AKP ve MHP’nin evrensel değerlerdeki bir demokrasiyi istemeleri mümkün mü? Elbette istemez! Çünkü demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam olarak uygulandığı bir demokratik rejim, orta çağ kafalı, namusu- ahlâkı-dürüstlüğü heybesine saklamış kişilerin en çok korktuğu rejimdir.
16 senedir AKP her gün, demokratik rejimin temel değerlerine, ilkelerine elinde balta ile saldırmaktadır. Getirildiğimiz nokrada; Olağanüstü Hâl sürekli hale getirilmiş, kişi hak ve özgürlükleri askıya alınmış, hukuk devleti çökertilmiş, yargı AKP’li avukatlarla doldurulmuş, basın organları haram paralarla ve devlet bankaları aracılığıyla satın alınmış, tek sesli hale getirilmiş, ekonomi duvara toslatılmıştır.
Tüm bu olumsuzlukların tek sorumlusu AKP’dir. AKP yanına MHP’yi yedek lastik olarak yanına almış ve sanki hiç suçu yokmuş, sanki tüm bunların sorumlusu kendileri değilmiş gibi, sanki bir şeyler yapabilecekmiş gibi tüm şer odaklarıyla iş birliğine gitmekte bir sakınca görmemiştir. Önümüzdeki dönemde AKP-MHP ortaklığından “Enkaz” haline getirdikleri ülkemizin iyiliğine dair bir iş beklemek ham hayaldir.
AKP-MHP ikilisi, eğer 24 Haziran’da başarılı olurlarsa Türkiye’yi Nuh Tufanına benzeri bir felakete sürükleyecektir. Bu risk karşısında yapılacak iş, CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun büyük fedakârlığıyla gerçekleşebilecektir. İşin özü şudur; Yaklaşan AKP-MHP kaynaklı Nuh Tufanına karşı, CHP’yi NUH’UN GEMİSİ haline getirmek ve şer odaklarının tezgahladığı “Demokrasi Tuzağını” bunların kafalarına geçirmektir.
CHP’den ayrılan 15 milletvekilinin, İYİ Partiye geçip Meral Akşener’in Cumhurbaşkanlığı adaylığının kesinleşmesi ve İYİ Partinin seçimlere ittifak halinde seçime katılmasının sağlanması sonucunu doğurmuştur. CHP ve İYİ Parti Genel Başkanlarını bu çalışmalarından dolayı kutluyorum.
Bunun ikinci adımı, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turuna kendi adayıyla katılmak isteyen Saadet Partisine de aynı milletvekilliği desteğinin verilmesidir. Bu desteğin yapılması demokrasi adına şarttır.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turu tamamlandıktan ve seçim ikinci tura kaldıktan sonra ise yapılacaklar şunlar olmalıdır.
İkinci tura, Erdoğan’ın karşısına ister Kılıçdaroğlu ister Akşener katılsın, o kişi şartsız desteklenmelidir. Rahmetli Kamran İnan gibi ülke bütünlüğüne inanmış Kürt kökenli bir aydınımız (Bu görevi başarıyla yerine getirecek çok sayıda vatanseverimiz vardır) “Demokrasi İttifakının” Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak açıklanmalı ve HDP oylarının kazanılması sağlanmalıdır.
Sayısı, seçilecek Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek diğer Cumhurbaşkanı Yardımcıları “doğru yönetme yeteneğine sahip, çeşitli görüşleri yansıtan dürüst-aydın kadın ve erkekler arasında paylaştırılmalıdır.
Türk Milletinin karşısına şaibesiz, dürüst, çalışkan, tüm milleti kucaklayacak aydınlarla çıkan Cumhurbaşkanı adayı, Türk Milletinin teveccühünü büyük ölçüde alacak ve bu tarihi sorumluluğu yüklenecektir.
Seçim kazanıldıktan sonra, acil olarak yapılacaklar konusunda bizim gibi vatanseverlerin çalışmaları devam etmektedir. Zamanı gelince ilgili yerlere ulaştıracağız…
Değerli Okurlar; Anlamamız gereken bence şudur! 24 Haziran seçimi mutlaka ve mutlaka kazanılmalıdır. Bu seçim Türkiye’nin son şansıdır. Hepimiz parti gözlüklerimizi çıkarıp, beraberce yaşamanın, dayanışmanın, hakça paylaşmanın kutsal yolunu bulmalıyız. Ülkemizin geleceği, elbette ki partilerimizin, genel başkanlarımızın geleceğinden çok daha önemlidir.
Kimler bu davada fedakârlık ederse, Türk Milleti onları baş tacı yapacaktır…
Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Nisan 2018 Rifat Serdaroğlu