Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

LİNÇ KÜLTÜRÜ

Toplumda “Linç Kültürü” denen vahşetin, çılgınlığın çıkış noktası ve artarak çoğalmasının sebebi sapkınlığa uğramış Cemaat ve Tarikatlardır. FETÖ bunlardan sadece biridir! Marketleri-Kooperatifleri-Şirketleri-Fabrikaları-üyelerinin bağış yoluyla yaptığı nakdi yardımlar-dergisi-televizyonu-radyosu-vakıflarıyla milyonlarca dolarlık serveti ellerinde bulunduran Cemaat-Tarikat önderleri, postlarını ve servetlerini koruyabilmek için linç kültürünü bilerek işlediler, hala işlemeye devam ediyorlar. Tarikat ve Cemaat önderlerinin tek dertleri para ve siyasi güç elde etmektir. Para için zavallı insanları Allah ile aldatmaktan, onları birer “ölüm makinası” haline dönüştürmekten asla çekinmezler. 2006 yılında Fatih Çarşamba’da İsmailağa Camiinde sabah namazından sonra cemaate vaaz veren Bayram Ali Öztürk Hoca, tarikat mensubu olan Mustafa Erdal tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Camidekiler, Mustafa Erdal’ı anında kafasını mermerlere vura-vura linç ettiler. Kimse konuşmadı, kimse suçlanmadı, adli tıp raporuna göre Mustafa Erdal “Beden Travması” sonucu ölmüştü. Suçlu yoktu! Linç kültürü ile yetiştirilmiş zavallıların yapacağı budur! AKP, bu cemaat ve tarikatlarla iş birliği yaparak iktidara geldi. FETÖ’nü, AKP darbe yapacak güce ulaştırdı. Ne zaman ki “Para” yüzünden birbirine düştüler, dünün can dostu olan FETÖ, birdenbire cani bir örgüt oluverdi. Peki, ya diğer Cemaat ve Tarikatlar? Onlara dokunulmadı! Başbakan Binali “Size bir şey yok, rahat olun” diye konuştu. Şimdi de Anayasaya aykırı olarak bu suç yuvalarının önderlerini Diyanet İşleri Başkanı toplayıp, onları anlaştıracak! Halbuki hepsi aynıdır. Yarın fırsat buldukları ilk anda diğer Cemaat ve Tarikatlar da demokrasiyi yıkıp, Şer-i düzeni getirmek için, binlerce insanı katletmekten çekinmezler. İran ve Suudi hanedanı tarafından desteklenen bu yobazlar, Çetin Emeç-Muammer Aksoy-Ahmet Taner Kışlalı-Uğur Mumcu- Tarık Dursun- Bahriye Üçok-Org. Eşref Bitlis ve daha nice aydınımızın öldürülmesinde ya doğrudan ya da taşeron olarak görev almışlardır. Bu sapkınların acımasızlığını Hizbullah cinayetlerinde gördük! İnsanları domuz bağı ile bağlayıp kafalarını kestiler, aynı yere gömüp üzerlerine beton attılar ve Allahtan korkmadan o betonun üzerinde yıllarca sözüm ona namaz kıldılar… Bunların demokrasi ile tek ilişkileri, demokrasiyi gidecekleri yere kadar kendilerini taşıtacakları bir araç olarak görmeleridir. Demokrasinin olanaklarından yararlanıp gücü ele geçirdiklerinde, öncelikle kendilerine yardım edenleri öldürürler. Tıpkı İran’da yaptıkları gibi… Bunlar devletten, devleti yönetenlerden beslendikleri oranda çok çabuk büyürler. Erdoğan bunlardan FETÖ’ne “menzilleri aynı olduğu” için yardım ettiğini söyleyip, Allahtan ve Türk Milletinden af diledi! Bu açık-seçik suç itirafı değil mi? Yarın aynı şeyi diğerleri yapınca bu kez kimden af dilenecek? Başta AKP Yöneticileri olmak üzere, omuzlarında devlet sorumluluğu taşıyanların kendine gelmesi şarttır. Azrail ile oyun oynanamayacağı gibi, demokrasi ve özgürlük düşmanı bu sapkınlarla da oynanamaz… Ülkeyi yönetenler, ağızlarından çıkan her sözün nereye gideceğini, nelere sebep olacağını çok iyi hesap etmelidirler. - “Biliyorsunuz o kişi de Alevidir. Ama Reyhanlı’da 53 Sünni öldü” dememelidirler! -20 Şubat 2011 de dendiği gibi; “Sivas-Çorum-Kahramanmaraş olaylarının ve o olaylardaki cinayetlerin sorumlusu Ergenekon’dur” dememelidirler. - “Affedersiniz ama Ermeni’dir” dememelidirler. - Kendi vatandaşını kovalayıp “Kaçma ulan İsrail dölü” diyerek- dövmemelidirler! -Vatandaşı tekmeleyen danışman denen zavallıyı görevde tutmamalıdırlar! -Bu devletin kurucusu Büyük Atatürk’e açıkça küfür eden alçakları, devletin sofrasına konuk olarak çağırmamalıdırlar! - “Devlet benim, yargı benim, yasama benim, ben ne istersem yaparım. İster asarım ister keserim” gibi ilkel bir düşünceye kapılmamalıdırlar. Bunları yapmaya devam ederlerse ne mi olur? Türk Milletinin sabrı tükenmek üzere! Eğer bu millet bir kez ayağa kalkarsa önünde ne sel bırakır ne de kütük! Kurtuluş Savaşı bunun en yakın örneğidir. Sabır, sabır, sabır! Sabır, taş olsa bu kadar ihanet karşısında çatlar be arkadaş… Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Ocak 2017 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2017 - Cumartesi
Rıfat SERDAROĞLU

LİNÇ KÜLTÜRÜ

Toplumda “Linç Kültürü” denen vahşetin, çılgınlığın çıkış noktası ve artarak çoğalmasının sebebi sapkınlığa uğramış Cemaat ve Tarikatlardır. FETÖ bunlardan sadece biridir! Marketleri-Kooperatifleri-Şirketleri-Fabrikaları-üyelerinin bağış yoluyla yaptığı nakdi yardımlar-dergisi-televizyonu-radyosu-vakıflarıyla milyonlarca dolarlık serveti ellerinde bulunduran Cemaat-Tarikat önderleri, postlarını ve servetlerini koruyabilmek için linç kültürünü bilerek işlediler, hala işlemeye devam ediyorlar.

