“Recep Tayyip Erdoğan’a destek olmak ümmetin her ferdinin görevidir. Çünkü Sayın Erdoğan sadece Türkiye’nin değil, ümmetin lideridir!” (İ. Melih Gökçek-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı)
Ümmet; Hz. Muhammed’in yolundan gidenlerin tümü!
Birinci görevi siyasi partilerimizin faaliyetlerinin Anayasa’ya uygun olup olmadığını incelemek, uymayanları ihtar etmek, devam ediyorlarsa Anayasa Mahkemesinde “Kapatma” davası açmak olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca, tekzip edilmeyen bu beyanat hakkında ne düşünüyor?
“Ben Türk değilim, ben Arabım. Bana Türk demeyin utanırım. Erdoğan’ı görünce ona âşık oldum. Ona anam, babam, eşim, çocuklarım ona feda olsun” diyen kayınçosu Ethem Sancak’ın üst yönetici olduğu partiyi mi koruyacak yoksa üzerine yemin ettiği T.C Anayasa’sını mı?
Kimsenin görmezden gelemeyeceği, inkâr edemeyeceği gerçek şudur; -AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Hz. Peygamberin yerine ümmetin lideri ilan etti! -Anayasa üzerine yemin eden Cumhurbaşkanı Erdoğan itiraz edip “Saçmalamayın, ben bir faniyim, ben kim peygamberlik kim” demedi! -AKP’li Milletvekilleri-Belediye Başkanları-İl Başkanları da benzer demeçler vermişler ve bunlar da Erdoğan ve parti yönetimi tarafından reddedilmemişti!
Tüm bunlar Anayasamızın 2. Maddesinde “Cumhuriyetin Nitelikleri” bölümünde yazan “Demokratik-Lâik ve Sosyal Hukuk Devleti” ilkelerinin yok edilmesi demektir. “Anayasayı ihlal” suçu, hiçbir Cumhuriyet Savcısı tarafından görmezden gelinecek bir suç değildir. Görmezden gelmek, aynı suça iştirak demektir…
Gelelim Melih Gökçek’e; -Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm İslam ümmetinin lideri yani “Peygamber” olduğu iddianızın kaynağı nedir? -Siz nasıl oluyor da kendinizi Türk Milletinin “Demokratik-Lâik ve Sosyal Hukuk Devleti” ilkelerine inanan özgür bir bireyi değil de gaipten haber alan bir ümmet mensubu olarak görüyorsunuz?
Gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan’a; -Size Melih Gökçek tarafından “Ümmetin Lideri” yani “Peygamberlik” yakıştırmasına niçin karşı çıkmadınız? -Daha önceleri Milletvekilleriniz-Belediye Başkanlarınızın sizin için “İkinci Peygamber”, “Ümmetin Lideri”, “Erdoğan için hergün 2 rekât şükür namazı kılınmalı”, “Erdoğan Halife-i Ruy-i Zemin (Yeryüzü Halifesi)” söylediklerine niçin hiç itiraz etmediniz? -Suskunluğunuz, size yakıştırılanları kabul ettiğiniz anlamına gelebilir mi?
Sayın Erdoğan; Bu ülkede bir faninin gelebileceği en yüce makama geldiniz. Türk Milletinin elinde daha yükseği yok ki onu da versin! Bir durun, bir şükredin. Ters giden şeyler için başkalarını değil, kendinizi suçlayın. Size örnek vereyim; Bir Cumhurbaşkanı kırk yıllık yol arkadaşlarını şaibe altında bırakarak kenara atar ve kardeşi 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numarası olan birini kendisine “Başdanışman” yaparsa, ondan tüm arkadaşları şüphe duyar…
Şimdi lütfen iyi düşünün ve bir karar verin; Siz, kendinizi ümmetin lideri olarak görüyor musunuz?
Sağlık ve başarı dileklerimle 05 Ekim 2017 Rifat Serdaroğlu