Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

Rıfat SERDAROĞLU- ÇUVAL-ELDİVEN-DON

Badem Cemaati, Reisleri için; “Reis delikanlı adamdır, kabadayıdır, kodu mu oturtur, vurdu mu devirir! İsrail Cumhurbaşkanına bir adet “Van münits” çekti, adam yerinden kalkamadı bile! Kendisine şeyhülislam dedirten bir arkadaşının damadını “Top Bakanı” yapmıştı, Bakana herkesin içinde bir Osmanlı tokadı çakışı var ki, şimşek çaktı sanırsınız” diye düşünür… İnsanları çok iyi tanıyan, bir bakışta içlerini okuyan, “insan sarrafı” gibi bir büyüğüm vardı. Yıllar önce bana şöyle demişti; “Bu adama dikkat et. Bunun gibi yalan söyleyeni, sabah söylediğini akşam inkâr edeni, dün ak dediğine bugün kara diyeni, dün dostum dediği kişiyi ertesi gün kanlı düşman ilan edeni başka bir yerde göremezsin. Analar böylesini bir daha doğuramazlar. Bunun kabadayılığı da çakmadır. Zayıflara, korumasız olanlara karşı kabadayıdır ama zoru görünce anında boyun eğer…” Rahmetli dostum ne kadar doğru söylemiş! Gerçekten Erdoğan hiç cesur değilmiş… Beraberce hatırlayalım mı; -Amerikan Askerleri Barzani’nin Peşmergeleri ile beraber, Kuzey Irak’ta “Resmi Görevli” Türk Askerlerinin başlarına çuval geçirmiş, ellerine kelepçe takmış ve bilinmeyen bir yere götürmüşlerdi! Gazetecinin biri Dönemin Başbakanı Erdoğan’a sormuştu; “Efendim bu üzücü durum karşısında nota vermeyi düşünüyor musunuz?” Yanıt; “Ne notası kardeşim, müzik notası mı” olmuştu! Türk Askeri başına çuval geçirilmesiyle kalmış, Erdoğan üstelik Amerika ve PKK uşağı Barzani’ye “Onur Konuğu” unvanı vermiş, Irak’taki Amerikan askerleri için de sağ salim evinize dönün diye dualar etmişti! -ABD Başkan Yardımcısı bu olaydan sonra “Biz Türkiye ile el ve eldiven gibiyiz” demişti! Erdoğan bu söz için; “Görüyorsunuz, ABD ve biz stratejik ortağız. Diyarbakır’ı merkez yapacağız. Bizim görevimiz var” diye sevinmişti! Hâlbuki politik jargonda bu söz, “Biz ateşi elimizle değil, eldivenle tutarız” veya “Biz pis işlerimizi ellerimizi kirletmeden yaparız” anlamında hakaret ifadesi idi… -Alman Meclisi, son derece haksız-yanlış-usulsüz-hukuksuz-yetkisiz bir kararla Türk Devletini “Soykırımcı” ilan etti. Türk Devletini temsil eden Erdoğan’ın bu durumda ciddi tepki koymasını bekledik. En azından Cuma günü Varşova’da başlayan NATO Toplantısına katılmamasını istedik. Ama nerde! Erdoğan, sanki Türk Milletine iftira atılmamış, hakaret edilmemiş gibi şen şakrak, yeni damat gibi ortalarda dolaşıp duruyordu… Yakında ABD Başkanından veya Alman Şansölyesinden şunu duyabilirsiniz; “Bir Türkiye ile çok yakınız, tıpkı don ile g.t gibiyiz, yapışığız yani!” İyi be arkadaş, madem çok yakınız niçin hep biz eldiven veya don olup, bu emperyalist ülkelerin ayıplarını örtmekte kullanılıyoruz? Bu can alıcı sorunun yanıtı belli değil mi? Ne demiş atalarımız; “At binicisine göre kişner!” Siz, ata bile binmesini bilmeyen birini süvari diye başa geçirirseniz, başınıza çuval da geçirirler, sizi eldiven de yaparlar, g.tlerine don da yaparlar. Uyanma zamanı hala gelmedi mi? “Zengin Bedevi, oğlunu okuması için Fransa’ya göndermiş. Oğlan okumuş etmiş, dönmüş memleketine. “Eeee anlat bakalım nasıl oralar” demişler. Oğlan dili döndüğünce anlatmış medeniyeti. Sonunda kaldırmış kandurasının eteklerini (Kandura=Arap erkeklerin giydiği yere kadar uzanan entari) “Bu demiş külot! Yani, don. Herkes bunu giyiyor Fransa’da!” Hiçbirinin altında don yok, aval-aval bakmışlar… Kardeşlerinden biri yalvarmış; “Ne olur çıkart ta bir de ben giyeyim” diye. Bizimki çıkartmış ve donu kardeşine vermiş! Kardeşi giymiş donu ve döne-döne göstermiş herkese! Fransa’dan gelen ağabey suratını buruşturup; “Ne kadar ilkelsiniz be! Donu bile ters giyiyorsunuz. Sarı lekeli tarafı öne, kahverengi lekeli taraf arkaya gelecek yahu…” Sağlık ve başarı dileklerimle 12 Temmuz 2016 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 12 Temmuz 2016 - Salı
Rıfat SERDAROĞLU

