AKP Hükümeti-Cemaat-ABD ortaklığı ile terör örgütü kurmak suçlamasıyla zindana atılan eski Genelkurmay Başkanı 7 Ekim 2015 tarihinde Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yaptığı savunmasında söyledikleri savunmadan daha çok, AKP Hükümetlerini suçlayan iddianame gibiydi! Başbuğ’un suçlamalarının üzerinden dört gün geçmesine rağmen, ne Erdoğan’dan ne de Davutoğlu’ndan tek ses, tek itiraz gelmedi! Konuşan kişi Türk Ordusunun komutanlığını yapmış, devletin en gizli bilgilerine sahip biri! Söyledikleri, eğer kanıtlanırsa suçluları ömür boyu hapse götürecek ağırlıkta! En küçük bir suçlama karşısında aslan kesilip, yandaş televizyonlarına koşan Erdoğan ve Davutoğlu böylesine ciddi suçlamalar karşısında susmayı tercih ettiklerine göre durum çok ciddi demektir! Şimdi Erdoğan ve Davutoğlu’ndaki şaşkınlığı, vurgun yemişler gibi dolaşmalarını daha iyi anlayabiliyoruz… Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı diyor ki; -Türk Ordusuna yapılan alçakça kumpasa, AKP Hükümetleri zemin hazırlayarak, sessiz kalarak, teşvik ederek suç ortaklığı yapmıştır. -Dönemin ABD Bush yönetimi, Ortadoğu’daki hesaplarını bozabilecek Türk Ordusunun Komuta Heyetini, Cemaati kullanarak zindana attırmıştır. -Cemaat denen illegal yapı, AKP Hükümetleri izniyle Yargı ve Polis içine yuvalanmış tetikçileri sayesinde, Hukuk Devletini yok ederek, suçsuz insanlara sahte delil üreterek tuzak kurmuştur. Cemaat lideri Gülen, dünyanın her tarafına yayılmış okullarını CIA emrine vererek ve Türk Ordusuna en ağır darbeyi vurarak vatana ihanet etmiştir. Değerli Okurlar; Başbuğ’un bu söylediklerini yıllardır yazıyor, konuşuyoruz. Söylediklerinin tamamı gerçektir. Biz yazdıkça, onlarca dava ile boğuşur olduk. Mahkûmiyetler aldık, şimdilik ertelendi! Para cezaları ödedik! Televizyonlardan tecrit edildik, gazeteler yazılarımızdan bahsedemedi! Bir sürü sapı silik, cahil, hain, gazeteci ve akademisyen kılıklı sepet, Türk Milletinin aklını yıllarca karıştırdılar, Türk Milletinin birliğine saldırdılar. Bir an için Türk Devletinin ve Türk Ordusunun başına bunlar gelmeseydi, Türkiye bugün hangi noktada olurdu diye düşünelim; Suriye ile ilişkilerimiz nasıl olurdu?PKK denen Narko-Terör örgütü bu kadar can alabilir miydi? Ekonomimiz bu kadar kırılgan olur muydu? Şimdi hesap verme zamanı yaklaşmakta! Hukuk Devletini yeniden inşa ederek, gerçekleri Türk Milletine anlatma zamanı! Hırsızların- hainlerin-demokrasi düşmanlarının hesap verme zamanı! Türkiye’nin yeniden imar-inşa ve zenginleşmesi zamanı! Terör örgütünün gerçek yüzünü, tüm iç-dış bağlantılarını Türk milletine belgeleriyle anlatıp, birliğimizi ve bütünlüğümüzü yeniden sağlama zamanı… Tüm bu işler yapılırken asla ve asla unutulmaması gereken kişi ve kurum yöneticileri vardır. -Türk Ordusu çökertilirken, boş boş bakan ve muktedirler karşısında ters L pozisyonunda duran Tombalak Paşa! -PKK’nın Avrupa Baronları ve İmralı canisi ile ülkemizi bölecek pazarlıklarda bulunan ve başında bulunduğu Milli kurumumuzu kişisel amaçlar için kullandıran Fidan Efendi! -Bu sürede Emniyet Genel Müdürlüğü yapmış kişiler. -Hukuk Devleti çökertilirken, Yargı iktidarın emrine verilirken, Anayasa siyasetçiler tarafından her gün çiğnenirken, görevlerini yapmaktan korkan, susmayı tercih eden Yüksek Yargı ve HSYK üyeleri… Bunların tamamı ve dahası mutlaka yapılacak. Fakat şu an için önceliğimiz 1 Kasım’da mutlaka oy kullanmak, çevremize oy kullandırmaktır. Aile olarak aldığımız bir kararı sizlerle paylaşıp yazıyı noktalamak istiyorum! Eğer çevremizden ve arkadaşlarımızdan 1 Kasım’da mazeretsiz olarak oy kullanmayan olursa, o kişi ile ömür boyu konuşmayacağız. Vatanını sevmeyen ve oy kullanmayan kişilerle ne konuşacağız ki? Sağlık ve başarı dileklerimle 10 Ekim 2015 Rifat Serdaroğlu
Anasayfa
Yazarlar
Rıfat SERDAROĞLU
Yazı Detayı
Bu yazı 1379+ kez okundu.