Tarikat ve Cemaat önderlerinin tek dertleri para ve siyasi güç elde etmektir. Para için zavallı insanları Allah ile aldatmaktan, onları birer “ölüm makinası” haline dönüştürmekten asla çekinmezler.

2006 yılında Fatih Çarşamba’da İsmailağa Camiinde sabah namazından sonra cemaate vaaz veren Bayram Ali Öztürk Hoca, tarikat mensubu olan Mustafa Erdal tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Camidekiler, Mustafa Erdal’ı anında kafasını mermerlere vura-vura linç ettiler. Kimse konuşmadı, kimse suçlanmadı, adli tıp raporuna göre Mustafa Erdal “Beden Travması” sonucu ölmüştü. Suçlu yoktu! Linç kültürü ile yetiştirilmiş zavallıların yapacağı budur!

AKP, bu cemaat ve tarikatlarla iş birliği yaparak iktidara geldi. FETÖ’nü, AKP darbe yapacak güce ulaştırdı. Ne zaman ki “Para” yüzünden birbirine düştüler, dünün can dostu olan FETÖ, birdenbire cani bir örgüt oluverdi. Peki, ya diğer Cemaat ve Tarikatlar? Onlara dokunulmadı! Başbakan Binali “Size bir şey yok, rahat olun” diye konuştu. Şimdi de Anayasaya aykırı olarak bu suç yuvalarının önderlerini Diyanet İşleri Başkanı toplayıp, onları anlaştıracak! Halbuki hepsi aynıdır. Yarın fırsat buldukları ilk anda diğer Cemaat ve

Tarikatlar da demokrasiyi yıkıp, Şer-i düzeni getirmek için, binlerce insanı katletmekten çekinmezler.

İran ve Suudi hanedanı tarafından desteklenen bu yobazlar, Çetin Emeç-Muammer Aksoy-Ahmet Taner Kışlalı-Uğur Mumcu- Tarık Dursun- Bahriye Üçok-Org. Eşref Bitlis ve daha nice aydınımızın öldürülmesinde ya doğrudan ya da taşeron olarak görev almışlardır. Bu sapkınların acımasızlığını Hizbullah cinayetlerinde gördük! İnsanları domuz bağı ile bağlayıp kafalarını kestiler, aynı yere gömüp üzerlerine beton attılar ve Allahtan korkmadan o betonun üzerinde yıllarca sözüm ona namaz kıldılar…

Bunların demokrasi ile tek ilişkileri, demokrasiyi gidecekleri yere kadar kendilerini taşıtacakları bir araç olarak görmeleridir. Demokrasinin olanaklarından yararlanıp gücü ele geçirdiklerinde, öncelikle kendilerine yardım edenleri öldürürler. Tıpkı İran’da yaptıkları gibi…

Bunlar devletten, devleti yönetenlerden beslendikleri oranda çok çabuk büyürler. Erdoğan bunlardan FETÖ’ne “menzilleri aynı olduğu” için yardım ettiğini söyleyip, Allahtan ve Türk Milletinden af diledi! Bu açık-seçik suç itirafı değil mi? Yarın aynı şeyi diğerleri yapınca bu kez kimden af dilenecek?

Başta AKP Yöneticileri olmak üzere, omuzlarında devlet sorumluluğu taşıyanların kendine gelmesi şarttır. Azrail ile oyun oynanamayacağı gibi, demokrasi ve özgürlük düşmanı bu sapkınlarla da oynanamaz…

Ülkeyi yönetenler, ağızlarından çıkan her sözün nereye gideceğini, nelere sebep olacağını çok iyi hesap etmelidirler. - “Biliyorsunuz o kişi de Alevidir. Ama Reyhanlı’da 53 Sünni öldü” dememelidirler! -20 Şubat 2011 de dendiği gibi; “Sivas-Çorum-Kahramanmaraş olaylarının ve o olaylardaki cinayetlerin sorumlusu Ergenekon’dur”

dememelidirler. - “Affedersiniz ama Ermeni’dir” dememelidirler. - Kendi vatandaşını kovalayıp “Kaçma ulan İsrail dölü” diyerek- dövmemelidirler! -Vatandaşı tekmeleyen danışman denen zavallıyı görevde tutmamalıdırlar! -Bu devletin kurucusu Büyük Atatürk’e açıkça küfür eden alçakları, devletin sofrasına konuk olarak çağırmamalıdırlar! - “Devlet benim, yargı benim, yasama benim, ben ne istersem yaparım. İster asarım ister keserim” gibi ilkel bir düşünceye kapılmamalıdırlar.

Bunları yapmaya devam ederlerse ne mi olur? Türk Milletinin sabrı tükenmek üzere! Eğer bu millet bir kez ayağa kalkarsa önünde ne sel bırakır ne de kütük! Kurtuluş Savaşı bunun en yakın örneğidir. Sabır, sabır, sabır! Sabır, taş olsa bu kadar ihanet karşısında çatlar be arkadaş…

Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Ocak 2017 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.