Herhalde ilk kez böyle bir başlık görüyorsunuz. Bu site, dünyanın çok önemsediği yazarların kitaplarını, gerçeğine uygun ve ruhunu kaybetmeden tercüme ederek özet haline getirir ve hem Türkiye’deki karar vericilerine gönderir hem de ücretsiz olarak Türk Milletinin okuması için yayınlar. Bu muazzam hizmetin yükünü her yönüyle Sayın Uğur Yüce çekmektedir. Bu site ne kadar çok okunursa ne kadar çok insan yararlanırsa bundan sevinç duyacak ilk kişi de o dur! Lütfen bu siteye girip, kitap özetlerini okuyun. Gençlerimizi ve çocuklarımızı da bu kitapları okumaya zorlayın. Hepimiz bilmesi gereken gerçek şudur; “İnsanlığın en güçlü düşmanı cehalettir. Okumadan öğrenmek, bilmek, doğruyu ve güzeli görmek, cehaleti yenmek mümkün değildir!” Okumalıyız, okutmalıyız, okutmalıyız, okutmalıyız…
Kanada’da 2008 yılından bu yana “Munk Münazaraları” diye bir etkinlik vardır. Konularında dünyanın en iyileri burada tartışırlar ve 3 bin kişilik salon ağzına kadar dolu olarak dinler ve konuşmalar daha sonra yayınlanır.
Son tartışma “Gelecek Daha Güzel Günler mi Getirecek” başlıklı idi. Katılımcılar; Bilişsel bilimin öncülerinden, dünya çapında üne sahip yazar Steven Pinker, Times Gazetesinde yazan, dünyada çok satan kitapların yazarı Matt Ridley, İngiltere’nin önde gelen yazar-düşünür-filozoflarından Alain de Botton, New Yorker yazarı ve kitabı 10 milyondan fazla satan Malcolm Gladwell idi…
Günlük yazı formatına sığacak şekilde iki görüşü aktarmaya çalışacağım; Gelecek, daha güzel günler getirecek; -Bir buçuk asır önce insan ömrü ortalama 30 yıldı. Bugün 70 yıl. Bu yükseliş durma belirtileri göstermiş de değil. -Wikipedia’dan çiçek hastalığı veya sığır vebasına bakın! “Çiçek hastalığı şöyle bir hastalık idi” diye yazar. Bu ve benzeri problemler çözüldü. Yakında çocuk felci ve Medine Kurdu gibi hastalıklara da çare bulunacak. -İki yüz yıl önce dünya nüfusunun %85’i aşırı yoksulluk içinde yaşıyordu. Bugün bu oran %10’un altına indi. -İnsan etkinliklerinin en yıkıcısı, güçlü uluslar arasındaki savaşlar artık tarihe karışıyor. Gelişmiş ülkeler 70 yıldır birbirleriyle savaşmıyor.
-Bütün dünyada, şiddet suçu oranları düşüyor. -Dünya nüfusunun %60’ı artık açık toplumlarda yaşıyor. -1820 de insanların %17’si temel eğitime sahipti. Bugün bu oran %82. -Devam etmekte olan küresel seferberliklerin hedefleri arasında çocuk işçiliği, idam cezası, kadınlara şiddet, insan ticareti gibi konular var. Oranlar hızla düşüyor. -Küresel verilere göre, kadınlar artık daha iyi eğitim alıyor, daha geç evleniyor, daha çok kazanıyorlar. -Dünyanın her yerinde IQ her 10 yılda 3 kat artıyor…
Gelecek, daha kötü günler getirecek; -Ben İsviçreliyim. İsviçre bu sorunların tamamını çözmüş durumda. Eğitim sistemi mükemmel. Ortalama maaş yıllık 50 bin dolar. 1648’den beri savaş görmedi. Hastaneler dört dörtlük. Gelgelelim, İsviçre hala sorunlar denizi! Akıl hâkim diye aptallık ortadan kalkmıyor! Aptallık çok inatçı çıktı. Gayrisafi yurtiçi hasılayı arttırmakla yoksulluk ortadan kalkmıyor. -Gelecekte yapılacak bir 11 Eylül dijital saldırısı insanları korkutuyor. -Meksika’da yaşanan kasırga bugüne kadar yaşananların en büyüğü idi. İnsanların açgözlülüğü bizi iklim krizi ile karşı karşıya bıraktı. Hastalık ve kıtlığa dayanıklı tohumlar yarattık ama iklim değişikliğine sebep olduk. Olabilecek bir mega kasırga, tüm Miami’yi yok edecektir. -Nükleer silahları azalttık ama, hepimizi havaya uçurabilecek bir nükleer silahın, bir manyağın eline geçmesi sizleri korkutmuyor mu? Kafanıza silah dayayan biri “endişe etme, kurşunların sayısını yarıya düşürdüm” derse içiniz rahatlar mı? -Tıptaki yeni gelişmeler tamam da bunların parasını nasıl ödeyeceğiz?
Çağdaş dünya bu dertlerle ve çözüm yollarıyla uğraşıyor. Emek harcıyor, para harcıyor, arıyor, soruşturuyor! Ya biz ne yapıyoruz? 15 yılda ne yaptık? -Başörtü sorununu çözdük! Okulları İmam Hatip’e çevirdik! Osmanlı Ocakları açtık! Duşakabinoğullarını ve Davulcuları Saray’a soktuk! Biat kültürünü yerleştirdik! Her türlü protestoyu ve tartışmayı yasakladık. “Devlet deniz soymayan keriz”, “Çalıyorlar ama çalışıyorlar abi”, “Sıfırla oğlum sıfırla, Berat’ı da Dayını da Enişteni de çağır beraberce sıfırlayın”, “Başörtülü bacıya yapılan saldırıyı 248 Cuma geçti açıklayamadık”, “Akademisyenleri,
Gazetecileri zindana attık”, “Yargı kararı olmadan usulsüz KHK’ler ile insanları işlerinden, mallarından ettik”, “Ülkemizi tek başına, yapayalnız bıraktık…”
Anlı şanlı iş adamlarımız, medya patronlarımız, zabıta üniforması ile Atatürk’ün Ordusunun üniformalarını birbirine karıştıran yalaka paşalarımız, “Sallayalım üç-beş füze, dalalım Suriye’ye” diyen Öcalan’ın hısmı istihbaratçılarımız, “O saatin parasını cebimden verdim. Aha bak, peçeteye bile yazılmış” diyen bakanlarımız, “Ayet salla Bakaradan, oylar gelsin fukaradan” diyen zibidilerimiz, Saray çocuklarına selam duran sepet Valilerimiz, dün hırsız dediğine bugün “Ölümüne seninleyim koçum” diyen muhalefet liderlerimiz, susan korkan sinen üniversitelerimiz! Bugüne kadar nasıl batmadık hayret doğrusu hayret…
Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Haziran 2017 Rifat Serdaroğlu