Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye ile birlikte tüm ümmetin hatta tüm insanlığın geleceğini inşa etme vazifesinin İmam Hatiplilere verildiğini düşünüyorum. Ben de, dört çocuğumun dördü de İmam Hatipli, dedi…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu dedikleri, TBMM Başkanı Kahraman İsmail’in “Lâiklik Anayasadan çıkarılmalıdır ve Dindar Anayasa yapılmalıdır” diye konuşmasının üstüne kelimenin tam anlamıyla tüy dikmektir!
Erdoğan, yurtdışındaki menkul-gayrimenkul- gizli hesaplar- ortaklıklar, yurtiçinde ise kendi yanlış politikaları yüzünden yeniden palazlandırdığı
PKK ve İŞID terörü-yolsuzluklar sebebiyle çok sıkışmış durumda!
Tüm bunlar, uzun zamandır Erdoğan’ın sağlık problemlerini tetiklemekte, onu asabileştirmekte ve doğru düşünmesini engellemektedir.
Erdoğan’ın yukarıdaki sözlerini beraberce inceleyim;
-Bu sözlerde demokrat düşüncenin, aklın, çağdaşlığın, bilimin, barışçı davranışın kırıntısı yoktur!
-Binlerce yıllık Türk Devletinin ve Türk Milletinin geleceğinin inşasını;
Türklüğünden utanmayan, Arap Milliyetçisi olarak yetiştirilmeyen, gerçek ve indirilmiş İslam’a, çağdaşlığa bilime ve Allah’ın verdiği aklı kullanmasını bilen vatansever, aydın Türk Gençleri gerçekleştirecektir. Bu değerlere inanan
İmam Hatip Okullarında okuyan çocuklarımız da bu kervanın yolcularıdır.
-İmam Hatipli gençlerimiz 1,5 Milyar Müslümanın 7 Milyar insanın geleceğini inşa edecek, demek izaha muhtaç çarpık bir düşüncedir.
Hele Erdoğan’ın kendisini ve çocuklarını bu büyük iddianın liderliğine yakıştırması, bir paranoya ve ham hayalden başka bir şey değildir.
14 senedir Türkiye’yi, kendisine önce “İstanbul İmamı” sonra da “1 numaralı İmam Hatipli” dedirten Erdoğan ve Ailesi yönetiyor! Ne hale geldiğimize bir daha bakalım mı?
-Demokrasi ve Cumhuriyetin Temel İlkeleri büyük ölçüde örselendi!
-Kuvvetler ayrılığı ilkesi ayak bağı ilan edildi!
-Anayasa ve Parlamenter Demokrasinin askıya alındığı söylendi!
-Basın ya satın alınarak, ya korkutularak sindirildi!
-Sivil Toplum Kuruluşları değersizleştirildi!
-Uydurulmuş saçma sapan bir din anlayışı toplumsal ilişkilerde, eğitimde, ticarette etkin edildi!
-Müslümanları dolandırdıkları, yabancı mahkemeler önünde, hırsızların kendi ağızlarıyla ikrar etmesiyle karara bağlandı.
Bu hırsızların hepsi Bademler tarafından yasalar alt-üst edilerek korundular!
-Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet açıkça yapılır oldu! Helal-Haram karıştı!
-Ülkede bir iç savaş yaşanıyor, şehirler, ilçeler, mahalleler yok edildi. Yüzbinlerce insan evini barkını terk etti, yönetenler alay eder gibi, Toledo’dan bahsettiler!
-Terör TBMM’yi bile sardı. Her gün Milletvekilleri üçer-beşer hastanelik olmaya başladı!
-Türk Milleti fakirleşirken, Erdoğan’ın Ümmeti (!) ve ailesi çok ama çok zenginleşti!
Şimdi herkes elini vicdanına koyup, düşünsün;
1 Numaralı İmam Hatipli Türkiye’yi bu hale getirdiyse, bu gencecik çocuklar
1,5 Milyar Müslümanın ve 7 Milyar insanın geleceğini nasıl ve ne şekilde inşa ederler? Üçüncü Dünya Savaşı böyle bir felaket olsa gerek…
Esas üzücü olan, tüm bu yalanların, tüm bu çirkinliklerin, tüm bu ilkelliklerin, tüm bu ihanetlerin sadece ve sadece bir kişinin ve ailesinin yargılanmasının önüne geçmek için yapılması ve milyonlarca yetişmiş namuslu-dürüst-vatansever evlâdı olan Türk Milletinin sadece seyretmesidir!
Türk Milleti kaderine el koymak için ne bekliyor dersiniz?
Bir millet bu kadar kör olabilir mi?
Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Nisan 2016
Rifat Serdaroğlu