Anlat anlat faydasız, bir kulağından girer ötekinden çıkar! Ben ne söylerim tamburam ne çalar! Ben diyorum hadımım, o diyor kaç çocuğun var! Ben diyorum Çanakkale boğazı, o diyor yandı popomun ağzı! Ben diyorum Ankara, o diyor benim dibim kara! Ben diyorum Gümüşhane, o diyor hava şahane! Ben diyorum Antarktika, o diyor gel burnuma mantar tıka!
Badem’e senelerdir “Hukuk Devleti” nedir, bir türlü anlatamadık. Pozitif Hukuku da anlatamadık. İrticanın sadece kara çarşaf-şalvar-sarık-sakal olmadığını, gerçek irticanın Pozitif Hukukun yerine Şeriat Hukukunu koymak olduğunu hiç anlatamadık. Gerçek irticanın, demokrasinin nimetlerinden yararlanıp demokratik rejimi katledip yerine din devleti kurmak olayı olduğunu anlatamadık! Bir daha ve son kez yine anlatalım; “Hukuk Devleti, İnsan haklarına saygılı ve hakları koruyucu, adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü gören, bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir!”
Bir Hukuk Devletinde, çağdaş ve medeni bir yönetici şunu söyleyemez; “Ben Müslümanım, sadece Allah’a hesap veririm. Gerisi faso fiso!” Hepimiz gibi sen de günü geldiğinde Allah’a hesap vereceksin, ondan kaçış yok! Ama bu dünyada yaptığın yanlış işler, hatalar, varsa ihanetler için hukuka hesap vereceksin! Bir taraftan “T.C Hukuk Devletidir” diyeceksin, diğer taraftan “Ben sadece Allah’a hesap veririm” diye dayatacaksın. Buna pişkinlik denir.
Peki Badem ne diyor; “Siyasi hayatıma Necmettin Erbakan ile başladım. Belli bir noktaya geldikten sonra ayrılıp AKP’yi kurdum. Muhammed Peygamber’in ve onun sünneti benim yol haritamdır. Bu sünneti yaşamaya çalıştıkça hatalardan uzaklaştığımı gördüm.”
Badem’in bu söyledikleri kişinin iç dünyası ve inanç dünyasında geçerlidir. Hukuk Devletinde bir yöneticinin böyle konuşması, irticanın ve Din Devletine özlemin ifadesidir.
İnanç dünyanızda, yol haritanızı belirlerken istediğinizi rehber olarak seçersiniz. Siz Hz. Peygamber’i, İran’da ki Müslümanlar da İmam Humeyni’yi rehber olarak seçer. Ona da kimse karışamaz. Fakat devlet yönetiminde, rehberiniz Anayasa, Yasalar ve Siyasi teamüllerdir. Geleneklerimizdir, görgü kurallarımızdır.
Şunu diyemezsiniz; Beni millet seçti, ben milli iradeyim ve istediğimi yaparım! Yapamazsınız! Siz güçlü iken korkup susanlar, görevlerini yapmaktan kaçınanlar, ayağınız tökezlediğinde aslan kesilip, sizi kulağınızdan tuttukları gibi adalete teslim ederler! Sizi, yolsuzluğa karışan aile yakınlarınızı, devlet olanaklarını peşkeş çektiğiniz yandaşlarınızı, fakir fukaranın sırtından zengin olan adamlarınızı da enselerinden yakalayıp, sizin yanınıza tıkarlar…
Ayrıca bir müminin Müslüman olmakla övünebilmesi için, gerçek bir Müslüman gibi yaşaması şarttır. Müslüman olduğunuzu söylüyorsanız, yalan söyleyip iftira atmayacaksınız! Kendi insanlarınıza tuzak, kumpas kurmayacaksınız! Kul Hakkı yemeyeceksiniz! Çalmayacaksınız, çalanları korumayacaksınız, çaldırmayacaksınız! Haram paraya tamah edip, haramın kölesi olmayacaksınız!
İşte bunun için “Hukuk Devleti” var. Anladın mı Badem? Yoksa gerçek Müslüman gibi yaşamak zor mu geldi? O zaman “Ben Müslüman’ım, rehberim ve yolum Hz. Muhammed’in sünnetidir” deyip, o mübarek yolu kirletmeyeceksin... Eninde sonunda zorla da olsa sana Hukuk Devleti ne imiş, öğreteceğiz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Kasım 2016 Rifat Serdaroğlu