Milli İstihbarat Teşkilatının gelmiş geçmiş Müsteşarları içinde en fazla “toplantısever” olanı şüphesiz ki, Hakan Fidan’dır.
Öcalan’dan PKK’nın Kandil ve Avrupa Baronlarına, Ortadoğu’daki terörist grup liderlerinden teröre destek veren aşiret önderlerine kadar yüzlerce toplantı yaptı.
Siyasi iradenin emriyle katıldığı bu toplantılar sonucunda, Türk Devletinin ve Türk Milletinin ne kazandığı, ne kaybettiği önümüzdeki dönemde daha iyi anlaşılacaktır.
Hakan Fidan’ın jet hızıyla MİT’in başına 25 Mayıs 2010’da getirilmesi, 10 Şubat 2015 tarihinde “Milletvekili” olmak için MİT Müsteşarlığından istifa etmesi, istifasının Başbakan Davutoğlu tarafından kabul edilmesi ve Erdoğan’ın ısrarı ile yasaya aykırı olarak tekrar MİT Müsteşarı yapılması önümüzdeki dönemde en ince noktasına kadar araştırılacak ve o zaman birçok olay aydınlanacaktır…
Sözün özü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sır Küpüm-Kara Kutum” dediği Hakan Fidan’ın Türk Devleti içindeki yaptığı tüm işler tek-tek incelenmelidir.
Bugün Hakan Fidan’ın yaptığı toplantılardan, önemlilerini inceleyeceğiz!
-Öcalan ve Kandil ile yapılan toplantılar sonucu Türk Devleti ve Türk Milletine yaşatılan “Habur Rezaleti!”
-İngiltere’nin koordinasyonunda Oslo’da PKK’nın Avrupa Uyuşturucu Baronları ile yapılan ve şehirlerimizin “Bomba Deposu” haline getirildiğinin kabulünün yaşandığı rezalet!
-27 Mart 2014 tarihinde Dışişleri Bakanlığı Bakan odasında yapılan ve Hakan Fidan’ın “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp, savaş gerekçesi üretirim” dediği “Kendi devletini bombalatma” rezaleti!
-15 Temmuz darbe girişiminin başladığı gün Genelkurmay Başkanı ile yapılan toplantı!
İlk üç toplantı ile ilgili olarak kısıtlı da olsa bazı belge ve bilgiler tarafımızdan önceki yazılarımızda kamuoyumuz ile paylaşılmıştı.
15 Temmuz’da Hulusi Akar ile yaptığı toplantı ile ilgili bilgi ve belgeler yayınlanmaya başlayınca, doğal olarak insanların aklına yeni sorular gelmeye başladı!
15 Temmuz’da Hulusi Akar’ı derdest eden grubun başı olan başyaveri Albay Levent Türkkan, mahkemedeki ifadesinde şunları söyledi;
-Hakan Fidan, Hulusi Akar’ın yanına 15 Temmuz günü saat 16.00 civarında geldi.
-Makamda yaklaşık 1 saat kadar kaldı!
-17.00 civarı Genelkurmay Başkanlığından ayrıldı!
-Hakan Fidan ayrıldıktan iki dakika sonra da, tam teçhizatlı 20 kişilik Özel Kuvvetler ekibi geldi.
-Başlarında Tümgeneral Mehmet DİŞLİ (AKP Genel Başkan Yardımcısı- Erdoğan’ın has adamı ve Orhan Albay vardı. Faaliyet başlıyor, gece 3’ten şimdiye alındı, denildi. Hulusi Akar derdest edildi!
Mahkeme zabıtlarına geçen bu sözlere göre, şu soruların açıklığa kavuşması gerekir;
-MİT Müsteşarı (Emekli Astsubay) Hakan Fidan, Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı (Orgeneral) Hulusi Akar’ı, darbe günü hangi sebeple ziyaret etti?
-“Darbe olacak tedbir alın” diye ise, Genelkurmay Başkanı niçin tedbir almadı?
-Niçin Kuvvet Komutanlarını anında arayıp, gerekli emirleri vermedi?
-Kuvvet Komutanı Orgeneraller, bilgilendirildikleri halde niçin düğüne gittiler? Bilgilendirilmedikleri için olabilir mi?
-MİT Müsteşarı (Emekli Astsubay) Hakan Fidan, Genelkurmay Binasını terk ettikten sadece 2 dakika sonra Genelkurmay basılıp, Hulusi Akar derdest edildi. Hakan Fidan ve korumaları bu darbecileri görmedi mi?
(Binbaşı Yusuf Akdemir’in ifadesine göre, Fidan darbecilerin arasından geçti!)
-Gözünün önündeki darbecileri görmeyen adamdan MİT Başkanı olur mu?
-MİT Müsteşarı (Darbe kalkışması var) diye niçin Cumhurbaşkanına saat 16.00 da bilgi vermedi de, Cumhurbaşkanı akşam saat 20.00 civarında darbe kalkışmasını “Eniştesinden” öğrendi?
-Yaveri tarafından esir alınan, altını tutamayıp darbe kalkışmasına geçit veren Genelkurmay Başkanı ve darbe kalkışmasını bildiği halde, engellemek için Cumhurbaşkanını-Başbakanı uyarmayan MİT Müsteşarı ve Emniyet Genel Müdürü niçin ve neleri gizlemek için hala görevde tutuluyorlar? Bu konudaki suç duyurumuza Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı niçin yanıt vermez de bizim hakkımızda (Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma) başlatır?
-İstanbul’un o yoğun trafiğinde tanklar, tıngır-mıngır Boğaz Köprüsüne kadar saatler süren bir yolculuk yapacaklar, bir tane trafik polisi “Nereye gidiyorsunuz, şehir trafiğine çıkmak için izniniz var mı” diye sormayacak!
O askerler tankla, akşam gezmesine mi çıktılar? (Askeri savaş araçları karargah dışına çıkarken “Komutan İzni” şarttır ve yol güvenliği açısından mülki amirliklere bilgi verilmelidir)
Değerli Okurlar;
Bu ve benzeri sorular aydınlatılmadıkça, 15 Temmuz darbe girişimi tartışılmaya devam edecektir.
Darbelerden en çok sıkıntı çeken biri olarak, bu sorulara yanıt aramak benim doğal hakkımdır.
Ülkeyi yönetenlerin öncelikli görevi bu sorulara doğru yanıtlar vermektir.
Herkes şunu iyi bilmelidir ki, iki kişinin bildiği “sır” değildir. Devlet yönetiminde hiçbir şey gizli kalmaz. Suçsuz yere hapse atılan, işinden uzaklaştırılıp ailesiyle birlikte açlığa mahkûm edilen insanların ahı, duvarları deler, önünde kimse duramaz. Anayasa emri olan görevlerini yapmayıp, suçsuz insanlara dava açan, insanların yok yere hayatını bitiren Savcıların sonu, aynen Zekeriya Öz gibi olacaktır…
Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Ekim 2016
Rifat Serdaroğlu