladığı ilkel, antidemokratik bir rejimde nefes alamaz, yaşayamaz. O zaman, “Anayasal hak ve sorumluluklarını bilen, demokrasiye inanmış bireyler” olarak tavrımızı belirlememiz gerekmez mi? AKP yöneticileri, eğer FETÖ ile aynı olan menzillerine ulaşamazlarsa, elbette ki hukuk önünde hesap verecekler. Peki ya bizler? Vatanımıza, devletimize, demokrasimize sahip çıkıyor muyuz? Örneğin hiç tanımadığı, bir gün bile birlikte çalışmadığı, bir dosya bile okumadığı kişiye, Anayasa Mahkemesi üyeliği için “talimatla” oy kullanan 107 Yargıtay Üyesi, görevlerini yapıyor mu? Demokratik rejim tahrip edilirken, ulusal ve uluslararası mahkemelerin kararları tanınmazken, sayıları 85 olan Hukuk Fakülteleri neden sessiz? Söyleyecek sözleri yok mu? Ya Sivil Toplum Örgütleri? İhvan benzeri bir rejimde yer alabileceklerini mi zannediyorlar? Üç beş gazeteci ve televizyoncudan başka, CB Hükümet Sistemi denen bu soygun düzenine yüreklice karşı çıkan var mı? Bu ülkede, yıllarca milletvekilliği, bakanlık yapan siyaset adamlarının ağızlarına kilit mi vuruldu? Türk Milleti ve Türk Devleti sayesinde servet sahibi olan, AKP’ye haraç vermekten utanmayan İş Dünyası, yarın Türk Milletinin yüzüne nasıl bakacak? Bizler, önce Çoban Ateşi Hareketi, 26 Ağustos 2020’den itibaren de DOĞRU Parti mensupları ile, ülkemizin bu acıklı durumuna duyarsız kalamadık. Üzerimize ne düştüyse ve bundan sonra da ne düşecekse yerine getirmekten geri durmayacağız. Herkes şundan emin olsun ki, demokrasimizin beka mücadelesine katılmayan, mücadele edenlere destek olmayan, aksine hala AKP’ye destek olanlardan, “nasılsa bunlar yapar, biz de yararlanırız” diyen demokrasi kaçkınlarından, aynen AKP Organize Suç Örgütü üyelerinden hesap soracağımız gibi mutlaka hesap sorulacaktır. Bizim nezdimizde, Sakarya Meydan Muharebesinden kaçan vatan hainleriyle, silahsız Kuvay-ı Milliye’den kaçan ödlekler aynıdır ve aynı muameleyi göreceklerdir. Türk Milleti var olmak istiyorsa bu iki beladan kurtulmak zorundadır; -Türk Milleti, AKP’yi demokratik yolla derhal başından atmalıdır! -Türk Milleti, siyasetteki ahlaksızlardan derhal kurtulmalıdır! Bunlar yapılmazsa, ülkede barışı ve demokrasiyi korumamız olası değildir. Ders olacaksa, 600 yıl önce Pir Sultan Abdal’ın söylediğine kulak verelim; “Demiri demirle dövdüler / Biri sıcak diğeri soğuktu,  İnsanı insanla kırdılar / Biri aç diğeri toktu…” Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Aralık 2020 Rifat Serdaroğlu DOĞRU Parti Genel Başkanı  
Ekleme Tarihi: 23 Aralık 2020 - Çarşamba
Rıfat SERDAROĞLU

KENDİ ATEŞİNİZİ GÖTÜRECEKSİNİZ

Pir Sultan Abdal şunu söyler;
“Cehennemde ateş (odun) yoktur. Her giden kendi ateşini yanında götürür!”

Pir Sultan Abdal, demek istiyor ki;
Bu dünyada ne yaptıysanız, ne yaşadınız ve ne yaşattınız ise, onu yanınızda götüreceksiniz!
İyilik, güzellik, çalışma ve helal kazanç, yardımlaşma, sevgi, saygı, güzellik, huzur verdi iseniz, onu bulacaksınız.

Bu dünyada emanete ihanet ettiyseniz, adaleti öldürdüyseniz, suç işlediyseniz, haram yediyseniz, kötülük ettiyseniz, insanlara canlılara doğaya zarar verdiyseniz, aldattıysanız, yalan söylediyseniz, onu bulacaksınız.

