AKP’nin yarattığı “Kentsel Dönüşüm” adındaki yeni rant kapısı yüzünden şehirlerimizin geleneksel yapıları bir-bir yıkıldı. Yerlerine çevreyi berbat eden, alt yapılarının yetersiz olduğu beton yığınları dikildi. Özellikle İstanbul’da AKP’nin diktiği, dikine binalarda oturanların hepsi aynı anda klozetlerini boşaltacak düğmeye basarlarsa inanın o güzelim İstanbul’u bok götürecek… Bugünkü yazı konusu yıkım uzmanları! Eskiden sayıları bir elin parmakları kadar olan “Yıkım Müteahhitleri” şimdi yüzlerce oldu. İş kazalarının en yoğun yaşandığı bu dalda, bir makine sahibi olan yıkımcı oldu. Yerliler yetmezmiş gibi, Avrupalı 15 firma da Türkiye’de çalışmak istiyor. Her işte olduğu gibi bu konuda da istim arkadan gelecek ve yönetmelik nisan ayında yayınlanacak! “Yıkım” konusunda birine Nobel Ödülü benzeri bir ödül vermek gerekirse, benim adayım Paşabakanımız Hulusi Akar’dır. Paşabakanımızı tek geçerim. Yıkım konusunda kimse onun eline küçücük su bile dökemez. Paşabakan döneminde, bakın neler-neler yıkıldı? -Göbekli Tepenin bulunmasıyla “Ön Türklerin” Anadolu’ya M.Ö 13.000 yıllarında geldikleri kesinleşti. Türkler, tekerleği ve resimli yazıyı bularak Anadolu’ya geldiler. Anadolu’nun bilinen ilk dip kültürünü oluşturdular. On binlerce kaya resmi tamgalar, yabancı uzmanlar tarafından da doğrulandı. Binlerce yıllık tarihe sahip Türkler, ilk düzenli orduya Mete Han’ın tahta çıktığı M.Ö 209 yılında geçtiler. Bu tarih 2228 yıldan bu yana Türk Ordusunun kuruluş tarihi olarak kabul edildi. Ta ki Özgür Özel’in “Hulusi Akar’ı biraz kazıdık, altından Siyasi İslam çıktı” dediği Paşabakanımızın Türk Ordusunun başına geçinceye kadar. Paşabakanımız, Türk Ordusunun kuruluş tarihi olarak, resmi internet sitesinde 03 Mayıs 1920’ı ilan etti. İlk yıkımı, Türk Ordusunun tarihini silmek oldu! -Paşabakanımızın en büyük başarısı Türk Ordusuna subay yetiştiren Askeri Okulların kapatılmasına onay vermesidir. 1835 yılından beri eğitim vermekte olan Askeri Okullar, Paşabakanımız sayesinde kapatıldı! -1898 yılında 2.Abdülhamit tarafından kurulan ve 120 yıldır Türk Askerine savaşta barışta hizmet eden Askeri Hastaneler, Paşabakanımızın sayesinde Sağlık Bakanlığına devredildi! -Genelkurmay Başkanı olarak bu uygulamalara imza atan, silah arkadaşlarının iftiraya kurban gitmesine makam uğruna göz yuman Paşabakan, Milli Savunma Bakanı olarak da Türk Ordusuna Tank-Palet yapan milli bir fabrikamızın kendisinin Arap olduğunu söyleyen Ethem Sancak ve Saray’a uçak bağışlayan Katar Şeyhi ortaklığına 25 sene müddetle satılmasına da imza attı. Kendisinden evvelki 28 Genelkurmay Başkanının hiçbirinin (Necdet Özel hariç) ellerini kesmek pahasına bu satışa imza atmayacağına adım gibi inanıyorum. Paşabakan, devre arkadaşlarının yemeğine davet edilmedi! Kendisine şu söylendi; Sakın yemeğimize gelme! Sen gelirsen biz kalkarız, orada tek başına kalırsın! Paşabakan en sonunda, arkadaşlarının güvenini yıktı. Atatürk’ün ordusunun komutanlık koltuğunda oturan, Atatürk’ün giydiği üniformayı giyen bir faninin, Devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk’e ağır hakaret eden yobazları ziyaret eden, ellerini sıkan birinden daha başka ne beklenebilir ki? Yakında, Türk Ordusunu toptan satışa çıkarmazsa şaşarım. Paşabakan, kendisine hakaret ettiğim iddiasıyla bana dava açtı. 24 Ocak 2019 da Ankara’da mahkememiz var. Ben davaya tabii ki katılacağım. Eğer, geçmişinde utanacak bir şeyi yoksa Paşabakanımızın da şahsen davaya katılması en büyük arzumdur. Sadece yüzüne bir defa olsun yakından bakmak istiyorum! Seferberlik Deneme Tatbikatına katılıp iki defa askerlik yapmış emekli bir asteğmenin bu küçük ricasını hem koca bir Bakan hem Paşa olan bir komutan kırmaz diye düşünüyorum. Sizce, Paşabakan duruşmamıza katılabilir mi? Onda böyle bir yürek var mı? Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Ocak 2019 Rifat Serdaroğlu