HERKES YALANCI HERKES MÜFTERİ!
Cumhur’un Başı; “Aileme, çocuklarıma iftira attılar, yalan söylediler!”
Anayasa Md: 112
Başbakan, Bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.
Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın kabinesindeki 4 Bakan Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olayları yüzünden istifa etmediler mi? Ettiler…
Bakanlardan Erdoğan Bayraktar “Ben ne yaptıysam Başbakan Erdoğan emrettiği için yaptım” diye TV canlı yayınında söylemedi mi? Söyledi…
Başbakan Erdoğan, yukarıdaki Anayasa emrine göre ne yaptı?
Paralelciler darbe yaptı, paraları kutulara-kasalara onlar koydu, dedi mi? Dedi…
Sonra, Paralelcilerin koydu dedikleri paraları faiziyle birlikte kimler aldı?
Dönemin Başbakanının adamları almadı mı? Aldılar…
Herkes yalancı, herkes müfteri! Bir tek Erdoğan doğrucu… Hadi ya!
Anayasa Md: 6
Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir yetki kullanamaz.
Anayasada veya Türk Devlet yapısında “Cumhurbaşkanı eşi-Başbakan eşi-Bakan eşi-Cumhurbaşkanı oğlu veya kızı” diye bir resmi makam var mı? Elbette ki yok!
Tamam, nasıl oluyor da Cumhur’un Başı’nın eşini-kızını-oğlunu-kardeşini-eniştesini TC Devletinin Valileri karşılar ve uğurlar?
Bu Valileri Anayasa bağlamaz mı? Bunlar TC Devletinin Valileri değil mi?
Yoksa biri Valilere, “Karşıla, karşılamazsan sürülürsün” diye emir mi veriyor?
Cumhur’un Başı’nın eşi, nasıl oluyor da Devletin uçağını-helikopterini-aracını kullanabiliyor ve Valilere-Rektörlere emir verebiliyor?
Türkiye Cumhuriyeti bir Anayasal Hukuk Devleti mi, yoksa RTE Devleti mi?
Herkes yalancı, herkes müfteri! Bir tek Erdoğan doğrucu… Hadi ya!
Anayasa Md:73
Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.
Parasını helal yoldan ve yasalara uygun olarak kazanan herkes, istediği yere bağış yapabilir değil mi? Elbette yapabilir.
Ülkeyi yönetenler kendilerinin veya çocuklarının sahip oldukları Vakıflara, bağış kabul ederken çok dikkat etmeleri gerekmez mi? Gerekir.
Ya bağış yapılan para maazallah uyuşturucu parası ise, ya silah kaçakçılığından elde edilmiş kara para ise, Türk Milletine nasıl anlatılacak?
Örneğin cız-bız dükkânları sayesinde İtalya’da krallar gibi yaşayan
Bilal Erdoğan’ın vakfına bir Arap Ülkesinin vatandaşı bir defada tam tamına
100 Milyon Dolar bağış yaptı mı? Yaptı ve Bilal Erdoğan da bunu kabul etti…
Bu günkü maddeci dünyada kim kime karşılıksız olarak 100 Milyon Dolar bağışlar? Kimse bağışlamaz. Hele elin Arabı, karşılığını misliyle çıkarmadan bir Allahın kuruşu bağışlar mı? Bağışlamaz…
İyi de Arap’a ne verildi? İhalesiz devredilen Dıgıtürk TV olabilir mi?
Yoksa İstanbul’da içine saray yapılabilecek büyüklükte bir arazinin imarı bu para karşılığında değiştirilmiş olabilir mi?
İşte zurnanın zart dediği yer burası!
Bilal Erdoğan, babasının izniyle 100 Milyon Doları kaptı mı? Kaptı…
Dıgıtürk, açık ihale yoluyla satılsa, devlet para kazanmayacak mıydı? Elbette kazanacaktı. Arazinin imar durumu değişince devlet şerefiye parası almayacak mıydı? Elbette alacaktı.
Eee, devletin olanaklarını Anayasa aykırı kullanıp, devleti vergi kaybına uğratmak Ağır Cezalık bir suç değil mi? Bal gibi suç, hem de ağırından…
Herkes yalancı, herkes müfteri! Bir tek Erdoğan doğrucu ha… Hadi ya!
Herkes her şeyi biliyor. Evrakları, dosyaları-fotoğraflarıyla biliyor. Her şeyin bir zamanı var. Türk Milleti, kim yalancı, kim müfteri, kim hırsız, kim dürüst yakında nasılsa anlayacak…
Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Aralık 2015
Rifat Serdaroğlu