Çanakkale Haber

Hayrettin Geçkin
Köşe Yazarı
Hayrettin Geçkin
 

12 EYLÜL’E DAİR

12 Eylül’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan, işkence sırasında öldürülen ya da sakat bırakılan;  Yine 12’Eylül’ün hukuk ve insanlık dışı  mahkeme kararlarıyla idam edilen veya hapislerde çürütülen aydın, gazeteci, yazar, bilim insanı, öğretmen;  Dahası işçi, köylü, memur, genç ihtiyar, kadın erkek…  Yani ilerici, devrimci, yurtsever kim varsa ama kim varsa hiçbiri masum değildi. Çünkü çölü yeşertecek kuyunun yerini onlar biliyordu.  …                                                                                         12 Eylül örgütsüz bırakılmış bir halk projesiydi. Adaletin, demokrasinin, özgürlüklerin ve hukukun olmadığı bir Türkiye projesi…Toplumu daha da cahil bırakarak iktidarlarını daim kılmayı hedeflemişti haramiler. 12 Eylül aracılığıyla bunu gerçekleştirdiler. Halkının %90’ının milli gelirin ancak % 10’una ulaşabildiği bir ülke işte böyle bir proje sonucunda yaratıldı. Sistemin,  kendisine cumhuriyeti layık görmeyen,  büyük çoğunluğu cahil  bir halkla sürdürülebileceğini iyi biliyordu 12 Eylülcüler. Devam eden süreçte tarikatların, imam hatiplerin, kuran kurslarının yaygınlaştırılması bu amaçlaydı zaten.  Bugün okullarda kız erkek ayrımına gitme hazırlıkları, din dersini zorunlu kılarken matematik ve coğrafya derslerini seçmeli hale getirme çabaları; kısaca eğitimin laik, demokratik ve bilimsel içeriğinden tümüyle kopartılması için gösterilen gayret,  işi daha bir sağlama alma ve 12 Eylül projesini tamamına erdirme hesabından başka bir şey değil. Çocuk taciz ve tecavüzlerine, kadın cinayetlerine, devletin içinde at koşturan mafya ve çete ilişkilerine;  ülkenin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesine, halkın geleceksizleştirilmesine, her gün ayrı bir yerde yapılan doğa katliamlarına; yoksulluğa, yolsuzluğa, işsizliğe; rüşvete ve antidemokratik uygulamalara sesini yükseltmeyen, tepki koymayan bir toplum yaratmakla  rahatlıkla övünebilir 12 Eylülcüler.  Hatta Avrupa Şampiyonu Bayan Voleybol Takımı’nın bir oyuncusunu cinsel yöneliminden ötürü milli takım kadrosundan attırma kampanyasına destek veren kadir şinas vatan evlatlarını; “milli şuur, ahlaki sağlamlık  ve dini samimiyetlerinden ötürü” vatan size minnettardır diyerek ulusal kahraman bile ilan edebilirler.  Türkiye’nin manzarası üç aşağı beş yukarı böyle işte. Milli voleybolcumuza uygulanan  ötekileştirme ve itibarsızlaştırma bile tek başına ülkenin düştüğü durumun ne denli acıklı, ne denli trajik bir durumda olduğunu anlamak bakımından çarpıcı bir örnektir. 12 Eylül’ün yapmak istediği tam da böyle bir şeydi. Böyle bir toplumda atına binip Üsküdar’ı geçebilirdi. 12 Eylülcüler bütün bunları; devrimcileri, demokratları, aydın ve ilericileri etkisiz hale  getirmeden başaramazdı.12 Eylülcüler ve onların devamcıları  devrimcilerin, demokratların, ilericilerin; “Bir kişi için değil, birkaç kişi için değil, belli bir azınlık için değil, herkes için bir Türkiye Projesini” yerle bir  ederek ulaştı amacına. Halkı böldü, demokratikleşmeye son verdi, özgürlükleri askıya aldı.  12 Eylül’ü, o günlerin zor koşullarında içerden çıkarmayı başardığım 13 şiirimden biriyle bir kez daha protesto ediyorum.  Seni alacaklar Belki bu gece Belki bu seher vakti Kana bulanacak kim bilir Çiçeklerde aşkı büyütmenin sevinci Sorulacak hesabı senden Baş tutmanın Okumanın Konuşmanın Düşünmenin Ve sokağın yürüyen inadı Kolaydan bitmeyecek sorgu Bir rüzgâr okşayacak yanağını ilkin Elinde kiraz dalı Gençliğin koşup gelecek Ayak sesleriyle girecek içeri Tarlada çapa yapan kızlar Başlayacak sende sevda heyecanı İçlerinden biri aşık sana belli Sen hepsine birden Sayacaksın ayrılıkların adını Tutkularının Sayacaksın her birinde falakaların Akımlarla bağlanacaksın insanlığa Aşka Özgürlüğe Terinde eriyecek Eyüp sabrı Bir türkü inecek gözbağından Çekecek saçını Boynunu ısıracak Kendi çocuğun gibi Bir türkü inecek gözbağından Çoruh coşkusunda Renginde Kızılırmak’ın Toroslarda ağırlayacak seni Tanıştıracak gece vardiyalarıyla Yasak dilinde bağıracaksın Yoldan geçen bir Diyarbekirlinin Ve itiraf edeceksin aşkı çaldığını  Yasağın kapısından Ve güldüreceksin çocukları sınıfta Karadenizli bir fıkra gibi kürsüden Güldüreceksin katıla katıla Ve koklayacaksın ölümü Etinde sönmüş sigara izmaritlerinden Ortalıkta irin Ortalıkta kan Yurtseverlik maskesi, dinci ve ırkçı yüzüyle Kim bilir ne zamana kadar dolaşacak aramızda Eylül seksen                                      
Ekleme Tarihi: 12 Eylül 2023 - Salı
Hayrettin Geçkin

