Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonunda düzenlenen Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesinde yaptığı konuşmasında Bağımsız-Tarafsız ve AKP Genel Başkanı Erdoğan şöyle dedi; “Görevimiz, hakkın sancağını en yükseğe taşımaktır!” Sizce, Sayın Cumhurbaşkanına bu görevi kim veya hangi makam verebilir? T.C Devleti bir “Din Devleti” olmadığı, aksine “Hukuk Devleti” olduğundan, Türk Milleti tarafından kabul edilmiş ve halen yürürlükte olan Anayasamızdan başka kimse veya makam Cumhurbaşkanına herhangi bir görev veremez… Anayasamızın 104’üncü maddesinde Cumhurbaşkanının görev-yetki ve sorumlulukları tek-tek yazılmıştır. Cumhurbaşkanı, 104’üncü maddede yazmayan hiçbir yetki kullanamaz. Daha açık bir ifade ile, “Hiç kimse, kaynağını Anayasa’dan almadığı bir yetkiyi kullanamaz”, kullanan “Anayasayı İhlal” diye nitelenen ağır suçu işlemiş olur… Sayın Cumhurbaşkanı, bu görevi “inancından” dolayı aldığını iddia ediyorsa, ortada çok ciddi akıl ve ruh sağlığı problemimiz var demektir! İslam’da bir tek sancak vardır. “Mahşer günü Hz. Peygamberimizin elinde olacak ve altında toplanacağımızı ümit ettiğimiz “Liva-ül Hamd” Sancağı. Allah’ın sadece son Peygamberine verdiği görevi, kendiliğinden sahiplenmek aklı başında bir Müslümanın haddi olabilir mi? Ayrıca “Hakkın Sancağını” en yükseğe taşıyacağını kendi kendine iddia edebilen birinin mazisi tertemiz olmalıdır! Örneğin; -Kul Hakkı yememiş olmalıdır. -Harama bulaşmamış olmalıdır. -Müslümanları çoluk çocuk demeden katleden, kadınlara tecavüz eden, çocukları öldüren “Haçlı Ordusuna” Eşbaşkanlık yapmamış olmalıdır. -54 bin Müslüman Türk’ün hayatını karartmış bir eşkıya başının mektubunu okutup, alkışlamamış olmalıdır. -Kendisi, yakınları servetlerinin hesabını kuruş-kuruş vermiş olmalıdır. (MAN Belgeleri-Sıfırlama-Villalar-Gemiler-Yabancılarla yapılan ortaklıklar!) -Devlet Hazinesini kendi çıkarı için kullanmamış olmalıdır. (Tüpçü Torbeş’e, Ziraat Bankasından verilen 700 Milyon Dolar) -Yabancı İstihbarat örgütünün maşası olmuş bir cemaati, devletinin başına bela etmemiş olmalıdır. -Kendisini seçen milletine defalarca yalan söylememiş olmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı; “Ben bu sıfatların hepsini üzerimde taşıyorum” dese bile, T.C Devleti Cumhurbaşkanlığı sıfatını taşıdığı müddetçe, Hukuk Devletine ve Lâik Cumhuriyete aykırı bir iş yapamaz… Sayın Cumhurbaşkanına sevenleri tarafından yakıştırılan bir sıfat da “Delikanlı” yani sözüne güvenilir, dürüst biri olduğudur. Bu sıfatı taşıyan ve “Evet ben delikanlıyım, ben dürüstüm, milletimden saklayacağım hiçbir şeyim yoktur” diyen Sayın Cumhurbaşkanı, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun veya İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in davetini kabul edip, çağımızın er meydanı olan televizyon canlı yayınına çıkabilme yürekliliğini göstermesi şarttır. Görelim bakalım, kim dürüst kim değil, kim dürüst kim yalancı, kim namuslu kim namussuz! İşte meydan, haydi delikanlıları görelim… Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Nisan 2018 Rifat Serdaroğlu