Soru 1; Bugün Çarşamba! Oy verme işleminin tamamlanmasından dolu-dolu 48 saat geçti. YSK, sandık bazında seçim sonuçlarını açıkladı mı? Açıklayamadı! Her sandığın sonucu “Islak imzalı” tutanaklar esas alınarak bilgisayara girilmiyor mu? Giriliyor! Sayın YSK Başkanı Güven, neden bir düğmeye basıp bu sandık sonuçlarını açıklamıyor? Türk Milletinden ve Siyasi Partilerden ne saklanıyor?
Soru 2; 24 Haziran 2018 günü oy verme sırasında ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan kaç olay oldu? Aynı gün kaç sandıkta hırsızlık, oy çalmak, seçmen iradesini çarpıtmak olayları gerçekleşti? Tutuklanan kaç kişi var? isimleri nedir?
Değerli Okurlar; Oy kullanan vatandaşın hakkını korumak önce YSK denen yüksek hakimlerden oluşan kurula, sırasıyla devletin güvenlik güçlerine ve siyasi partilere düşer. YSK, iki seçimdir kanunsuzluk yapmakta, yapılan hatalar sonradan kanun çıkararak örtülmeye çalışılmaktadır. (Mühürsüz zarf-oy pusulaları) Yani YSK şaibelidir. Vatandaş YSK’ya güven duymamaktadır.
Devlete gelince; Önceki seçimlerde Adalet-İçişleri ve Ulaştırma Bakanları istifa eder, yerlerine bağımsız kişiler bakan yapılırdı. Böylelikle “Devlet Gücünün” iktidarın emrine verilmesi önlenmiş olurdu! AKP bu yasayı iptal etti. Süleyman Soylu denen kişinin İçişleri Bakanlığında, Abdülhamit Gül’ün Adalet Bakanlığında, Ahmet Arslan’ın Ulaştırma Bakanlığında dürüst ve adil bir seçim yapılacağına ancak salaklar inanır!
Siyasi Partilere gelince; Seçim öncesi, 1 tane parti, 1 tane aday şunu demedi; “Bu şartlarda yapılacak seçimler şaibeli seçim olur. Vatandaşın iradesi çalınmış olur. Şu şu aksaklıkları düzeltin. Aksi takdirde biz, sonucu belli olan tuzak seçimlere katılamayız.” Dediler mi? Demediler. Yani mevcut şartlara razı olarak seçime girdiler ve seçimi legalleştirdiler.
Bunlar yetmiyormuş gibi, “hile yapıldığı”, “sandıklara müdahale edildiği”, “önceden sandıklara blok halinde mühürlenmiş oylar kullanıldığının sosyal
medyaya düştüğü” bu iğrençliklerle ortaya çıkan sonucu “Seçim sonuçlarını kabul ediyorum” diyerek, oy hırsızlığını örttüler…
Muharrem İnce’nin seçim gecesi kaybolup, ertesi gün yaptığı açıklamayı dikkatlice izledim. İnce’nin açıklamasındaki en önemli bölüm şu idi; -“Bu seçim ilan edilme biçiminden, sonuçların açıklanmasına kadar her şeyiyle ADALETSİZ bir seçim olmuştur. Seçime KAN bulaşmıştır. Suruç’ta ve Erzurum’da yaşananlar bu seçimi, kanın bulaştığı seçim olarak tarihe geçirmiştir. Seçim sonuçlarına dönük elbette açıklanmaya muhtaç noktalar bulunmaktadır.” -“Oy çalmışlar mıdır? ÇALINMIŞTIR, DOĞRUDUR. 10 Milyon çalmışlar mıdır? HAYIR! SEÇİMİN SONUCUNU DA KABUL EDİYORUM…”
Sayın İnce, kaç milyon oy çalınınca “Hırsızlık” olarak kabul edecek ve itiraz edeceksiniz? Bir milyon-iki milyon- üç milyon, kaç oy, kaç? Sizce bir siyasetçinin hırsız sayılması için ne kadar çalması lazım? Hani BİR çivi BİR nalı kurtarırdı? Şimdi kaç çivi gerek?
Temel, Budist olmaya karar vermiş. Temel’i Konfüçyüs’ün karşısına çıkarmışlar! Konfüçyüs ilk ders olarak;” Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi sakın başkasına yapma” demiş! Temelin gözleri fal taşı gibi açılmış ve şaşkınlık içinde haykırmış; “Ne yani şimdi ben Fadime’yi beceremeyecek miyim? Konfüçyüs, oturduğu yerden ayağa fırlar ve adamlarına bağırır; “Atın şunu dışarı. Bin yıllık felsefenin içine etti bu herif…”
Bu acemiler de benim yıllardır itina ile biriktirdiğim Demokrasi ve Dürüstlük felsefeme saldırıyorlar! Kafamızı bozacaklar, bu yaştan sonra bizi tekrar siyasete döndürecekler, alayını sopa ile kovacağız…
Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Haziran 2018 Rifat Serdaroğlu