SAĞLIKSIZ TOPLUM Bademler 14 senedir Türk Milletinin yaşam tarzı, gelenekleri, görgüsü, inancı ile öylesine ustaca oynadılar ki, sonunda sağlıksız bir toplum olduk! Türk Milletinin %75 i antidepresan ilaç kullanmaya başladı! Nasıl kullanmasın ki! Her uygulamalarıyla insanları çıldırma noktasına getirdiler… Sadece ocak ayında icraya düşen milyonlara, 145 Bin kişi daha katıldı! 145 Bin eve daha ateş düştü demektir bu! Sur ’da bitti, Cizre tamam, Silopi’de bitti diye utanmadan Türk Milletine yalan söyleyen Bakan müsveddeleri, her gün gelen şehit cenazelerini görmüyorlar bile! Bre vicdansızlar, bre utanmazlar Türk Milleti olarak yaşadığımız bu terör felaketinin yaratıcısı siz değil misiniz? Çözüm Süreci diye diye, ülkemizin bomba-silah deposu haline gelmesine siz sebep oldunuz. Her yitirdiğimiz canın, her sönen ocağın bu dünyada da, öbür dünyada da sorumlusu sizlersiniz. 14 senedir (on dört) Türkiye’yi siz tek başınıza yönetiyorsunuz. Anladık utanmanız kalmadı, suratlar kösele gibi! Hiç olmazsa susun, susmayı öğrenin. İnsanlar yavrularını, canlarını kaybediyorlar, saygılı olun, yalan söylemeyin… 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle Cumhur’un Başı, Saray’da 250 kadını ağırlayacak! Sanki “Kadın-Erkek eşitliği yaradılışa terstir” diyen kendisi değilmiş gibi! Sanki kadına değer verirmiş gibi, şov yapacak! Bir gün önce, Ankara Büyükşehir Belediyesi Atatürk Spor ve Sergi Sarayında, Yargıtay’ın terörist örgüt kabul ettiği Hizb-ut Tahrir’in organize ettiği “Uluslararası Hilafet Konferansı” düzenlendi. Türkiye’nin adım adım hilafete gitmekte olduğunu, hilafetin kaldırılma kararının verildiği Ankara’da, tekrar hilafeti ilan edeceklerini Başkanları Mahmut Kar denen yobaz açıkladı! -Erdoğan’ın izni olmadan Ankara’da böyle bir toplantı yapılamaz. -Bu toplantı, katılanların “Halife” olarak kabul ettikleri Erdoğan’ın izniyle düzenlenmiştir. -Hilafet döneminde, Şeriat Hukuku uygulanır. Şeriat Hukukuna göre Kadının konumunu merak edenler, Suudilere-Katar’a baksınlar! -Hem Kadın hakları diyecekler, hem de hilafet-şeriat isteyecekler. Kuyruklu yalan… Değerli Okurlar; İnsanın düşmanın bile mert olması için hep dua ederim. Düşünebiliyor musunuz? Hem düşman, hem de kahpe! Çifte felaket gibi! İki örnek vermek isterim; -PKK. Bu örgütün kuruluş gerekçesi dünya tarafından bilinir. Marksist-Leninist bir örgüt olan PKK’nın hedefi “Büyük Kürdistan Devletinin” kurulmasıdır. Bu amaç bugüne kadar PKK tarafından inkâr edilmemiş bir gerçektir. Peki, PKK’nın siyasi sözcüsü HDP yetkilileri ne derler? “Biz bölünme istemiyoruz. Özerklik talebimiz var, kendi savunma gücümüzü oluşturalım, kendimiz vergi toplayalım, bölgemizdeki yeraltı, yerüstü zenginlikler ve yatırımlar bizim olsun. Ama bölünmek istemiyoruz!” Olur canım, başka bir arzunuz? -AKP. Bu parti Anayasa Mahkemesi tarafından “Lâiklik karşıtı eylemlerim odağı” olduğu için mahkûm edilmiş sabıkalı bir partidir. Lideri Erdoğan’ın hedefi “Federe İslam Devletidir.” Yıllardır sinsice yürütülen bu davanın günümüzdeki temsilcisidir. Fakat kendisine sorarsanız alacağınız yanıt şudur; “Ne Hilafeti, ne Şeriatı kardeşim, biz Müslüman Demokratlarız!” Olur canım, başka bir arzunuz? Bunlar içlerindekini, inandıklarını niçin mertçe konuşmazlar, konuşamazlar? Oy için, insanları kandırabilmek için! Eğer gerçek niyetlerini mertçe açıklasalar, Kürt kökenli vatandaşlarımız PKK’yı, inancını Allah rızası için yaşayan Müslümanlar da Bademleri tekme-tokat kovarlardı! Yalanın, riyanın, kahpeliğin, insanı Allah ile aldatmanın devletin tepesine çöreklendiği bir ülkede, izin verin de toplumun %75’i sakinleştirici kullansın! Ya bunları def edeceğiz ya da hepimiz tırlatacağız… Sağlık ve başarı dileklerimle 09 Mart 2016 Rifat Serdaroğlu