Rıfat SERDAROĞLU- ÇUVAL-ELDİVEN-DON

Badem Cemaati, Reisleri için;
“Reis delikanlı adamdır, kabadayıdır, kodu mu oturtur, vurdu mu devirir!
İsrail Cumhurbaşkanına bir adet “Van münits” çekti, adam yerinden kalkamadı bile! Kendisine şeyhülislam dedirten bir arkadaşının damadını “Top Bakanı” yapmıştı, Bakana herkesin içinde bir Osmanlı tokadı çakışı var ki, şimşek çaktı sanırsınız” diye düşünür…

İnsanları çok iyi tanıyan, bir bakışta içlerini okuyan, “insan sarrafı” gibi bir büyüğüm vardı. Yıllar önce bana şöyle demişti;
“Bu adama dikkat et. Bunun gibi yalan söyleyeni, sabah söylediğini akşam inkâr edeni, dün ak dediğine bugün kara diyeni, dün dostum dediği kişiyi ertesi gün kanlı düşman ilan edeni başka bir yerde göremezsin. Analar böylesini bir daha doğuramazlar. Bunun kabadayılığı da çakmadır. Zayıflara, korumasız olanlara karşı kabadayıdır ama zoru görünce anında boyun eğer…”

Rahmetli dostum ne kadar doğru söylemiş! Gerçekten Erdoğan hiç cesur değilmiş… Beraberce hatırlayalım mı;
-Amerikan Askerleri Barzani’nin Peşmergeleri ile beraber, Kuzey Irak’ta
Resmi Görevli” Türk Askerlerinin başlarına çuval geçirmiş, ellerine kelepçe takmış ve bilinmeyen bir yere götürmüşlerdi!
Gazetecinin biri Dönemin Başbakanı Erdoğan’a sormuştu; “Efendim bu üzücü durum karşısında nota vermeyi düşünüyor musunuz?” Yanıt;
“Ne notası kardeşim, müzik notası mı” olmuştu!
Türk Askeri başına çuval geçirilmesiyle kalmış, Erdoğan üstelik Amerika ve PKK uşağı Barzani’ye “Onur Konuğu” unvanı vermiş, Irak’taki Amerikan askerleri için de sağ salim evinize dönün diye dualar etmişti!

-ABD Başkan Yardımcısı bu olaydan sonra “Biz Türkiye ile el ve eldiven gibiyiz” demişti! Erdoğan bu söz için;
“Görüyorsunuz, ABD ve biz stratejik ortağız. Diyarbakır’ı merkez yapacağız. Bizim görevimiz var” diye sevinmişti!
Hâlbuki politik jargonda bu söz, “Biz ateşi elimizle değil, eldivenle tutarız” veya “Biz pis işlerimizi ellerimizi kirletmeden yaparız” anlamında hakaret ifadesi idi…

-Alman Meclisi, son derece haksız-yanlış-usulsüz-hukuksuz-yetkisiz bir kararla Türk Devletini “Soykırımcı” ilan etti.
Türk Devletini temsil eden Erdoğan’ın bu durumda ciddi tepki koymasını bekledik. En azından Cuma günü Varşova’da başlayan NATO Toplantısına katılmamasını istedik. Ama nerde!
Erdoğan, sanki Türk Milletine iftira atılmamış, hakaret edilmemiş gibi şen şakrak, yeni damat gibi ortalarda dolaşıp duruyordu…

Yakında ABD Başkanından veya Alman Şansölyesinden şunu duyabilirsiniz;
“Bir Türkiye ile çok yakınız, tıpkı don ile g.t gibiyiz, yapışığız yani!”

İyi be arkadaş, madem çok yakınız niçin hep biz eldiven veya don olup, bu emperyalist ülkelerin ayıplarını örtmekte kullanılıyoruz?

Bu can alıcı sorunun yanıtı belli değil mi?
Ne demiş atalarımız; “At binicisine göre kişner!”
Siz, ata bile binmesini bilmeyen birini süvari diye başa geçirirseniz, başınıza çuval da geçirirler, sizi eldiven de yaparlar, g.tlerine don da yaparlar.
Uyanma zamanı hala gelmedi mi?

Zengin Bedevi, oğlunu okuması için Fransa’ya göndermiş.
Oğlan okumuş etmiş, dönmüş memleketine.
“Eeee anlat bakalım nasıl oralar” demişler.
Oğlan dili döndüğünce anlatmış medeniyeti. Sonunda kaldırmış kandurasının eteklerini (Kandura=Arap erkeklerin giydiği yere kadar uzanan entari)
“Bu demiş külot! Yani, don. Herkes bunu giyiyor Fransa’da!”
Hiçbirinin altında don yok, aval-aval bakmışlar…
Kardeşlerinden biri yalvarmış; “Ne olur çıkart ta bir de ben giyeyim” diye.
Bizimki çıkartmış ve donu kardeşine vermiş!
Kardeşi giymiş donu ve döne-döne göstermiş herkese!
Fransa’dan gelen ağabey suratını buruşturup; “Ne kadar ilkelsiniz be!
Donu bile ters giyiyorsunuz. Sarı lekeli tarafı öne, kahverengi lekeli taraf arkaya gelecek yahu…”

Sağlık ve başarı dileklerimle 12 Temmuz 2016
Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.