YÜCE DİVAN İDDİANAMESİ
AKP Hükümeti-Cemaat-ABD ortaklığı ile terör örgütü kurmak suçlamasıyla zindana atılan eski Genelkurmay Başkanı 7 Ekim 2015 tarihinde Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yaptığı savunmasında söyledikleri savunmadan daha çok, AKP Hükümetlerini suçlayan iddianame gibiydi! Başbuğ’un suçlamalarının üzerinden dört gün geçmesine rağmen, ne Erdoğan’dan ne de Davutoğlu’ndan tek ses, tek itiraz gelmedi! Konuşan kişi Türk Ordusunun komutanlığını yapmış, devletin en gizli bilgilerine sahip biri! Söyledikleri, eğer kanıtlanırsa suçluları ömür boyu hapse götürecek ağırlıkta! En küçük bir suçlama karşısında aslan kesilip, yandaş televizyonlarına koşan Erdoğan ve Davutoğlu böylesine ciddi suçlamalar karşısında susmayı tercih ettiklerine göre durum çok ciddi demektir! Şimdi Erdoğan ve Davutoğlu’ndaki şaşkınlığı, vurgun yemişler gibi dolaşmalarını daha iyi anlayabiliyoruz… Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı diyor ki; -Türk Ordusuna yapılan alçakça kumpasa, AKP Hükümetleri zemin hazırlayarak, sessiz kalarak, teşvik ederek suç ortaklığı yapmıştır. -Dönemin ABD Bush yönetimi, Ortadoğu’daki hesaplarını bozabilecek Türk Ordusunun Komuta Heyetini, Cemaati kullanarak zindana attırmıştır. -Cemaat denen illegal yapı, AKP Hükümetleri izniyle Yargı ve Polis içine yuvalanmış tetikçileri sayesinde, Hukuk Devletini yok ederek, suçsuz insanlara sahte delil üreterek tuzak kurmuştur. Cemaat lideri Gülen, dünyanın her tarafına yayılmış okullarını CIA emrine vererek ve Türk Ordusuna en ağır darbeyi vurarak vatana ihanet etmiştir. Değerli Okurlar; Başbuğ’un bu söylediklerini yıllardır yazıyor, konuşuyoruz. Söylediklerinin tamamı gerçektir. Biz yazdıkça, onlarca dava ile boğuşur olduk. Mahkûmiyetler aldık, şimdilik ertelendi! Para cezaları ödedik! Televizyonlardan tecrit edildik, gazeteler yazılarımızdan bahsedemedi! Bir sürü sapı silik, cahil, hain, gazeteci ve akademisyen kılıklı sepet, Türk Milletinin aklını yıllarca karıştırdılar, Türk Milletinin birliğine saldırdılar. Bir an için Türk Devletinin ve Türk Ordusunun başına bunlar gelmeseydi, Türkiye bugün hangi noktada olurdu diye düşünelim; Suriye ile ilişkilerimiz nasıl olurdu?PKK denen Narko-Terör örgütü bu kadar can alabilir miydi? Ekonomimiz bu kadar kırılgan olur muydu? Şimdi hesap verme zamanı yaklaşmakta! Hukuk Devletini yeniden inşa ederek, gerçekleri Türk Milletine anlatma zamanı! Hırsızların- hainlerin-demokrasi düşmanlarının hesap verme zamanı! Türkiye’nin yeniden imar-inşa ve zenginleşmesi zamanı! Terör örgütünün gerçek yüzünü, tüm iç-dış bağlantılarını Türk milletine belgeleriyle anlatıp, birliğimizi ve bütünlüğümüzü yeniden sağlama zamanı… Tüm bu işler yapılırken asla ve asla unutulmaması gereken kişi ve kurum yöneticileri vardır. -Türk Ordusu çökertilirken, boş boş bakan ve muktedirler karşısında ters L pozisyonunda duran Tombalak Paşa! -PKK’nın Avrupa Baronları ve İmralı canisi ile ülkemizi bölecek pazarlıklarda bulunan ve başında bulunduğu Milli kurumumuzu kişisel amaçlar için kullandıran Fidan Efendi! -Bu sürede Emniyet Genel Müdürlüğü yapmış kişiler. -Hukuk Devleti çökertilirken, Yargı iktidarın emrine verilirken, Anayasa siyasetçiler tarafından her gün çiğnenirken, görevlerini yapmaktan korkan, susmayı tercih eden Yüksek Yargı ve HSYK üyeleri… Bunların tamamı ve dahası mutlaka yapılacak. Fakat şu an için önceliğimiz 1 Kasım’da mutlaka oy kullanmak, çevremize oy kullandırmaktır. Aile olarak aldığımız bir kararı sizlerle paylaşıp yazıyı noktalamak istiyorum! Eğer çevremizden ve arkadaşlarımızdan 1 Kasım’da mazeretsiz olarak oy kullanmayan olursa, o kişi ile ömür boyu konuşmayacağız. Vatanını sevmeyen ve oy kullanmayan kişilerle ne konuşacağız ki? Sağlık ve başarı dileklerimle 10 Ekim 2015 Rifat Serdaroğlu