Osmanlı İmparatorluğunda, Tanzimat’tan sonra hazırlanmış bulunan, fıkıh (İslam Hukuku) hükümleriyle bu konudaki türlü içtihadı (mahkeme kararlarıyla oluşan kanaat) bir araya getiren bir yapıt, demektir bu başlık!
Cumhurbaşkanı-AKP Genel Başkanı- Başkomutan- Varlık Fonu Başkanı-Reis-Hazine ve Maliye’den sorumlu kişinin kayınpederi- Bilal’in babası gibi sıfatları üzerinde taşıyan Erdoğan, Danıştay’ın kararına kızarak, Mecelle konusundaki hakimiyetini tüm dünyaya kanıtladı…
Danıştay üyelerinin yüzlerine karşı fırça atmaktan çekinmeyen Erdoğan özet olarak şunları söyledi; “Danıştay, ant ile karar veriyor. 5 yıldır neredeydiniz? Niye şimdi veriliyor? Şimdi mi aklınıza geldi? Biz alkışlanması gerektiği zaman alkışlarız, yanlış olduğu zaman söylemek durumundayız. Millet tokat atması gerektiği zaman bana atıyor, yuhlaması gerektiği zaman bizi yuhluyor, sizi değil. Biz de sizlerden gecikmeyen adil kararlar bekliyoruz.”
Anayasanın 138. Maddesi şöyle olsaydı, Mecelle ihtisasını Kasımpaşa’daki Kör Kazım’ın barbut evinde alan biri, çok haklı olurdu! “Her türlü mahkeme ister sabit ister Habur’daki gibi seyyar olsun, karar vermeden önce, ne karar vereceğini, davayı ne zaman karara bağlayacağını Saray Sekreterine sorup oradan alacağı talimata göre hareket eder. Ayrıca kim ki Reyiz’e tokat atar veya yuh çekerse, o hadsiz yargılanmadan zindana atılır ve MAN Adasına sürgüne gönderilir. Bundan böyle sadece Savcı ve Yargıçlar yuhalanacaktır…”
Halbuki öyle değil ki! Mahkemeler bağımsızdır. Kimseden emir almazlar. Anayasa-Kanun Hukuka uygun ve vicdanlarına göre karar verirler. Hiç kimse (Cumhurbaşkanı bile) yargı yetkisinin kullanılmasında Hakimlere emir veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Anayasa böyle diyor be Reyiz!
Bence sen, rafa kaldırılan Anayasayı kaldır at. Nasılsa AKP takmıyor. Esasında pozitif hukuka da savcılara da yargıçlara da gerek yok ki! Boşuna dünya para veriyoruz bunlara. Hepsini kovala! Yemişim sizin anayasanızı de, yerine Mecelleyi getir. Özellikle kadın yargıçları at, yerlerine kadıları getir. Savcıların yerine de cami hocalarını koy. Ticaret davalarını Cübbeli hocaya bağla, paraya sıkıntımız kalmaz!
Cinayet davalarını Hizbullah’a bağla, onlar Takarov tabancayla tek kurşunla halledip, domuz bağı ile bağlayıp gömerler. Temiz iş yani…
Bak Reyiz, sen beni iyi dinle; Sağ yanına, babası zamanında bizim delegemiz olan dünün garibanı, bugünün varlıklısı Ömer Çelik’i al. Sol yanına ise Yozgat’ın yiğit evladı, yaylanarak yürüyen Bekir Bozdağ’ı al. Bahçeli nasılsa her şartta arkanda. Şu mesajı tüm dünyaya ver;
Bundan böyle sadece benim dediğim olur. Her şey benim, hepsi benim. Benden sonra kim Reis olacak onu da ben bilirim. 2071 yılına kadar bu böyle olacak. İşte demokrasi bu. Bizde özgürlüğün sonu yok. Herkes Trump’a da Putin’e de Esed’e de istediği gibi küfür edebilir. Böyle olur bizde Saray Demokrasisi…
Sağlık ve başarı dileklerimle 26 Ekim 2018 Rifat Serdaroğlu