Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sarayındaki “Beştepe Millet Kongre Merkezi” salonunda, tüm dünyaya ayar vermeye devam ediyor. Görüldüğü kadarıyla, dünyada bir tane dostumuz kalmayıncaya kadar da devam edecek! Herkes haksız, bir o haklı! Herkes kabahatli, bir o düzgün! Herkes suçlu, bir tek o suçsuz!
Örneğin, ABD Başkanına-ABD Adalet escort bayan Bakanına-ABD Savcısına kızıyor! Niçin? -Amerika’nın, Suriye ve Irak’ta PYD/YPG terör örgütleriyle beraber iş tutmasına, haklı olarak kızıyor! -Amerika’nın, Fethullah Gülen’i ona vermemesine, haklı olarak kızıyor! -Amerika’nın, Erdoğan’ın “Hayırseveri” Rıza Sarraf’ı tutuklamasına çok kızıyor! Kızınca da devlet adamlarının yaptığı gibi karşılıklı konuşma yerine, her gördüğü mikrofona bağırarak hakaret ediyor. Peki, ABD neden böyle davranıyor? -ABD, Büyük Ortadoğu Projesine Eşbaşkan olan Erdoğan’ın bu görevi gönüllü olarak kabul ettiğini ve BOP’nin en önemli ayağının “Büyük Kürdistan Devleti” kurulması olduğunu Erdoğan’ın bildiğini iddia ediyor. ABD, PYD Lideri Salih Müslim’in defalarca Ankara tarafından kırmızı halıda karşılandığını ve Barzani’nin de Erdoğan’ın “Onur Konuğu” olduğunu ve ticari ilişkilerini belgeleriyle biliyor. -ABD, Erdoğan’ın CIA uşağı FETÖ ile beraber iş tuttuğunu, Türk Ordusunun Komuta Heyetinin çökertilmesinde ve Türk Devletinin Kozmik Odasında arama yapılması için Erdoğan’ın izin verdiğini net olarak biliyor. FETÖ’nü, CIA elemanı olarak özellikle Afrika’da kullandığı için örgüt liderini vermiyor. -ABD’nin istihbarat örgütleri, doları korumak için dünyadaki para hareketlerini çok iyi takip eder. Rıza Sarraf’ın para hareketlerini ve Türk siyasetinin tepe noktalarındakilerle olan para ilişkilerini en ince noktasına kadar bildiği için Erdoğan’ın Hayırsever delikanlısını serbest bırakmıyor… Soru şu; ABD yönetimi niçin T.C Devleti ile muhatap olmuyor da PYD/YPG gibi terör örgütleriyle çalışmayı tercih ediyor?
Erdoğan, dün Almanya’ya da aynı ağırlıkta yüklendi! Hem Alman Yargısına hem de Merkel’e hakarete varan sözler söyledi. Almanya’ya kaçan FETÖ’ne mensup
kişileri Almanya’nın vermediğini söyledi! Peki, Alman Devleti neden böyle davranıyor?
-Alman Devletinin, Erdoğan yönetimi ile güven bunalımı yaşamasının temelinde Almanya’da “Yüzyılın Yardım Soygunu” olarak bilinen Deniz Feneri e.V davası yatmaktadır. Alman Yargısı, bu soygunu yıllarca takip etti, belgeleri topladı, delilleri buldu ve dernek yöneticileri suçlarını itiraf etmek zorunda kaldılar. Ortada büyük bir soygun vardı. Türkiye’ye 40-50 Milyon avro gönderilmişti. Bu paralar kime gitmişti? Alman Yargısı ısrarla Türkiye’den belge ve dosya istedi. Erdoğan Hükümeti dosyaları vermediği gibi, Türkiye’de davaya bakan Savcıları suçladı. Dosyalar Almanya’ya ancak üç yılda gidebildi. Soygunun Türkiye ayağı kapatıldı!
Türk Yargısının bağımsız olmadığını, Türk Basınının özgür olmadığını, Türkiye’nin süratle dikta yönetimine doğru sürüklendiğini tüm dünyanın gördüğü gibi Almanlar da gördü. Bu yüzden, yani Türkiye’de sağlıklı ve adil yargılama yapılmadığı için istenen kişileri vermiyor. Son olarak, Cumhuriyet yazarlarının göz altına alınmasına karar veren Savcının, FETÖ davasında yargılanan biri olması tüm bu olayların üstüne tüy dikti!
Ne yapılması gerek? Eğer Özgür ve Demokrat dünya ülkeleri arasında yer almak istiyorsak, herkes Anayasa’da sınırları belirlenen çerçevenin içine girecek. Hukuk Devleti ilkesine herkes uyacak. Siyaset Ahlâkı, Hukuk Ahlâkı ve Devlet Adamı Ahlâkı her alanda geçerli olacak. Bunları yapmayıp, Badem tarzı bir yönetime rıza gösterirsek, gideceğimiz yer Ortadoğu cehennemidir.
Bağırmakla, hakaret etmekle efelik olmaz. Efelik adil ve namuslu olmayı, dürüst olmayı, bayan escort hukuka uymayı gerektirir. Böyle olanlar Türk Tarihine gerçek efeler olarak geçer. Diğerleri trişkadan efedirler…
Sağlık ve başarı dileklerimle 04 Kasım 2016 Rifat Serdaroğlu