Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

BİLGİLENDİRME

BİLGİLENDİRME Zaman zaman durup bir nefes almak, düşünmek, dostları arayıp hal hatır sormak lazım! Ayrıca günlük yazı yazanların görevlerinden biri de, okurlarını bilgilendirmektir. Bugün bu görevimizi yerine getirmeye çalışacağız… Ülkenin Durumu; Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim! Terör her gün hızını arttırarak can almaya devam ediyor. AKP Hükümetinin izniyle Türkiye’ye giren bombalar-silahlar-mühimmat bitmek bilmiyor! AKP Hükümetini “silah gönderiyor” diye suçlayanlar yanlış yapıyorlar! Adamlar silah göndermemişler, ülkeye bomba ve silah getirilmesine göz yummuşlar! Diyarbakır-Sur’ da askerin cephanesi bitiyor, teröristlerin bitmiyor. AKP Hükümetine “Yılın Lojistikçisi” ödülü verilmeli! Bu kadar bombayı, silahı bir an bile eksikliğini hissettirmeden, düzenli olarak nakledenleri ödüllendirmek gerekmez mi? Cumhur’un Başı; O hep bildiğiniz gibi! Sinirleri çok bozuk! Önüne gelene, arkasından gidene sürekli bağırıyor, yakaladığına tokadı basıyor! Serok Ahmet’e çok kızgın. Onu tek başına iken yakalamaya çalışıyor amma, Serok Ahmet çok kurnaz, hep onlarca kişi ile birlikte dolaşıyor! Maddi durumlar hamdolsun çok iyi! Türk Milleti fakirleşirken, o servetine servet katmaya devam ediyor! Çevresinde konuşacak bir devlet kalmadığı için, Afrika’nın el değmemiş ormanlarına gidip, Pigmeleri ziyaret edecek! Şehitlerimiz mi? Bilal İtalya’da, diğer oğlan Amerika’da, damat Bakanlar Kurulunda! Ölmek bu işin fıtratında var, yahu! Askerlik yan gelip yatma yeri mi? Bülent Arınç; İşte orada işler biraz karışık! Ne telefonu çalıyor, ne arayanı var, ne de soranı! Bütün gün kukumav kuşu gibi, tek başına oturuyor. Yan komşuları, Bülent’in evinden sık-sık “Aaahhh” diye pişmanlık yansıtan sesler duyduklarını söylüyorlar. Bir de “Kendim ettim, kendim buldum, ben bu adamı nerden buldum” diye Neşet Ertaş’ın türküsünü dinlemekten bıkmışlar. Bakara-Makara Egemen; Dümeni iyi, keyfi yerinde! Ufak-ufak Amerika’ya taşınmaya başladı. Çikolata kutusu-elbise torbası ile gelen avantalar bavullar ile götürüldü. Beştepe Sarayına, arka kapıdan girip aile sohbetlerine katılıyor. Reis’in yurtdışı yatırımları için yol gösterip, komisyonunu cebe indirmekle meşgul. Saatçi Zafer; Saçlar bembeyaz oldu! Evinde ve işyerindeki tüm saatleri kaldırttı. Gelen misafirlerine korumalar defalarca tembih ediyorlar; “Saat kaç” diye sormayın, “Saat geç oldu, biz kalkalım” demeyin. “Efendi efendi oturun ve Sayın Bakanım diye hitap edin.” Şems Ethem Sancak; Erdoğan onun “Ben Türk değilim, bana Türk demeyin çok ağrıma gider” demesine hayran! O da “Erdoğan’ın dürüstlüğünü, yiğitliğini gördüm. Gördükçe de âşık oldum.  Doğrusu solculuk dönemimde Mevlana ile Şems’in arasındaki aşka anlam veremiyordum. Tanıdıktan sonra gördüm ki, böyle bir aşk iki erkek arasında olabiliyormuş” diyecek kadar Erdoğan’a âşık! Birbirlerini ister sevsinler ister tırmalasınlar, o iş bizi ilgilendirmez ama bu aşkın meyveleri hep Şems Ethem’in tarlasına düşmeye başladı. Önce İzmir’in göbeğinde 220 bin metrekare araziye sahip BMC tesisleri Şems’e verildi. BMC’nin arazisi, tesisten çok kıymetli olduğu ve buraya sıra-sıra yüksek binalar yapılabileceği için fabrikayı taşıma kararı alındı. AKP Hükümeti Sakarya civarındaki hazine arazisini Şems’e tahsis etti. Yetinmedi ve etraftaki şahıs arazilerini de istimlak edip, Şems’e verdi! Arkadaş, Leyla ile Mecnun- Kerem ile Aslı-Ferhat ile Şirin aşklarını duymuştuk ama onların aşkları birbirlerine dertten başka bir şey vermemişti. Dünyanın en bereketli aşkı Şems’in aşkı oldu… Ben de Bilal Oğlana mı âşık olsam ne yapsam? Yürekli ve geçmişinden korkmayan bir parti lideri arıyorum. Şunları söylemeli; “Eyy Türk Milleti;  Size namusum üzerine söz veriyorum. İktidar olur olmaz “Nereden buldun” kanununu çıkarıp, devletin soyulduğu işlerde zaman aşımını kaldıracağım. Devletin ve Türk Milletinin haklarını kim yemişse, onlardan faizi ile alıp Türk Milletinin hazinesine devredeceğim. Ülkeyi soyup, yurt dışına para kaçıran veya kendisi kaçanları da enselerinden tutup paraları ile geri getireceğim. Bundan böyle yapanın yanına kâr kalmayacak. Her kuruşun hesabı mutlaka sorulacak. Aha işte yakam, yapışmazsanız namertsiniz…” Var mı böyle biri?   Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Şubat 2016 Rifat Serdaroğlu  
Ekleme Tarihi: 23 Şubat 2016 - Salı
Rıfat SERDAROĞLU

