Yazının başlığı olan cümleyi Yılmaz Özdil Salı günkü yazısında kullandı.
Türkiye’nin önemli bir kesiminin bulunduğu durumu çok iyi anlatan bir cümle!
Toplumumuz, sanki beyin felcine uğramış, efsunlanmış gibi Cumhuriyet değerlerine, kendi özgürlüklerine, çocuklarının geleceklerine kastetmiş bir iktidara ve onun memurlarına körü körüne biat eder hale geldi.
Özellikle aydın kesimi, üniversiteleri, sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını, sanayi ve ticaret odalarının başkan ve yöneticilerini anlamak mümkün değil!
Ne bir itiraz, ne bir demokratik direniş, ne de cumhuriyeti-demokrasiyi korumak için konuşmak!
Sanki toplum, bir avuç eşkıyaya, birkaç tane tarikat ve cemaat artığına teslim olmuş sürü gibi suskun ve sinmiş bir halde.
Seçimle gelen bir kişi her istediğini yapamaz!
Bunu herkes bilmeli ve ona göre davranmalıdır!
İsterse Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adlı “ucube” gereği, kendini “Tek Adam” zanneden, ülkeyi faşist bir dikta ile yönetmeye kalkan biri olsun!
Yine de her istediğini yapamaz.
Onun da yetkilerini ve sorumluluklarını belirleyen ve yürürlükte olan Anayasa bağlar! Sadece yaranmak ve çıkar uğruna biat edenler de sorumludur.
Size bir örnek vereyim;
CB Erdoğan ve ortağı Bahçeli Kıbrıs’a gittiler.
CB Erdoğan, Kıbrıs Türklerinin kahramanları ve Kıbrıs Türk Devletinin kurucuları, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın kabirlerine gitmedi!
Bu davranış, Kıbrıs Türklerine ve Türk Milliyetçilerine büyük bir saygısızlıktır.
Nasıl ki Suudi Kralı veya İran Devlet Başkanı, Türkiye’ye geldiklerinde Anıtkabir’i ziyaret etmezlerse, Erdoğan’ın da Anıtkabir’i ziyareti “Sap gibi durmak” olarak algıladığı, kendi ifadeleriyle biliniyor.
Peki, Türk Milliyetçilerinin önderi olduğunu söyleyen Bahçeli, sizce neden
Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın kabirlerini ziyaret edip, birer Fatiha okumaktan çekindi?
Bahçeli’nin tavrı, tipik “Körü körüne biat virüsü” kapmış bir hasta durumudur.
Bir örnek daha verelim;
FETÖ denen silahlı terör örgütüne üye olmak, işbirliğinde bulunmak, yardım ve yataklık yapmak TCK’na göre suçtur ya!
Bu suçu işledikleri iddia edilen, bence suçsuz olan yüzlerce Askeri öğrenci, öğretmen cezaevlerinde ömür çürütüyorlar ya!
Peki, CIA uşağı FETÖ ile 11 yıl “İktidar Ortaklığı” yapan, 2010 referandumu ile Yüksek Yargıyı tamamen FETÖ’ye teslim eden, birlikte Türk Ordusuna kumpas kuran dönemin Cumhurbaşkanının-Başbakanının-Bakanlarının-Milletvekillerinin- Genelkurmay Başkanlarının-Emniyet Genel Müdürlerinin
hiç mi suçu yok?
Herkes artık uyanmalı ve mutlaka Anayasal çerçevede tepki vermelidir!
AKP’nin faşist dikta uygulamalarına “Yapamazsınız” diyerek karşı çıkmalıyız.
T.C Devletini ve Türk Demokrasisini susarak, korkarak koruyamayız.
DOĞRU Parti bu yüzden “Devr-i Sabık” yaratacaktır.
Sadece FETÖ ile yapılan işbirliği olayı yeniden yargılanacak ve FETÖ’ya yardım ve yataklık yapanların tamamı, cezaevine girecektir.
Lütfen daha dikkatli ve titiz davranalım. Cumhuriyet değerlerimizi, demokrasimizi, hukuk devletini, laikliği, özgürlüklerimizi bir kez kaybedersek, bir daha geri alamayız…
Bizler koyun değiliz ki, körü körüne biat virüsü bizlere bulaşsın!
Not;
TBMM’deki partiler arasında, bu yazıyı canlı yayında okuyabilecek bir
Genel Başkan var mı?
Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Kasım 2020
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı