Yer; Yargıtay 9. Ceza Dairesi Duruşma Salonu (Türkiye’nin son 16 yılındaki tüm önemli davalara “Ergenekon-Balyoz vs.” şahitlik eden salon ve kararları veren Yüksek Yargıçlar) Sanık; İbrahim Okur. Eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1. Daire Başkanı. (Türkiye’deki tüm Savcı ve Hakimlerin atamasını yapan dairenin başkanı. 20 Temmuz 2016’dan bu yana tutuklu)
Sanık İbrahim Okur konuşuyor; Benim FETÖ ile irtibatlı gösterildiğim zaman zarfında, AKP ile FETÖ’nün arası henüz açılmamıştı. (Yani AKP-FETÖ kucak kucağa idiler!) Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Müsteşarı Ahmet Kahraman’ın talimatlarıyla, CEMAATÇİ ÜYELERLE YAPILAN PAZARLIKLAR sonucunda HSYK’nın 2011’de Yargıtay’a 160, Danıştay’a 51 üye atanmıştır. Yargıtay’a atanan 160 kişiden 110 tanesi CEMAATÇİ idi. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman, atama listesini Sayın Başbakan Erdoğan’a takdim ederken; “Efendim liste biraz fazla Nurlu oldu” demesine karşılık, Başbakan’ın “Olsun kardeşim. Neticede bunlar alınları secdeye giden arkadaşlar değil mi” diyerek atamalara olur verdiğini, bizlere anlatmıştır!”
Sanık İbrahim Okur devamla; Devletin en üst makamında (Cumhurbaşkanı-Başbakan) bulunanların destek verdiği, Pensilvanya’ya giderek ziyaret ettikleri, MGK KARARLARININ BAŞBAKAN’IN TALİMATIYLA KAMUOYU VE KAMU GÖREVLİLERİNDEN GİZLİ TUTULDUĞU bu yapının iç yüzünü bilmeden bu yapıdan bazı insanlarla arkadaş olmak ve /veya aynı işyerinde çalışmak, işin yürütülmesi için Bakan ve Müsteşarın bilgisi dahilinde görüşmeler yapmak suç mudur? Eğer böyle bir suç varsa, başta ülkeyi yöneten siyasi iktidar olmak üzere, kamu görevlilerinin tümü bu suça iştirak etmiştir!
Değerli Okurlar; Bu ifade sahibi kişi sıradan bir Yargıç değildir. Tüm Savcı ve Yargıçları atayan dairenin başkanıdır. Yıllarca bu kişiyi televizyonlarda izledik, dinledik. O zamanlar yaptığının doğru olduğunu söylerdi. İbrahim Okur’un ifadesinin tamamen aynısını HSYK eski Başkanvekili Ahmet Hamsici de mahkemedeki ifadesinde söylemişti. (Bire bir aynı ifade) Ne dönemin Cumhurbaşkanı Gül’den ne dönemin Başbakanı Erdoğan’dan ne dönemin Adalet Bakanlarından ve Müsteşarlarından (Bu ifadeler doğru değildir.
İftiradır. Cemaat ile anlaşıp, Yargıtay’a ve Danıştay’a üye ataması yapılmamıştır) diye bir itiraz duymadık. Atasözümüz ne der? Sukut ikrardan gelir…
Gelelim Yargıtay 9. Ceza Dairesinin Sayın Yargıçlarına; Sanık İbrahim Okur ifadesinde dönemin yöneticilerini “FETÖ’nün Siyasi Ayağı” olmakla suçlayan ifadeleri karşısında niçin susuyorsunuz? (HSYK Başkanvekili Hamsici ve daha yüzlerce Yargıç aynı suçlamaları yaptı) En azından şimdi dokunulmazlığı olmayan Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ifadesinin alınması için neden talimat yazmıyorsunuz? Niçin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına konuyu iletmiyorsunuz? Çay toplamaktan fırsat bulduğunda, okuması için Başkanı niçin yazıyla bilgilendirmiyorsunuz? Bugün yargıladığınız kişinin, bir zamanlar bugün sizlerin yaptığı görevi (siyasilerden emir almayı- kanunsuz emre uymayı) yaptığını, işi bitince kullanılmış mendil gibi çöpe atıldığını görmüyor musunuz?
Şimdi sözüm, T.C Anayasanın teminatı altında “BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ” görev yapan tüm Savcı ve Yargıçlarımıza; Hiç kimse ne kendini ne de Türk Tarihini kandırmaya kalkmasın. Yapamazsınız! Herkes biliyor ki, AKP gibi “Biat Kültürü” ile yönetilen bir partide Genel Başkanın haberi ve oluru olmadan kimse adım atamaz. Atmaya yeltenenler ya görevden istifa ettirilirler (Gökçek-Topbaş) ya uzaklaştırırlar (AKP Kurucuları) ya da dövülerek kovalanırlar. (Top Bakanı)
FETÖ’nün, Menzilcilerin, Süleymancıların ve daha onlarca tarikatın T.C Devletini kuşatmalarının ve Lâik Cumhuriyeti yıkma çabalarının babası-mimarı-uygulayıcısı AKP Hükümetleridir.
Bu eylemler, “Ben aldatıldım, Rabbim ve milletim beni affetsin, bizim menzilimiz aynı olduğu için ne istedilerse verdik” demekle geçiştirilemez. Bu eylemleri işleyenlerin gidecekleri yer YÜCE DİVANDIR.
Sizler, Türkiye Cumhuriyeti’nin Sayın Savcı ve Yargıçları; Sizler bu belaları başımıza saran SİYASİ AYAKLARI bulup yargılamazsanız, TÜRK MİLLETİ VE TÜRK TARİHİNE karşı görevlerinizi yapmış sayılmazsınız… Hangi vicdan, hangi insaf, hangi adalet, FETÖ’cu siyasetçiler hala devletin tepelerinde fink atarken, AKP’li siyasetçiler hiç suçları yokmuş gibi gezerlerken, 33 askeri (rütbesiz) darbe girişiminde bulundu diye YEDİŞER KEZ ağırlaştırılmış ömür boyu hapse çarptırılmasını kabul edebilir ki?
Hangi vicdan, hangi insaf, hangi adalet, Boğaz köprüsünde şehit edilen vatandaşlarımızın ve kafaları kesilen rütbesiz askerlerin GERÇEK katillerinin bulunmasının engellenmesini kabul edebilir ki? Çok yakın zamanda Türk Milletinin vicdanı uyanacak ve her şey açıklığa kavuşacaktır. İşte o zaman görevini yapmayan herkes Türk Milletine hesap verecektir
Tüm bu asli görevler yapılmayacak, sonra da doğruları yazdığımız için bizleri zindana atacaksınız! Hepiniz adaletinizle bin yaşayın, olur mu?...
Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Temmuz 2018 Rifat Serdaroğlu