BİLGİLENDİRME

BİLGİLENDİRME

Zaman zaman durup bir nefes almak, düşünmek, dostları arayıp hal hatır sormak lazım! Ayrıca günlük yazı yazanların görevlerinden biri de, okurlarını bilgilendirmektir. Bugün bu görevimizi yerine getirmeye çalışacağız…

Ülkenin Durumu;
Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim!
Terör her gün hızını arttırarak can almaya devam ediyor.
AKP Hükümetinin izniyle Türkiye’ye giren bombalar-silahlar-mühimmat bitmek bilmiyor! AKP Hükümetini “silah gönderiyor” diye suçlayanlar yanlış yapıyorlar! Adamlar silah göndermemişler, ülkeye bomba ve silah getirilmesine göz yummuşlar! Diyarbakır-Sur’ da askerin cephanesi bitiyor, teröristlerin bitmiyor. AKP Hükümetine “Yılın Lojistikçisi” ödülü verilmeli! Bu kadar bombayı, silahı
bir an bile eksikliğini hissettirmeden, düzenli olarak nakledenleri ödüllendirmek gerekmez mi?

Cumhur’un Başı;
O hep bildiğiniz gibi!
Sinirleri çok bozuk! Önüne gelene, arkasından gidene sürekli bağırıyor, yakaladığına tokadı basıyor! Serok Ahmet’e çok kızgın. Onu tek başına iken yakalamaya çalışıyor amma, Serok Ahmet çok kurnaz, hep onlarca kişi ile birlikte dolaşıyor! Maddi durumlar hamdolsun çok iyi! Türk Milleti fakirleşirken, o servetine servet katmaya devam ediyor! Çevresinde konuşacak bir devlet kalmadığı için, Afrika’nın el değmemiş ormanlarına gidip, Pigmeleri ziyaret edecek!
Şehitlerimiz mi? Bilal İtalya’da, diğer oğlan Amerika’da, damat Bakanlar Kurulunda! Ölmek bu işin fıtratında var, yahu! Askerlik yan gelip yatma yeri mi?

