Bademlerin çok kullandıkları bir kelimedir vesayet. Vasilik, himaye altında olmak, demektir. Her ağızlarını açtıklarında, demokrat olduklarını ve bu sebepten her türlü vesayete karşı olduklarını söylerler. Buraya kadar güzel! İyi de, Bademler demokrat mıdır? Demokrasi ile biat etmeyi (şartsız itaat ve emre uymak) kırk sene bir kazanda kaynatın, ikisi birbirine yapışmaz! Demokrasinin olduğu yerde biat olmaz, şartsız itaatin ve emir almanın olduğu yerde de demokrasi olmaz. Bu tüm demokrasilerde genel kuraldır ve tartışmaya kapalıdır…
Böyle olunca, sorunun yanıtı çok nettir. Bademler asla demokrat değildirler, olamazlar! AKP Milletvekillerinden biri televizyonda Ahmet Hakan’ın programında aynen şöyle demişti; “Biz (yani AKP), FETÖ ve CIA Türkiye’deki Askeri Vesayete karşı beraberce mücadele ettik ve başarılı olduk.” (AKP+FETÖ+CIA?) AKP Genel Başkanı, Genel Başkan Yardımcıları, Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanını ve Komutanlarını, FETÖ-CIA tezgahıyla zindana atarken de benzeri sözleri söylediler.
Bademlere göre, bir Türk Subayı ülke meseleleri hakkında söz ederse, bunun adı askeri vesayettir. Örneğin, 28 Şubat 1997’de Yargıç ve Savcıların, Genelkurmay Başkanlığına davet edilip, terörle mücadele hakkında bilgilendirilmeleri askeri vesayettir ve demokrasi dışıdır. Olmamalıdır!
Tamam olmasın ama, Subayların FETÖ’ne üye olmaları, Menzil Tarikatına katılmaları, katılanların ise Komutanlarının verdiği emri değil de, imamının verdiği emri dinlemesi vesayet olmaz mı? Olmaz(!) Çünkü onlar kanaat önderi!
Türkiye’de, iyi yetişmiş, en az iki lisan bilen, konusunun uzmanı bir Kurmay Subay’ın ülke meseleleri hakkında konuşması yasaktır ama kerameti kendinden menkul bir cübbeli seccade şeytanının konuşması serbesttir.
Biri, dünyadaki muhataplarını alt edecek derecede bilgili ve saygın, öteki “yanmaz kefen-uçan takunya-deve sidiği” satan ve halkı dolandıran zırcahil bir şarlatan!
Bir Genelkurmay Başkanı, Atatürk’e-Lâik Cumhuriyete- Hukuk Devletine bağlı olduğu için terör örgütü başkanı olarak zindanda, diğer Genelkurmay Başkanı ise Atatürk’e küfür eden- Cumhuriyet okulları hain yetiştirdi diyen- kurtuluş
savaşını keşke Yunan kazansaydı demek alçaklığını gösteren hainleri evlerinde ziyaret ettiği için makbul kişi, öyle mi?
Değerli Okurlar; Yukarıdaki ikiyüzlülüğü, ülkenin sözüm ona ünlü gazetecileri, bilim insanları, üniversiteleri, bazı yargıç ve Savcılar maalesef yıllardır yapıyor. Utanmadan kalemlerini-kendilerini satıp Türk Milletine yalan söylüyorlar.
Geldiğimiz nokta belli! Yalakaların da geldiği yer belli. Çoğu işsiz ve aç! Kasımpaşa bitirimhanelerinde kullanılan bir söz vardır; “Kıyakçılığın sonu ayakçılıktır!” Hatırlar mısınız? Bir zamanlar “Özal Zenginleri-Papatyalar” vardı. Bir tanesi kaldı mı? Dünya Lideri ve yalakaları ne derlerse desinler, ne kadar çarpıtırlarsa çarpıtsınlar, Türk Milletinin ağzından ateş çıkıyor, mutfaklarda-ceplerde yangın var, ülkemiz duvara dayandı…
AKP Genel Başkanı; “Tarafsız olan bertaraf olur” demişti. Tüm satılık kalemler, tüm yalaka bilim ve iş insanları, sahtekar sendikacılar, tefeciler, din tacirleri, yolsuzluk uzmanları aynen Çiller-Ağar-Soylu-Kurtulmuş-Çağlar-Toptan gibi demokrat olmayan Bademlerden ve parti olmayan AKP’den yana taraf oldular ve onlara destek verdiler.
AKP Genel Başkanının sözüne biz de kıymet verip TARAF olduk. Demokrasiden, Lâik Cumhuriyetten, Sosyal Hukuk Devletinden, Atatürk’ten, özgürlüklerden, çağdaşlıktan, barıştan, kardeşlikten, birlikten yana taraf olduk.
Yakında, siyaset sahnesinde tüm bu konulardaki doğruları ve gerçekleri Türk Milleti ile paylaşacağız. Kim Türk Milletinin hakkını yediyse, yedirdiyse, kim haram havuzları kurup kul hakkı yediyse, kim hırsızlarla iş tutup devleti soyduysa hepsini tek tek Türk Milletine anlatacağız. Televizyonlar, gazeteler Bademlerin emrinde imiş! Ne gam! Sokaklar bizim, köyler mahalleler ilçeler iller ovalar dağlar bizim. Sesimizi Türk Milletine duyurmamızı kim, hangi güç, hangi yetkiyle engelleyecekmiş görelim.
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene…
Sağlık ve başarı dileklerimle 05 Eylül 2019
Rifat Serdaroğlu