“İstifa” dünyanın her yerinde kabul edildiği gibi “tek taraflı bir kurumdur.” Kişi özgür iradesiyle görevinden veya işinden, izin almadan istifa edebilir.
Siyasette durum biraz değişiktir. Çünkü sadece kendinize ve işyerinize değil sizi seçen partinize, sizi atayan siyasi iradeye ve kamuoyuna karşı sorumluluklarınız vardır. Ayrıca seçimle gelinen siyasi bir görevde bulunuyorsanız, sizin birinci derecede işvereniniz partiniz değil, sizi seçen insanlardır yani milletinizdir.
Bir siyasetçi, gerekçelerini açık olarak anlatır, kamuyu bilgilendirir ve öyle istifa ederse bu gerçek bir istifadır. Gerekçelerini söylemeden yapılan eylem ise istifa değil kaçıştır… Türk Milleti 16 ayda iki önemli istifa (kaçış) olayı yaşadı. 05 Mayıs 2016 da Başbakan Davutoğlu kaçtı, dün de 22 Eylül 2017 de Kadir Topbaş kaçtı!
Davutoğlu’nun istifa mektubunun içeriğini kimse bilmiyor, açıklanmadı! Davutoğlu’nun istifa dilekçesini Cumhurbaşkanına vermesi de engellendi, dilekçe Cumhurbaşkanlığı özel kaleminde elinden alındı! Davutoğlu daha sonra yaptığı açıklamada özet olarak şunları söyledi; -Sayın Cumhurbaşkanına bağlıyım, Bakanlar Kurulu ve partimle aramda en ufak bir problemim yok, ihanet etmedim, yorgun veya kırgın değilim ama Başbakanlıktan ve AKP Genel Başkanlığından istifa ettim!
Kadir Topbaş istifa ederken neler söyledi; -Sayın Cumhurbaşkanıma bağlıyım, Başbakanla bir problemim yok hep yardımcı oldu. Bakanlarımızla ilişkim çok iyi, Belediye Meclis üyelerimin hepsini çok seviyorum, partimin emrindeyim, yorgun değilim, ihanet etmedim, çok hizmet ettim eserlerim ortada, sağlıklıyım ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından istifa ettim!
Tamam da o zaman niçin istifa ettiniz, var mı öyle kaçıp gitmek? Sizler Erdoğan Aile şirketinde mi çalışıyorsunuz? Sizlerin Türk Milletine karşı sorumluluklarınız yok mu?
Davutoğlu sen, Türkiye’yi dış politikada yalnızlığa mahkûm eden politikaların mimarısın.
Senin hataların yüzünden T.C Devleti “Teröre Destek Veren” ülkeler arasına alınmak üzere! Kürdistan’ın devlet olmasında en büyük pay senin! Binlerce insanımızı, milyarlarca dolarımızı senin “Stratejik Derinlik” adlı saçmalıkların yüzünden kaybettik. Erdoğan ile başka hangi konularda anlaşamadınız ki, kaçıp gittin? 15 Temmuz çakma darbesi ile bildiklerini anlatsana! Karşı çıktığın için mi seni attılar?
FETÖ’nün Kadir Abisi; 13 yılda tüm İstanbul’da, özellikle “Kupon Arazilerde” yapılan imar değişikliklerini kamuoyuna açıklamadan nereye kaçıyorsun? Bu araziler senin tatlıcı dükkanındaki sütlaçlar mı? Anlatman şart…
Değerli Okurlar; Ne bu kişiler adam ne de AKP adlı kuruluş, bir siyasi parti! Demokratik ülkelerde bir Başbakan’ın bir megapol şehrin Belediye Başkanının istifaları en ince ayrıntısına kadar didik-didik edilir. Yolsuzlukların üzerine gidilir. Ülkeye bedel ödettirenlerden hesap sorulur ve burunlarından fitil-fitil getirtilir, ibret olsun diye!
Ya bizde? Bizde aynen “Suç Ortaklıklarında” olduğu gibi, adam sessizce yok edilir! Ne kanun ne gelenek ne siyasi terbiye ne kamusal sorumluluk, bizde geçerli değildir! Reis emreder, herkes onun dediğine düşünmeden itaat eder. Aynen “Organize Suç Örgütlerinde” ve “Mafya Örgütlerinde” olduğu gibi…
İzninizle bir de ben sorayım; AKP, demokratik düzenin bir partisi mi, bu partidekiler adam mı? 16 yılda Cumhuriyet tarihinde görülmeyen yolsuzluklar, ihanetler gerçekleştirildi. Bunlardan sadece biri için bile konuşacak bir (1) kişi, tek (YEK) kişi yok içlerinde! Bunlar nasıl can verecekler?
Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Eylül 2017 Rifat Serdaroğlu