ÖLÜ PARTİLER (2)
(Türkiye’nin sınırlarını ihlal eden herkes gereken yanıtı alır. Bu söze yürekten katılırım. Fakat ülkemizin sınırlarını Peşaver’e çevirenlerin bu sözü söylerken
dokuz defa düşünmeleri gerekir! Devlet Adamlığı, böylesine bir kötü duruma
sebep olacak politikaları uygulamamak ve milletinin başına bir dert daha açmamaktır. Bu tarz olsa olsa, kıt görüşlü, kafası dışa bağlı kasaba politikacılarının ve Soylu Damat Berat Paşa Hükümetlerinin işi olabilir...)
-KURULTAY PARTİSİ;
Yılların CHP’lisi bir dostum geçen gün şöyle diyordu; “40 yıllık CHP’liyim yüzüm bir defa güldü. O da partiye kayıt olmak için gittiğim fotoğrafçıda resim çektirirken güldüğüm zamandı. Fotoğrafın da parasını peşin almışlardı!”
Bazı insanlar vardır, doğuştan şanssızdırlar. Altın’ı elleseler bakıra döner.
CHP yöneticileri de böyle. Türkiye’de yaşarlar fakat Danimarka-Norveç-İsveç’te siyaset yapar gibi çalışırlar. Gerek örgütlerinde, gerek Genel Merkezlerinde “Memur Zihniyeti” etkindir. Sabah 9/Akşam 17 arası, çalışıyor gibi yaparlar.
Hafta sonları mutlaka dinlenirler. Bir CHP’li sorumlu yönetici sabah işinin başına gidinceye kadar, sabah namazından evvel kalkan bir Tayyiban Partili, hem namazını kılar, hem tüm günlük basını okur, günlük programını kontrol eder ve en az 20-30 telefonla seçmenlerine ulaşmış olur!
Genel Merkezde cam kırılsa, “kim kırdı bu camı” diye Kurultay’ı toplarlar.
Yine toplayacaklar. Genel Başkan Adaylarına bakıyorum. Hepsi iyi yetişmiş, güzel insanlar. Fakat hiç birinin anlamadığı, anlamak istemediği konu şudur; “Türk Siyasetinin sorunu, güven sorunudur.” Bu adayların hiçbiri öncelikle CHP seçmenine, sonra da diğer seçmene güven vermemektedir. Anadolu deyişiyle bunların hiçbiri toprak kokmamaktadır!
Türk Seçmeninin kafasındaki soru şudur; “Bu adam, Tayyiban’ı alt edebilir mi? Beni bademlerden kurtarabilir mi, kazanımlarımı koruyabilir mi, arttırabilir mi?”
Başıma gelen bir olayı naklederek konuya açıklık getirelim;
CHP’li Milletvekillerinin Silivri’de tutuklu oldukları zamandı. Bir düğün daveti sebebiyle Bergama’nın bir köyüne gittim. Köy kahvesinde sohbet ederken sordum; “Neden CHP’ye, Kılıçdaroğlu ’na oy vermiyorsunuz?
Görmüyor musunuz, namuslu-dürüst adam, daha ne istiyorsunuz?”
Köyden biri aynen şöyle dedi; “Bak Serdaroğlu, CHP’li Milletvekilleri hapiste değil mi? Eee, kendi adamını hapisten çıkaramayan adamdan millete fayda
gelir mi? Tayyip onun yerinde olsaydı, şimdiye kadar Türkiye’yi ayağa kaldırır, adamlarını dışarı çıkartırdı…”
Türk Milletinin %70- 75’indeki algı böyledir. Üstüne üstlük, Atatürk’ün kurduğu bir partinin Genel Başkan Yardımcılığına Atatürk’e ana-avrat küfreden birini, diğerine de tescilli Kürtçü-Bölücüyü oturtursanız, seçmene gökyüzünü de vaat etseniz, oy vermez. Çarpıklık sadece kişilerde değil!
Bir bakıyorsunuz Sosyalist Enternasyonale üye olunuyor, bir bakıyorsunuz İmam-Hatipçi olunuyor!
