“Mal(!) nasipten çıkmışsa uçkur düğüm tutmazmış” derler ama insanlık bizde kalsın diye bildiklerimizi anlatalım da, dediklerimiz belki Sarayın sağır duvarlarını aşıp “Usta Kulaklara” ulaşır!
Temel feci bir bel ağrısına yakalanmış. Ağrı dayanılmaz hale gelince Doktora gitmiş. Doktor, bir sürü ilaç vermiş, en önemlisi de ağrı kesici olan fitilmiş.
Doktor Temel’e fitili göstererek, “Bunu anal yoldan alacaksınız” demiş.
Temel evde haplarını içmiş, sıra fitile gelince “anal yol” ne demek bilmediğinden doktora telefon edip, fitili nasıl kullanacağını sormuş.
Doktor “anüsten alacaksınız” deyip telefonu kapatmış!
Temel öyle kalakalmış! Ula anüs nedir da, deyip telefona sarılmış!
Bu kez Doktor önce bir ya sabır çekmiş ve “Temel Bey makattan alacaksınız” deyip kapatmış.
Temel, kesilmeyi bekleyen yılbaşı hindisi gibi düşünürken arkadaşı Dursun gelip “yahu derdin nedir” deyince, Temel anlatmış ve utancından artık Doktora telefon edemeyeceğini söylemiş.
Dursun, sen arama ben arayayım deyip Doktoru aramış; “Doktor Bey kusura bakma ben Temel’in arkadaşıyım, bu fitili nasıl kullanacağını anlayamamış, bir de bana anlatır mısın” deyince,
Doktor; Yetti ulan, kıçına soksun kıçına” deyip kapatmış!
Temel, Dursun’a “ne dedi” deyince, “Valla Temel adamı çok kızdırmışsın, kıçına soksun dedi…”
-Kuvvetler ayrılığı Demokrasinin vazgeçilmezidir. (Evrensel Demokrasi Kuralı)
*Kuvvetler Ayrılığı bizim ayağımıza bir prangadır! (Saray)
-Yargı Bağımsızlığı Demokrasinin vazgeçilmezidir. (Evrensel Demokrasi Kuralı)
*Yargı bir tek bana bağlı olacak, ben seçerim! (Saray)
Halkın Filozofu Bergamus’a sordum; Hocam bu ne iş, sen ne diyorsun?
Bergamus; Doktorun en son dediğini yapsın. İster anal yoldan, ister anüsten, ister makattan alsın. Size de ancak böyle bir demokrasi yakışır…
Fransız kadın kocasını aldatmaktadır. Aşığıyla evdeyken kocası aniden gelir.
Kadın telaşla aşığını camın önündeki Fransız balkona çıkarır ve perdeyi örter.
Kocası içeri girdiğinde bir bakar, karısı çıplak ve sehpanın üzerinde iki dolu viski kadehi! Tam ne oluyor diyecekken karısı, seni bekliyordum canım beraber içelim diye, der. Dışarda soğuktan donan aşığı, ne olursa olsun, ölümden öte köy mü var der ve tekrar odaya dalar!
Koca, adamı görünce şoke olur ama adam hemen lafa girer; “Çok özür dilerim Beyefendi, yukarı kattaki sevgilimle beraberdim, aniden babası gelince ben de kaçmak zorunda kaldım!”
Koca sakinleşir ve gülerek; “Biz de gençliğimizde benzer durumlar yaşadık. Boş ver!” der adamı giydirip gönderir ve uykuya dalar. Gece yarısı kadın bir tokatla uyanır, kocası bas bas bağırmaktadır;
Ulan biz zaten çatı katındayız, ne üst katı…”
-Sıkmabaşı, ilkokullara kadar indirdiler!
-Okullarımızı tarikatların emrine verdiler!
-Okullarımızdan Milli Andımızı kaldırdılar!
-Atatürk’ün fotoğraflarını okullardan kaldırdılar!
-Şimdi de MEB da 15 kişilik ekip, tüm müfredatımızı tarayıp, dine uygun olmayan tüm bilgileri yani bilimi çıkarıp atacaklar. Tıpkı Afganistan’da Taliban’ın yaptığı gibi! Peki, sen ne yaptın?
Arkadaş, hala en üst katta kimin oturduğunun farkında değil misin?
Eyy Saray;
Bu yapılanların tümü sadece ülkemize zarar vermekle kalmaz, seni ve yedi sülaleni de süpürür.
Dünyanın bakışı şudur; “Kendi vatanına, kendi insanına ihanet eden bir anlayış, ilk fırsatta bize de ihanet edecektir. Kullanın, sonra süpürün deliğe…
Yazıyı yine Bergamus’un bir sözüyle bağlayalım;
Kabiliyetsiz olmak çok da önemli bir kusur değildir ve telafisi mümkündür.
Fakat karaktersiz olmak çok büyük bir kusurdur ve ihanetle amca çocuğudur…
Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Haziran 2016
Rifat Serdaroğlu