12 EYLÜL’E DAİR

12 Eylül’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan, işkence sırasında öldürülen ya da sakat bırakılan; 

Yine 12’Eylül’ün hukuk ve insanlık dışı  mahkeme kararlarıyla idam edilen veya hapislerde çürütülen aydın, gazeteci, yazar, bilim insanı, öğretmen; 

Dahası işçi, köylü, memur, genç ihtiyar, kadın erkek… 

Yani ilerici, devrimci, yurtsever kim varsa ama kim varsa hiçbiri masum değildi.

Çünkü çölü yeşertecek kuyunun yerini onlar biliyordu.

 …
                                                                                       
12 Eylül örgütsüz bırakılmış bir halk projesiydi. Adaletin, demokrasinin, özgürlüklerin ve hukukun olmadığı bir Türkiye projesi…Toplumu daha da cahil bırakarak iktidarlarını daim kılmayı hedeflemişti haramiler. 12 Eylül aracılığıyla bunu gerçekleştirdiler.

Halkının %90’ının milli gelirin ancak % 10’una ulaşabildiği bir ülke işte böyle bir proje sonucunda yaratıldı. Sistemin,  kendisine cumhuriyeti layık görmeyen,  büyük çoğunluğu cahil  bir halkla sürdürülebileceğini iyi biliyordu 12 Eylülcüler. Devam eden süreçte tarikatların, imam hatiplerin, kuran kurslarının yaygınlaştırılması bu amaçlaydı zaten.  Bugün okullarda kız erkek ayrımına gitme hazırlıkları, din dersini zorunlu kılarken matematik ve coğrafya derslerini seçmeli hale getirme çabaları; kısaca eğitimin laik, demokratik ve bilimsel içeriğinden tümüyle kopartılması için gösterilen gayret,  işi daha bir sağlama alma ve 12 Eylül projesini tamamına erdirme hesabından başka bir şey değil.

