Türkiye Cumhuriyeti’nin 2 numaralı kişisi TBMM Başkanı İsmail Kahraman Hollanda için, “Hollanda’nın yaptığı silinemez bir lekedir. Çok yanlış bir harekettir. Hollanda bizim kürdan cebimiz. 41 bin kilometrekare hatta biraz daha az, yani Konya’dan küçük” dedi!
“Lâiklik Anayasa’dan çıkarılmalıdır” diyen bu kişi ile zaten bir mahkemem var, böyle giderse yenisi de olacak. Bizim sistemimize göre TBMM Başkanlığı çok önemli bir görevdir. Başkan, partisinin toplantılarına katılamaz, partisi için oy kullanamaz. Tarafsız ve denge unsuru olmak zorundadır. TBMM Başkanı, bir parti militanı gibi davranıp öyle konuşamaz, konuşmamalıdır. Hollanda’ya verilecek bir cevap, takınılacak bir tutum varsa ona Başbakan, Bakanlar Kurulu verir. TBMM Başkanı vakarını muhafaza eder ve ülkesine yapılan yanlışı muhatabı olan Hollanda Parlamentosu Başkanı ile kimseye hakaret etmeden görüşür, düzeltilmesi için gayret sarf eder!
Söylenecek o kadar çok laf var ki, hangi birinden başlasak; - Erkek takım elbisesinde “Kürdan Cebi” diye bir cep yoktur. Hijyen ve diş sağlığı açısından kürdan cepte taşınmaz! - AKP yetkililerinin yalan söylemekte, kumpas kurmakta, kendi menfaatleri için toplumu feda etmekte ne kadar usta olduklarını bildiğimiz için, aklı başında insanlar bu olaya da şüphe ile yaklaşıyor! Hala “Başörtülü Bacıya saldırı” olayının görüntülerini bekliyoruz! Yıllar geçti, yalan oldu. Camide içki içip, seks yaptılar, yalanının üstünden yıllar geçti. Yalan oldu. 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili hala çok karanlık noktalar var. Böyle çakma darbe görülmedi. Yalan oldu. -Başbakan Yıldırım, “Hollanda’ya seçimden sonra gideceğiz” dedikten
sonra kadın Bakan kimden emir alarak karayolu ile Hollanda’ya girmek istedi? Hatırlarsınız! Gezi olayları sırasında, dönemin Başbakanı Erdoğan yurtdışında idi. Başbakanlığa vekalet eden Bülent Arınç yumuşak bir üslup kullanıp, eylemcilerle görüşeceğini söylemişti! Başbakan ülkeye döner dönmez Arınç’ı kenara attı ve polise çok sert müdahale emrini verdi. Sonuç 13 vatandaşımız öldü, 7 gencimiz kör oldu. Binlerce insan yaralandı! Tüm bunlar için Erdoğan “Emri ben verdim” demişti! Kadın Bakan’a da “Hollanda’ya gitmesi, Bakan gibi değil bir militan gibi hareket etmesi emrini veren de Erdoğan olabilir mi? Kendi milletine “Terörist-Darbeci- Hain-Çukur” diyen biri neler yapmaz ki?
Türk Milleti olarak en büyük şanssızlığımız ve dünya kamuoyu önünde küçük düşürülmemizin sebebi “Devlet Adamı” çapında yönetici eksikliğindendir. Dünyanın hangi ülkesinde; -Bir Cumhurbaşkanı; Diğer bir devlete konuşmadan, dinlemeden, aslını bilmeden “Nazi Kırıntıları”, “Faşist” diye ağır hakarette bulunabilir?
-Bir TBMM Başkanı; Ülkesindeki 4. Büyük yatırımcı olan bir dost ülkeye, konuşmadan, dinlemeden, aslını bilmeden “O ülke bizim kürdan cebimiz” der?
-Bir Başbakan; Hollanda Başbakanı ile konuştuktan sonra, bir Bakanı kendisinden habersiz o ülkeye gitmeye kalkarsa ve o Başbakan bir hafta evvel Petrol Ofisi gibi dev bir kuruluşun Hollandalılara satışını onaylarsa, üstelik kendisi Hollanda’da Zeeland Shipping – Q Shipping- Castillo Real Estate- Chart it gibi şirketlerin sahibi ise, “Yaptırımımız çok ağır olacak” demesi inandırıcı olur?
-Bir Dışişleri Bakanı, o ülke yöneticileri için mafya ağzıyla “G.t Laleleri” diyebilir?
Bunların hepsi devlet adamlığına yakışmayan, utanılacak davranışlar ve sözlerdir. 16 Nisan referandumunda tüm bunların ilacı, HAYIR oyu kullanmaktan geçer. HAYIRDA HAYIR vardır.
Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Mart 2017 Rifat Serdaroğlu