Gelelim günümüze;
Türkiye’de sözüm ona demokratik bir rejimde yaşıyoruz. Laik Cumhuriyet, sosyal hukuk devleti, her gün darbe alıyor. Ülke adım, adım totaliter bir rejime dönüştürülüyor. Bu gidişin sonu İran tipi bir İslam Devletidir. İnsanların elinden özgürlükleri alınıyor, yaşam tarzları çalınıyor, korkutuluyor, mallarına el konuyor, dikta heveslilerine itaat etmeye zorlanıyor. Toplumun büyük bir kesimi geçim sıkıntısı çekiyor!

Tüm bu kötülükler AKP tarafından bilerek ve planlanarak yapılıyor.
Türk Milleti, AKP’nin arzuladığı ilkel, antidemokratik bir rejimde nefes alamaz, yaşayamaz.
O zaman, “Anayasal hak ve sorumluluklarını bilen, demokrasiye inanmış bireyler” olarak tavrımızı belirlememiz gerekmez mi?

AKP yöneticileri, eğer FETÖ ile aynı olan menzillerine ulaşamazlarsa, elbette ki hukuk önünde hesap verecekler.

Peki ya bizler? Vatanımıza, devletimize, demokrasimize sahip çıkıyor muyuz?
Örneğin hiç tanımadığı, bir gün bile birlikte çalışmadığı, bir dosya bile okumadığı kişiye, Anayasa Mahkemesi üyeliği için “talimatla” oy kullanan 107 Yargıtay Üyesi, görevlerini yapıyor mu?

Demokratik rejim tahrip edilirken, ulusal ve uluslararası mahkemelerin kararları tanınmazken, sayıları 85 olan Hukuk Fakülteleri neden sessiz? Söyleyecek sözleri yok mu?

Ya Sivil Toplum Örgütleri? İhvan benzeri bir rejimde yer alabileceklerini mi zannediyorlar?

Üç beş gazeteci ve televizyoncudan başka, CB Hükümet Sistemi denen bu soygun düzenine yüreklice karşı çıkan var mı?

Bu ülkede, yıllarca milletvekilliği, bakanlık yapan siyaset adamlarının ağızlarına kilit mi vuruldu?

Türk Milleti ve Türk Devleti sayesinde servet sahibi olan, AKP’ye haraç vermekten utanmayan İş Dünyası, yarın Türk Milletinin yüzüne nasıl bakacak?

Bizler, önce Çoban Ateşi Hareketi, 26 Ağustos 2020’den itibaren de DOĞRU Parti mensupları ile, ülkemizin bu acıklı durumuna duyarsız kalamadık. Üzerimize ne düştüyse ve bundan sonra da ne düşecekse yerine getirmekten geri durmayacağız.

Herkes şundan emin olsun ki, demokrasimizin beka mücadelesine katılmayan, mücadele edenlere destek olmayan, aksine hala AKP’ye destek olanlardan, “nasılsa bunlar yapar, biz de yararlanırız” diyen demokrasi kaçkınlarından, aynen AKP Organize Suç Örgütü üyelerinden hesap soracağımız gibi
mutlaka hesap sorulacaktır.
Bizim nezdimizde, Sakarya Meydan Muharebesinden kaçan vatan hainleriyle, silahsız Kuvay-ı Milliye’den kaçan ödlekler aynıdır ve aynı muameleyi göreceklerdir.

Türk Milleti var olmak istiyorsa bu iki beladan kurtulmak zorundadır;
-Türk Milleti, AKP’yi demokratik yolla derhal başından atmalıdır!
-Türk Milleti, siyasetteki ahlaksızlardan derhal kurtulmalıdır!

Bunlar yapılmazsa, ülkede barışı ve demokrasiyi korumamız olası değildir.
Ders olacaksa, 600 yıl önce Pir Sultan Abdal’ın söylediğine kulak verelim;

“Demiri demirle dövdüler / Biri sıcak diğeri soğuktu,
 İnsanı insanla kırdılar / Biri aç diğeri toktu…”

Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Aralık 2020
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.