Motivasyon böyle olur... Bir aile şirketi. Patron yaşlı ama derler ya kart horoz. Ticaret müdürü de orta yaşlı, alımlı bir hanım. Kendine iyi baktığından yaşını kestirmek zor. Kadının dediği kanun adeta. İstediği alınıyor, istemediği atılıyor. Bir gün patronun sekreterine uğradım, müsaitse patrona bildirgeleri imzalatsın diye. Baktım yok, ‘Her halde patronun odasındadır’ diye düşündüm ve kapıyı hafifçe tıklatarak içeri girdim. Girmemle çıkmam bir oldu. Çünkü, patronla ticaret müdürü hanım kucak kucağa, dudak dudağaydı. Hatta öpüşmeyle yetinmemiş olacaklar ki, hatunun üst tarafı da yarı çıplaktı. Kısa bir şaşkınlıktan sonra geri geri çıkarken beni görüp toparlandıklarını fark ettim. Odama varıp masama henüz oturmuştum ki, telefonum çaldı. Arayan patrondu. Yanına çağırıyordu. Gittim. Odada yalnızdı. Alı al moru mor bir durumdaydı ve söze nasıl gireceğini bilemez haldeydi. Göz göze gelmemeye gayret ediyorduk ikimiz de. ‘Yanlış anlama diye çağırdım. Müjgan hanımın morali bozuktu. Onu teselli etmek, motive etmek istemiştim. Bilmek istersin diye düşündüm’ diye mırıldandı. Ben ise olayı ne kadar anlayışla karşıladığımı belirten sözcükleri eveleyip geveledim ve izin istedim. Peki, bir çok şirkette yaşanan buna benzer pek çok olay varken bu konu nereden aklıma geldi? Biraz önce eğitime ara verdik ve eğitimin konusu motivasyondu. İlginçtir ki, motivasyon yöntemleri arasında kucakta motivasyondan bahsetmemişti. Ya bu yöntemden hocalar haberdar değil, ya da bizim hoca unuttu bahsetmeyi… Mouse gezintisi Bir arkadaşım anlattı. Hastaneye yeni alınan bir muhasebe elemanı… Kızcağız bilgisayardan pek anlamadığı için iş başa düşmüş, şef önce açma kapamayı öğretmiş. Ardından ‘Bak, bu Mouse’ demiş. ‘Şöyle elinle tutup gezdireceksin. Açmak istediğin dosyanın üstüne gelince de soldaki butonu tıklayacaksın’ diye göstermiş. O arada şefi müdür çağırmış. Daha müdürün odasında konuşmaya başlayacakken çalan telefonu açan müdür ahizeyi şefe uzatmış. Arayan kız yeni muhasebe elemanı. Panik bir durumda bağırmış: ‘Şefim şefim… Koşun çabuk’. Şef telaşlanmış, ‘Hayırdır ne oldu?’ diye sorunca aldığı yanıt şu olmuş: ‘Masa bitti…’.