Reyiz emretti, ömürleri boyunca FETÖ’yu hiç görmemiş, elini öpmemiş, cemaatle iş tutmamış, illerinde “FETÖ Borsası” kurup zengin FETÖ’cuları para karşılığında hapisten çıkarmamış şerefli- AK-BEYAZ milletvekilleri, Kemal Kılıçdaroğlu ’nu Baş FETÖ’cu ilan ettiler! Yok artık, şaka mı bu, pes dediğinizi duyar gibiyim. Vallahi doğru.
Çok da iyi yaptılar. Eğer Bay Kemal’i bana sorsalardı, gerçek meydana çıkar ve onu doğrudan Silivri’ye gönderirlerdi. Ben, Kemal’i en iyi tanıyan birkaç kişiden biriyim. Bildiklerimi anlatayım, siz de bana hak vereceksiniz.
Bay Kemal, sürekli yalan söyler. Ama öyle ustaca söyler ki, onun lakabı “Yalan Kemal’dir.” Yalanlarından ansiklopedi olur. Yalanı, çamaşır ipinin üstünde bağdaş kurduracak kadar ustaca söyler. Çocukluğunda, küfürlü konuştuğu için babasından çok dayak yerdi. Bir seferinde adamcağız o kadar kızmıştı ki, öz oğlunu boğazından tavana asmıştı. Dayısı ve Komşular son anda yetişip kurtardılar.
Öğrenim dönemi gelince, ailesi buna papaz elbisesi giydirip CIA elemanı olan misyoner mektebine yolladı. Kemal’in ilerde söyleyeceği “Benim emir komuta merkezim emrederse Papaz elbisesi de giyerim” sözünün kaynağı burasıdır. Kemal, gençliğini yaşayamadı. Ne bir kız arkadaşı, ne de dostu oldu, ne de bir bira içebildi! Ot gibi yaşadı yani!
Bir ara ayak topuna merak sardı ama bacakları çarpık olduğu için ancak Belediye takımında oynadı. Hiçbir işte dikiş tutturamadı. Milli ve Yerli Görüş (!) hareketine katıldı. Bir ara İran’dan gelen Humeyni militanlarına karıştı. Belediye Başkanı adayı oldu, kazanamadı. Meclise aday oldu, kazandığını sandığı anda, arkadaşı tarafından geçildi. Çok ciddi hayal kırıklığına uğradı. Psikolojik bozukluk yaşadı, o sıralar köylülerin “tutarak” denen bir hastalığa kardı, sık-sık bayılırdı! Bir defa son model arabada bayıldı. Kazmalarla camı kırıp, onu zorla kurtuldular.
İnat adamdır Kemal! Azimle sıçrayan mermeri delermiş sözündeki gibi, inat etti ve sonunda Belediye Başkanı seçildi. Artık kaderi değişmiş, herkes ona “Kaptan” demeye başlamıştı. Fakirlik bitmişti! Başkanlık bitince ünlü iş adamlarından Rahim Koyun; Bu adamın 1,5 milyar doları var, dedi. Bizim uyanık, adamı mahkemeye veremedi.
Allah bir kere yürü ya Kemal, demişti. Yükseldikçe yükseldi, zenginleşti Karun gibi oldu. Taraftarları ona hayrandı. “Çalıyorlar ama çalışıyorlar”, “Çalıyorlar ama bizden mi çalıyorlar” gibi özlü sözler Kemal için söylendi.
Adamları göz göre göre hırsızlık yapıyor, rüşvet alıyordu. İşin ucu kendisine varmasın diye, Kemal hepsinin suçlarını örttü!
Kemal, kendini çok beğenirdi, her şeyi bildiğini zanneder, kimseye danışmazdı. Pratik adamdı. Devlet kaynaklarını, sağ cep kasa, sol cep muhasebe yöntemiyle kullanırdı. Kemal’e kimse hesap soramazdı. Onu eleştirmeye kalkan, kendini hapiste bulurdu.
Kemal, ailesine çok düşkündü. Dünür, enişte, damat, gelin, oğul, kız hepsi mal mülk para sahibi oldular. Fakat sülale zenginleştikçe, yurtdışındaki varlıklar çoğaldıkça, millet fakirleşmeye başladı. Milletin durumu gittikçe kötüleşip, borçlar boğazı aşınca, Kemal’in oyları düşmeye başladı.
Bir de kalleş istihbarat örgütleri vardı. Bunlar Kemal’in yurtdışındaki dövizlerini ve mallarını bulmuşlar ve Kemal’i tehdit etmeye başlamışlardı. Kemal artık rehin alınmıştı! Sağlığı zaten bozuk olan Kemal, sarayında onlarca şifacının çalışmasıyla ayakta tutuluyordu. Çevresinde eski dostlarından kimse kalmamıştı. Hepsini o kovmuştu…
Bay Kemal; Hiç inkar etmeye kalkma! Baş FETÖ’cu sensin! Sen bunlarla birlikte hırsızlık yapmadın mı? 17/25 Aralık tarihinde para paylaşmada çıkan anlaşmazlık sonucu, papaz olmadınız mı? Kozmik Odayı beraberce soymadınız mı? Türk Milleti bunu unutur mu?
Sadece FETÖ mu? Menzilci de, Jet Skici cübbeli de, El-Nusracılar da senin adamların değil mi? Boşuna kimseye çamur atmaya kalkma! Sonra FETÖ, sana “Allah ocağına ateş düşürsün” diye bir beddua eder, görürsün ebenin damını…
Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Şubat 2020 Rifat Serdaroğlu