Vahşi Kapitalizmin temsilcisi “Etekli Kemal Derviş” partinin Genel Başkan Yardımcısı olmuş, emekliye iki maaş vereceğini söylüyor!
Önümüzdeki Kurultay’dan sonra daha da bölünecek CHP’ye önümüzdeki
15-20 senede iktidar görünmüyor…
ÜLKÜCÜ PARTİ;
Ülkücü camia, Türkiye’de Devrimcilerle birlikte devlet tarafından en çok ezilen, işkence gören Milliyetçi-Türkçü-Maneviyatçı bir camiadır. Başbuğ Türkeş’in vefatından sonra bu camia, darbe dönemlerinde bile görmediği eziyeti kendi parti yöneticilerinden gördü.
Teşbihte hata olmaz derler ya aynen öyle! MHP Genel Merkez Yöneticileri, sanki ellerine uzun birer değnek almışlar, parti için çalışanların kafalarına vurup kovalıyorlar, oy vermeye gelen insanları da korkutup kaçırıyor gibiler.
Ülkücü harekete destek vermiş onurlu insanları teker-teker uzaklaştırdılar. Tayyiban Partisi ne zaman dara düşse, Genel Merkez, Türk Milletine küfür eder gibi onlara destek verdi. Ülkücü camianın önemli bir kısmını iktire-kaktıra Tayyiban Partisine oy vermeye zorladılar. Sonuç, tam bir yüzkarası!
40 Milletvekilliği, kaçtı gitti ama herkes yerinde oturuyor.
Sizce, 2018 tarihine Kongre günü veren Bahçeli ve ekibiyle bu partiye 2071’ e kadar iktidar görünüyor mu? Yoksa benim mi gözlerim bozuk…
APONUN PARTİSİ;
Nasıl ki hiç kimse Tayyiban Partisinde Erdoğan’ın lafının üstüne laf söyleyemezse, PKK Narko-Terör örgütünün siyasi kanadı olan bu partide Apo’nun her dediği olur.
Apo bugün emir versin, Türkiye’nin bölünmesi şartıyla bu partinin milletvekillerinin tamamı Tayyiban’ı da desteklerler, Başkanlık sistemi için de oy verirler, İslam Devletine geçilmesini bile onaylarlar.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, 54 Bin insanın hayatını çalan bir Narko-Terör örgütü için siyaset yapan bir partiyi yaşatmazlar. Terörle-katillerle arasına mesafe koyamayan bir partinin varlığı demokrasiye bağlanamaz.
Böyle bir partinin varlığını sürdürmesine izin vermenin sebebi ya hainliktir,
ya da aptallıktır.
Değerli Okurlar;
Partiler din değildir. Eğer gönül verdiğiniz parti işlev göremez hale gelmişse, bir kişinin veya belli bir grubun eline geçmişse, ülkeye ihanet çizgisine yaklaşmışsa, düzeltmek için de tüm yasal yollar kapalıysa onu terk edersiniz. Biz zamanında bunu canımızın yanması pahasına yaptık. Çiller ve ekibi, Erbakan’ı Başbakan, İsmail Kahraman’ı Kültür Bakanı yapmaya kalktığında, parti içi mücadeleyi başlattık. Mücadele yolları Genel Merkez tarafından tamamen kapatıldığında,
kurulacak Refahyol Hükümetini yıkacağımızı yüzlerine karşı söyledik ve ellerimizle kurduğumuz partimizden ayrıldık. Sonra da o hükümeti yıktık…
İnsan olan, siyaseti ülkesi ve milleti için, hizmet için yapmalıdır.
Aksi, yanlışa ortak olmak demektir ki, bu ülkeyi seven kimsenin buna hakkı yoktur.
Yarın, ne yapılması gerektiğini, Türk Milletinin başına örülen bu beladan nasıl kurtarılabileceğini bildiğimiz kadarıyla yazmaya çalışacağız…
Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Kasım 2015
Rifat Serdaroğlu