Bülent Arınç;
İşte orada işler biraz karışık!
Ne telefonu çalıyor, ne arayanı var, ne de soranı! Bütün gün kukumav kuşu gibi, tek başına oturuyor.
Yan komşuları, Bülent’in evinden sık-sık “Aaahhh” diye pişmanlık yansıtan sesler duyduklarını söylüyorlar. Bir de “Kendim ettim, kendim buldum, ben bu adamı nerden buldum” diye Neşet Ertaş’ın türküsünü dinlemekten bıkmışlar.

Bakara-Makara Egemen;
Dümeni iyi, keyfi yerinde! Ufak-ufak Amerika’ya taşınmaya başladı. Çikolata kutusu-elbise torbası ile gelen avantalar bavullar ile götürüldü.
Beştepe Sarayına, arka kapıdan girip aile sohbetlerine katılıyor.
Reis’in yurtdışı yatırımları için yol gösterip, komisyonunu cebe indirmekle meşgul.

Saatçi Zafer;
Saçlar bembeyaz oldu! Evinde ve işyerindeki tüm saatleri kaldırttı. Gelen misafirlerine korumalar defalarca tembih ediyorlar; “Saat kaç” diye sormayın, “Saat geç oldu, biz kalkalım” demeyin.
“Efendi efendi oturun ve Sayın Bakanım diye hitap edin.”

Şems Ethem Sancak;
Erdoğan onun “Ben Türk değilim, bana Türk demeyin çok ağrıma gider” demesine hayran!
O da “Erdoğan’ın dürüstlüğünü, yiğitliğini gördüm. Gördükçe de âşık oldum.  Doğrusu solculuk dönemimde Mevlana ile Şems’in arasındaki aşka anlam veremiyordum. Tanıdıktan sonra gördüm ki, böyle bir aşk iki erkek arasında olabiliyormuş” diyecek kadar Erdoğan’a âşık!
Birbirlerini ister sevsinler ister tırmalasınlar, o iş bizi ilgilendirmez ama bu aşkın meyveleri hep Şems Ethem’in tarlasına düşmeye başladı.

Önce İzmir’in göbeğinde 220 bin metrekare araziye sahip BMC tesisleri Şems’e verildi. BMC’nin arazisi, tesisten çok kıymetli olduğu ve buraya sıra-sıra yüksek binalar yapılabileceği için fabrikayı taşıma kararı alındı.
AKP Hükümeti Sakarya civarındaki hazine arazisini Şems’e tahsis etti. Yetinmedi ve etraftaki şahıs arazilerini de istimlak edip, Şems’e verdi!
Arkadaş, Leyla ile Mecnun- Kerem ile Aslı-Ferhat ile Şirin aşklarını duymuştuk ama onların aşkları birbirlerine dertten başka bir şey vermemişti.
Dünyanın en bereketli aşkı Şems’in aşkı oldu…
Ben de Bilal Oğlana mı âşık olsam ne yapsam?

Yürekli ve geçmişinden korkmayan bir parti lideri arıyorum. Şunları söylemeli;
“Eyy Türk Milleti;
 Size namusum üzerine söz veriyorum. İktidar olur olmaz “Nereden buldun” kanununu çıkarıp, devletin soyulduğu işlerde zaman aşımını kaldıracağım. Devletin ve Türk Milletinin haklarını kim yemişse, onlardan faizi ile alıp
Türk Milletinin hazinesine devredeceğim. Ülkeyi soyup, yurt dışına para kaçıran veya kendisi kaçanları da enselerinden tutup paraları ile geri getireceğim.
Bundan böyle yapanın yanına kâr kalmayacak. Her kuruşun hesabı mutlaka sorulacak.
Aha işte yakam, yapışmazsanız namertsiniz…”

Var mı böyle biri?

 

Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Şubat 2016
Rifat Serdaroğlu


 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.