Prompter: Elektronik suflör! Halk dilinde; Camdan okumak!
Bazı Parti Genel Başkanlarımız çok çalışkandır!
Her hafta Salı veya Çarşamba günleri TBMM Grup Toplantılarında kürsüye çıkarlar. Danışmanların yazdığı konuşmalarını “kendileri yazmış gibi”, önlerindeki camdan okurlar. Ama ne okuma!
Bülbül gibi şakırlar hem de hiç teklemeden ve şaşırmadan!
Bu sistemi bilmeyen partililer liderleri için, “Valla bizimki her şeyi biliyor.
Hani derler ya; Bilmediği beş vakit namaz, onu da şeytan bırakmaz, diye!
Bizimki namaz da kılıyor. Bu dünyadaki her şeyi biliyor” zanneder…
Şeytanın işi yok ya, Prompter denen gavur (!) icadının bazen bozulacağı tutar.
Tam Genel Başkan konuşurken! İşte o an prompter teknisyeninin yandığı andır.
Bazı Genel Başkanların başına gelince, yani camdan okuma bozulunca ne hale düştüklerini hatırlayalım mı?
AKP Genel Başkanı Erdoğan, pijamadan bozma kravatsız gömleği ve iki beden bol gelen ceketi ile prompter’ in karşısına geçti ve başladı camdan okumaya;
“Büyük ve Güçlü Türkiye davasına kazandırmak için çok büyük çalışmamız,(prompter’in bu anda bozuldu) ama! Geri al, geri al. Yaa Murat çalışmıyor bu!”
Erdoğan, alet bozulunca, dondu kaldı! Çünkü konuşmasını kendi yazmamıştı! Konu hakkında bilgisi de yoktu, ne konuşacağını da bilmiyordu!
Halk dilinde bu duruma apışıp kaldı, denmesi boşuna değilmiş…
MHP Genel Başkanı Devlet Başkanı, koluna giren korumasının desteğiyle kürsüye çıktı, ve cama bakarak konuşmasına başladı;
“Kızılcahamam MHP İl Başkanları toplantısına hoş geldiniz. Geçmişin tecrübeleriyle yere sağlam basıyoruz. Ülkülerimizle (Bahçeli o anda cama başka bir konuşmanın yansıtıldığını görünce, önce durdu, sonra sinirlenerek, kaldırın bunu diye bağırdı ve kağıttan okumaya başladı.”
“Bunlar ekmek nedir, yoksul nedir bilmezler. Rızık desek aval-aval yüzümüze bakarlar. Paris’te (prompter tam da burada bozulur) neydi o Paris’te biri bir şey söylemişti? Ekmek değil, pasta- pasta! Paris’te sok, sok, neydi o yahu?”
Halk dilinde bu duruma da apışıp kalmak denir…
Değerli Okurlar;
Elbette ki, teknolojik gelişmeleri takip etmek, bunlardan yararlanmak çok doğaldır. Ama ülkede “LİDER” diye geçinenler, kendilerini yetiştirmek, eksiklerini tamamlamak, bilmiyorlarsa uzmanlığa inanmak ve öğrenmek zorundadır.
Yoksa, konuşmalarınızı yazan ekibin kafası karışır ve dört yıl önce başkasına yazılan bir konuşmayı sizin önünüze koyarlar ve siz de kendi konuşmanız gibi okur ve rezil olursunuz!
Herkesin şunu çok iyi bilmesi gerekir;
Ülkeyi yöneten veya yönetmeye talip olan siyasetçiler eğer rakipleriyle karşılıklı olarak, televizyonda veya kamuoyu önünde tartışmaktan kaçıyorsa, bilin ki cehaletlerinden ve korkularındandır.
Birbirleriyle, medeni insanlar olarak tartışmaktan kaçan Genel Başkanlar asla demokrat olamazlar.
Siz, 19 senedir Erdoğan ve Bahçeli’nin diğerleriyle bir açık oturumda karşılaştıklarını gördünüz mü? Göremezsiniz!
Ne yapsın adamcağızlar? Prompter denen alet her yere taşınamıyor ki?
Halbuki camdan okuyacaklarına, candan söylemeyi deneseler ve kendilerini yetiştirseler, bu kadar yanlış yapmazlardı.
Bunlar, yönetmeyi öğreninceye kadar, Türk Milletinin canı çıkacak, canı.
Lider seçmekle, karpuz seçmek arasındaki farkı öğrenen milletler elbette ki rahat ederler, ya öğrenemeyenler?
Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Nisan 2021
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı