Asrın lideri, asrın projesini 15 gün evvel açıklamıştı; “Yurtdışında çalışan aziz vatandaşlarım! Bizde bir laf vardır; Eşşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri diye. Sizin de bir eseriniz kalsın. Biliyorsunuz Rusya ile bir uçak yüzünden papaz olmuştuk. Bize artık turist göndermiyorlar! Sizden ricam, bu sene memlekete gelirken, yan komşunuzu da getirin. Düşünseniz ya, her biriniz bir komşusunu kapıp gelse milyonlarca avro eder, yani turist eder. Biz de bu işten anlımızın akıyla yırtarız. Hepinize en kalbî saygılarımı yolluyorum. Hadi kap ta gel, kap komşuyu da gel…” Bu beyandan sonra, neler oldu neler! Biz Rusya ile arayı nasıl düzeltiriz derken, tüm Avrupa’yı da kaybettik! Peki biz bu noktaya nasıl geldik, niçin geldik? Nasıl oldu da AB’ye girdik diye güpegündüz havai fişekler patlatan İ. Melih Gökçek, anında tüm Avrupa’ya düşman olup, animasyon filmleriyle Almanya Parlamentosunu bombalar hale geldi? Nasıl oldu da “Baş Örtülü Bacımız Bakan Kızımız” Almanya’dan Hollanda’ya aniden hücuma geçti? Baş Örtülü Bacımız Bakan Kızımız, Hollanda’ya alınmayınca neden durumu bir basın toplantısıyla protesto edip oradan ayrılmadı da 9 saat bekleyip sonunda polis tarafından atılmayı tercih etti? Yoksa kendisine “Aman oradan ayrılma kızım, uzatabildiğin kadar uzat ki biz de mağduru oynayalım, biliyorsun mağduriyet olmazsa biz biteriz” diyen biri mi olmuştu? Neyse, bu Hollanda işi de aynen 15 Temmuz çakma darbe girişimi gibi daha çok su kaldırır! Hollanda’daki yeğenim Mithat, haziran ayında Türkiye’ye gelecek. Yıllardır komşusu olan Brumme adlı dostuna gidip ailesiyle beraber Türkiye’ye davet ediyor. Brumme, çok sevdiği yeğenime diyor ki; Mithat, seni ve aileni ne kadar sevdiğimi bilirsin. Çocuklarımız aynı okula gidiyorlar. Fakat ben Türkiye’ye gelemem. Bana “Nazi artığı” dediler, “Faşist” dediler sustum. Türkiye ve Hollanda bu durumu iç politika malzemesi yapıp oy toplamak istiyorlar diye düşündüm. Fakat sizin Dışişleri Bakanınız aynı zamanda binlerce vatandaşımızın yaşadığı Antalya Milletvekili imiş. Bu kişi bizler için “G.t Lalesi” dedi. Bu sözlerin ne derece ağır hakaretler olduğunu sen bilirsin. Teklifin için çok teşekkür ederim ama biz artık Türkiye’ye gitmeme kararı aldık! Mithat aynen böyle söyledi! Antalya’da ciddi turizm yatırımı olan bir arkadaşım aradı; “Hah şimdi yandık kardeşim. AKP bunu yapacağına, kafamıza birer kurşun sıksaydı hiç olmazsa hemen ölürdük. Dünden beri 4 Alman grup rezervasyonlarını iptal ettiler. Bende sezonda 700’den fazla insan çalışır. Banka borçları var, ah ulan ah elim kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim, haklıymışsın” diye dert yandı! Bende ona, geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye, bir de referandumda evet oyu ver, sonra kendi otelini dışardan seyredersin, hadi canım kardeşim, sana HAYIRLI işler, dedim. İyi mi demişim? Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Mart 2017 Rifat Serdaroğlu