Çocuk taciz ve tecavüzlerine, kadın cinayetlerine, devletin içinde at koşturan mafya ve çete ilişkilerine;  ülkenin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesine, halkın geleceksizleştirilmesine, her gün ayrı bir yerde yapılan doğa katliamlarına; yoksulluğa, yolsuzluğa, işsizliğe; rüşvete ve antidemokratik uygulamalara sesini yükseltmeyen, tepki koymayan bir toplum yaratmakla  rahatlıkla övünebilir 12 Eylülcüler. 

Hatta Avrupa Şampiyonu Bayan Voleybol Takımı’nın bir oyuncusunu cinsel yöneliminden ötürü milli takım kadrosundan attırma kampanyasına destek veren kadir şinas vatan evlatlarını; “milli şuur, ahlaki sağlamlık  ve dini samimiyetlerinden ötürü” vatan size minnettardır diyerek ulusal kahraman bile ilan edebilirler. 

Türkiye’nin manzarası üç aşağı beş yukarı böyle işte. Milli voleybolcumuza uygulanan  ötekileştirme ve itibarsızlaştırma bile tek başına ülkenin düştüğü durumun ne denli acıklı, ne denli trajik bir durumda olduğunu anlamak bakımından çarpıcı bir örnektir. 12 Eylül’ün yapmak istediği tam da böyle bir şeydi. Böyle bir toplumda atına binip Üsküdar’ı geçebilirdi.

12 Eylülcüler bütün bunları; devrimcileri, demokratları, aydın ve ilericileri etkisiz hale  getirmeden başaramazdı.12 Eylülcüler ve onların devamcıları  devrimcilerin, demokratların, ilericilerin; “Bir kişi için değil, birkaç kişi için değil, belli bir azınlık için değil, herkes için bir Türkiye Projesini” yerle bir  ederek ulaştı amacına. Halkı böldü, demokratikleşmeye son verdi, özgürlükleri askıya aldı. 

12 Eylül’ü, o günlerin zor koşullarında içerden çıkarmayı başardığım 13 şiirimden biriyle bir kez daha protesto ediyorum. 

Seni alacaklar
Belki bu gece
Belki bu seher vakti
Kana bulanacak kim bilir
Çiçeklerde aşkı büyütmenin sevinci

Sorulacak hesabı senden
Baş tutmanın
Okumanın
Konuşmanın
Düşünmenin
Ve sokağın yürüyen inadı

Kolaydan bitmeyecek sorgu
Bir rüzgâr okşayacak yanağını ilkin
Elinde kiraz dalı
Gençliğin koşup gelecek
Ayak sesleriyle girecek içeri
Tarlada çapa yapan kızlar
Başlayacak sende sevda heyecanı
İçlerinden biri aşık sana belli
Sen hepsine birden
Sayacaksın ayrılıkların adını
Tutkularının
Sayacaksın her birinde falakaların

Akımlarla bağlanacaksın insanlığa
Aşka
Özgürlüğe
Terinde eriyecek Eyüp sabrı

Bir türkü inecek gözbağından
Çekecek saçını
Boynunu ısıracak
Kendi çocuğun gibi

Bir türkü inecek gözbağından
Çoruh coşkusunda
Renginde Kızılırmak’ın
Toroslarda ağırlayacak seni
Tanıştıracak gece vardiyalarıyla
Yasak dilinde bağıracaksın
Yoldan geçen bir Diyarbekirlinin
Ve itiraf edeceksin aşkı çaldığını 
Yasağın kapısından
Ve güldüreceksin çocukları sınıfta
Karadenizli bir fıkra gibi kürsüden

Güldüreceksin katıla katıla
Ve koklayacaksın ölümü
Etinde sönmüş sigara izmaritlerinden

Ortalıkta irin
Ortalıkta kan
Yurtseverlik maskesi, dinci ve ırkçı yüzüyle
Kim bilir ne zamana kadar dolaşacak aramızda
Eylül seksen

                                     

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.