AKP önderliği, yıllardır uyguladığı “Dış destekli” tek taraflı propaganda ve devlet gücünü sopa gibi kullanarak en sağlıklı düşünenlerimizin, ömrünü Türk Devletine adamış siyasetçilerimizin, bilim ve düşün insanlarımızın, temiz kalabilmeyi becerebilmiş gazetecilerimizin bile akıllarını karıştırmayı başardı.
Türk Toplumu beyin felcine tutulmuş gibi doğruları göremiyor. İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ayırt edemiyor, sanki kendi geleceğini tayin hakkından vazgeçmiş bir durumda! Yanlışta debelendikçe hem daha çok batıyor hem de yakında çok ihtiyacımız olacak enerjisini boşa harcıyor!
Türk Milletinin gözüne çekilmiş bu perdeyi yırtmak için, AKP’nin haram çeşmesinden su içenlerin dışındaki herkes şu gerçeği “Amentü” gibi kabullenip, sürekli tekrarlamalı ve en yakınındakileri de ikna etmelidir;
AKP, Türk Siyasi yaşamının YASAL bir partisi değildir. Örnekleyelim; -AKP, Anayasa Mahkemesi tarafından “LÂİKLİK KARŞITI EYLEMLERİN ODAĞI” olduğu gerekçesiyle 11 üyenin 10’unun oyu ile hazine yardımı almamaya mahkûm edilmiş SABIKALI bir partidir. -AKP, Cumhuriyetin ilkelerine, demokrasinin gereklerine karşı olduğunu açıkça söyleyen ve “Biat Kültürüne” inanmış, tarikat ve cemaat artıklarının barındığı bir “organize menfaat örgütüdür.” -AKP, boğazına kadar yolsuzluğa batmıştır. -AKP, “Hırsızlar İmparatorunun” ailece egemen olduğu bir partidir. -AKP, kendi yolsuzluklarını örtmeyi ilke edinmiş bir örgüttür. (Bakanları-Belediye Başkanları) -AKP, devlet müteahhitlerinden topladığı haram paralarla medya grupları satın almış bir partidir. -AKP, “Çözüm Süreci” denen ihanet süreciyle PKK’yı bilerek canlandırmıştır. -AKP, yanlış dış politikası ile PYD ve YPG’nin kurulması yolunu açmıştır. -AKP, Türk Ordusunun düşmanıdır. FETÖ+CIA ile TSK’ya kumpas kurmuştur. -AKP, CIA elemanı FETÖ’yu Türk Devletinin en hassas birimlerine sokmuştur. -AKP, “Benim menzilim aynıdır” diyerek FETÖ ile aynı yolun yolcusu olduğunu kanıtlamıştır. -AKP, PKK Terörüne ve Barzani terörüne yardım ve yataklık suçu işlemiştir.
AKP önderliği sadece ve sadece kendi geleceğini düşünür. Türk Milleti onun umurunda değildir. Kendini korumak için, bürokrasi atamalarında yasaları ve devlet geleneklerimizi alt-üst etmekten çekinmemiştir. Örnekleyelim;
-Hakan Fidan, 25 Mayıs 2010 tarihinde MİT Müsteşarı olarak atandı. -Hakan Fidan, AKP’den Milletvekili Adayı olmak için 10 Şubat 2015 tarihinde MİT Müsteşarlığından istifa etti. (4 Yıl 9 Ay görev yaptı) Başbakan istifasını kabul etti. Fidan AKP’den aday oldu. -AKP Milletvekili Adayı Hakan Fidan, 23 Şubat 2015’te AKP Ankara İl Başkanlığını ziyaret etti. Kendisini partililer coşkuyla alkışladı. Fidan, AKP İl Başkanı ile seçim çalışma programı yaptı. -9 Mart 2015 tarihinde Hakan Fidan tekrar MİT Müsteşarlığına atandı…
MİT Kanunu Madde 14; MİT fiili kadrosuna atanan personelden, bu teşkilattaki göreve başladıkları tarihten itibaren 5 (BEŞ) yıl geçmeden istifa edenler veya istifa etmiş sayılanlar, görevle ilişkilerinin kesildiği tarihten itibaren 5 (BEŞ) yıl geçmedikçe Devlet memurluğuna ALINAMAZ…
Lütfen düşünün; Tarafsız olması gereken çok önemli bir devlet kuruluşunun başındaki zat, AKP’li olduğunu açıkça belli ediyor ama AKP önderliği, yasayı hiçe sayarak bu kişiyi yine ve tekrar istihbarat kuruluşunun başına getiriyor! Size bir soru; MİT Müsteşarında yasanın olmasını emrettiği “Tarafsızlık” davranışını bulmak mı, yoksa ağustosta kar bulmak mı daha zordur? Siz, bu kişinin verdiği raporlarla yüz binden fazla insanın işinden atılmasını veya zindana atılmasını içinize sindirebilir misiniz? Ya bu kişinin yönlendirmesi sonucu şehit olan vatan evlatları konusunda kafanızda bir şüphe yok mu?
AKP önderliği, kendi medya gruplarını kurdu. Merkez Medya denen omurgasızları da hapis-vergi cezası korkusuyla sindirip emrine aldı. AKP önderliğinin beğenmediği bir haber yapılamaz. AKP önderliğinin istemediği gazeteci hiçbir yerde çalışamaz. Sadece adı Türk Medyası olan bu AK beslemeler, Türk Milletinin kafasının karıştırılmasında çok başarılı oldular…
AKP önderliği, demokrat olmadığından “Olağanüstü Hal” kapsamında referandum veya seçim yapmayı sever. AKP önderliğinin yaptığı her seçim şaibelidir. Hele son referandumda, oy verme günü milyonlarca mühürsüz oy
pusulalarının ve zarflarının geçerli sayılması tam bir hukuk rezaletidir. Milletin parasını çalmaktan utanmayanlar, oylarını çalmaktan utanırlar mı?
AKP önderliği, 2010 referandumu ile Türk Yargısını FETÖ’nun emrine verdi. Zamanın HSYK Başkan vekillerinin mahkemelerdeki ifadelerini okuyun ve yargıdaki rezillikleri bir daha hatırlayın. Bugün ise yargı erkinin önemli bir kısmı, AKP önderliğinin tetikçiliğini yapmaktadır…
AKP, Anayasaya aykırı olarak devlet organlarının tamamını kendi siyasi çıkarı olarak kullanır. Muhtardan Kaymakama, Validen Genelkurmay Başkanına kadar herkesin AKP’li olmasını ister. Türkiye’nin en büyük nakit zengini olan, devletin tüm uçak-araç-maddi olanaklarını yüzsüzce kullanan AKP’yi bir kez daha hatırlatalım istedik. İtirazı olan AKP yöneticileriyle her ortamda, “Damadın televizyonunda veya MAN-MALTA adalarında” tartışmaya hazırım. Bu kez şahidim AKP’nin “Hayırsever casusu” Reza Zarraf! Onu da konuşturmak istiyorum!
Yarın, böyle bir organize harekete karşı neden başarılı olamıyorsunuz diyenlere ve AKP’ ye tek söz söyleyemeyen ama CHP’ye karşı delikanlılıklarını hatırlayan şapşikleri anlatacağız. Arzu eden okur…
Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Şubat 2018 Rifat Serdaroğlu