Dünyadaki tüm insanlarda rengi ve tadı aynı olan bir tek şey vardır!
İnsanların ırkları-renkleri- kökleri- inançları-kültürleri-dilleri ne kadar farklı olursa olsun o şey hepimizde aynıdır. Ona, Gözyaşı diyoruz.
Gözyaşının rengi ve tadı hep aynıdır.
Sevinçten yada üzüntüden olsun, milyarlarca insanın gözlerinden akan gözyaşının aynı olmasında sizce bir hikmet yok mudur?
Allah, “Sizler hepiniz benim için aynısınız, eşitsiniz. Bunu da gözyaşlarınızda bulabilirsiniz. Sakın ola ki birbirinize eziyet etmeyin. Aklınızı kullanın. Gözyaşlarınız sadece sevinç için aksın” demiş olamaz mı?
Tüm Hak dinlerinde insan, değişik deyişlerde de olsa “Eşref-i Mahlukat” diye adlandırılır. Yani yaratılmışların en şereflisi!
Bu şekilde nitelendirilen insan, diğer insanlara ve dünyaya karşı görevini medenice yapıyor mu?
Medeniyetin tarifi şu şekilde olabilir mi?
“İnsan da dahil olmak üzere doğaya, bir nebze dahi zarar vermeden, doğadaki bütün unsurların, doğal ortamlarında kendi yaratılışlarına uygun bir şekilde yaşamalarına hizmet eden tüm olumlu faaliyetlerinin toplamıdır!”
Dünya kurulduğundan bu yana maalesef böyle olmadı.
İnsanlar medeniyetler kurdular, yine insanlar o medeniyetleri yerle bir ettiler.
Bugün dünya, özellikle insan eliyle, hızlı bir şekilde yok oluşa doğru gitmekte, akıl ve izan sahibi herkes bunu tüm çıplaklığıyla görmektedir.
Hemen hepimizin bu olumsuz gelişmelerde, az ya da çok katkımız vardır.
En fazla pay ise “Medeni ve Güçlü” denilen ülkeler ve onların gizli açık yöneticilerinin ve dünya üzerindeki elemanlarınındır…
Bu yöneticiler eğer insanlıktan nasibini almamış, cehaletlerinden kaynaklandığı için soysuzlaşmış, soysuzluğu meslek haline getirmiş kişiler ise, işte o ülkede büyük problem var demektir.
Ülkenin medeni ve aydın kişileri bu soysuzluğu meslek edinmişlere “DUR” demezlerse, ülke en kısa zamanda yıkılır, yeryüzünden silinen medeniyetler kervanına katılır…
Bizde de soysuzluğu meslek edinmiş yöneticiler olmadı mı?
Olmasına oldu ama, Yeni Türkiye denen ucube sistemindekiler kadar olmadı…
Bu soysuzlar, çaldılar çaldırdılar, soydular soydurdular, insanların yüzüne baka baka yalan söylediler, onları aldattılar.
Bunlar bir defa geldiler mi gitmemek için her türlü melaneti yaparlar.
Yavuz Sultan Selim’i öldüren Şirpençe denen şark çıbanı gibi kolları, bünyenin derinliklerine kadar saplanır. Bunların ilaçla tedavisi mümkün değildir. Operasyonla söküp alınmalıdır, hem de insana zarar vermeden…
Soysuzluğu meslek edinmiş yöneticiler, dünyanın her yerinde, dini istismar aracı olarak kullanırlar.
İnsanların en hassas oldukları dini konularda, onları Allah ile aldatırlar.
Örneğin bu soysuzlar derler ki;
-Allah, kitabında bize oy vermenizi ister.
-Bize oy verirseniz, size cenneti veririz.
-Bize oy vermezseniz, ezan da susturulur, bayrak da yerinde kalmaz…
Soysuzluğun en alt tabakası, insanları dinle korkutmak ve aldatmaktır.
Bunlar, soysuzluğu meslek edinmiş ve dünyaya soysuzluğu yayan emperyalistlerin, paralı elemanlarıdır.
Bu seçimde, bu soysuzları tarihin derinliklerine göndermek sizlerin elinde!
Süpürün deliğe, çocuklarınızın geleceğini kurtarın…
Ramazan Ayınızı tebrik ederim. Allah tekrarını nasip etsin…
Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Mart 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı