Milyonlarca Suriyeli, Iraklı ülkelerinde emperyalistlerin kurguladığı savaştan kurtulmak için vatanlarından kaçmayı tercih ettiler! Türkiye, Lübnan, Ürdün, İran gibi ülkelere sığındılar! PKK-El Kaide-El Nusra örgütleri tarafından organları çalınarak bir çukura atıldı. Kimi ise istenmedikleri Avrupa ülkelerine sığınabilmek için Ege ve Akdeniz’i tarihin en büyük mezarlığı haline dönüştürdü. Vatanı için savaşıp ölmeyi göze alamayanlar, bir zamanların sömürge devletlerinin bulunduğu Avrupa’ya ulaşabilmek için ölümü göze aldılar! Halbuki, o şişme botlara, o sahte can yeleklerine güvendikleri kadar kendilerine güvenseydiler, büyük bir kısmı bugün hayatta olacaktı.
Irak ve Suriye, sözüm ona “demokrasi getireceğim” diyen emperyalist vahşiler tarafından yerle bir edildi. Ekonomileri, alt yapıları, şehirleri yıkıldı. Tohumları, tarihi eserleri, 5 bin yıllık kitapları, yazıtları çalındı.
Hepsinden daha önemlisi, Irak ve Suriye’deki lâik ve çağdaş eğitim çökertildi. İki ülkedeki genç nüfusun yaklaşık yarısı, dinci örgütler tarafından birer cihatçı militan olarak yetiştirildi! O zavallılar öldürmekten, vücutlarını patlatmaktan ve bu sayede cennetteki hurilere (!) kavuşmaktan başka bir şey bilmiyorlar ki! Çünkü tarikatlarda böyle yetiştirildiler, dünyadan haberleri yok. On sene sonra bu potansiyel katiller bölgemizin başına bela olacaklar! İşgalci soyguncular, hem ülkelerin yeraltı-yerüstü zenginliklerini çaldılar hem de geleceğimize yönelik on binlerce bombayı önümüze koydular!
Avrupa’nın Amerika kıtasına sürdüğü katiller-hırsızlar-fahişeler-sapıklar tarafından kurulan ve Amerikan yerlilerini toplu olarak öldürmek için, bir milyon battaniyeye “Çiçek Hastalığı mikrobu” bulaştırıp zavallılara dağıtan ve bir aylık zaman diliminde 1 Milyon 200 bin Kızılderili’yi öldüren bir neslin bugünkü Trump’larından başka ne beklenir ki…
Bizde ise, 16 yıldır AKP tarafından, önce sinsice daha sonra ise açıkça Lâik Cumhuriyet yıkılmaya çalışıldı. Çağdaş eğitim herkesin gözü önünde tarikat ve cemaatlere teslim edildi. Tarikat okullarında, kaçak kurslarda yetiştirilen on binlerce müstakbel militan cihatçı da bizim yurdumuzda yetişiyor…
Üstelik şimdi biz Türkler, Irak ve Suriye’deki gibi “Vatandan kaçma” rezilliğini yaşıyoruz. Bir kısım zenginlerimiz, AKP’nin baskı rejiminden korkarak, mücadele etmek yerine Avrupa ülkelerine, Amerika’ya, Kanada’ya kaçmaya başladılar.
Ev alıyorlar, iş kuruyorlar, paralarını o ülkelere transfer ediyorlar! Bu ülkede, Türk Milletinin sırtından kazandılar, şimdi zoru görünce kaçıyorlar!
“Vatan Bilinci” oluşmamış kişilere bazı şeyleri anlatamazsınız. Emperyalizmin kurguladığı, BOP Eşbaşkanlığını kabullenen, Orta Çağ kafalı bir partinin zulmünden kaçmak için vatanını terk etmenin, emperyalist devletlerin kucağına koşmanın çıkar yol olmadığını anlatamazsınız. Akdeniz ve Ege sularında ölenler gibi bunlar da ateşe koşan pervaneler benzeri o ülkelerde yok olup gidecekler…
Halbuki önümüzde öyle mükemmel bir yol haritası var ki! Büyük Atatürk, dünyanın tüm emperyalist ülkelerine, onların kahredici silah üstünlüklerine karşı “manda” olmayı kabullenmeyip, onlarla mücadele yolunu seçmişti. Türk Milletini bir arada tutmayı ve tüm insanlarımızın kalbine ve beynine ulaşmayı başaran Büyük Atatürk, ölümüne bir Millî Mücadele sonucu hepsini geldikleri yere gönderip Türk Devletini kurmuştu. Dünyanın tüm emperyalist devletlerini yenmiş bir milletin fertleri, AKP gibi bir organize suç şebekesinden mi korkup başka diyarlara kaçacak? O zaman, Kurtuluş Savaşında can veren dedelerimiz ne uğruna öldüler?
Türk Vatanını terk edip, huzuru başka ülkelerde arayanlara sesleniyorum; Sizlerin, vatanından kaçan Suriyelilerden, Iraklılardan ne farkınız var ki? Önce desteklediniz, sonra sustunuz “aman bize dokunmasın” dediniz sindiniz, şimdi de kaçıyorsunuz! Biz burada kalacağız ve bu zulüm iktidarını devireceğiz, gerekiyorsa öleceğiz. Gittiğiniz yeri güldürün ve sakın gelmeyin, yeni vatanlarınızda kalın…
Sağlık ve başarı dileklerimle 02 Nisan 2018 Rifat Serdaroğlu