AKP ve MHP’nin adayı Erdoğan, esas sahibi Türk Milleti olan devletin parasını-devletin araçlarını- devletin ciğersiz vali kaymakamları bürokratlarını usulsüz olarak kullanıp, kendisinin seçilmesi için miting yapıyor! Meydanda yaklaşık 10 bin kişi var. Yarıya yakını sivil polis, zorla getirilmiş öğrenci ve memurlar! Tüm televizyonlar anında yayınlarını kesip, Erdoğan’ın mitingini canlı olarak vermeye başlıyorlar. Üstelik kamera oyunlarıyla meydandaki on bin kişi, beş-altı misli çoğaltılmış halde…
Muharrem İnce ve Meral Akşener, aynı gün aynı anda iki ayrı şehirde miting yapıyor! Temel Karamollaoğlu da 100 bin imza sınırını geçmiş, toplantılarına başlamış. Üçü de gerekli yasal şartları tamamlayıp Cumhurbaşkanlığına aday olmuşlar. Üçünün de de miting meydanları sadece kendilerini sevenler tarafından hınca hınç doldurulmuş, Erdoğan’ın şişirilmiş kalabalığından 3-4 misli daha fazla! Halk TV hariç, bu toplantıları gören, yayınlayan bir TV maalesef yok! Bu TV’lerin sepet yöneticileri, meydanlardaki yüzbinlerce kişiyi yok sayarak, Türk Milletine en büyük hakareti yapıyor!
İşin en ilginç yanı ise, yandaş medya, haram havuzu medyası ve satılmış medya tarafından yok sayılan Türk Milletinin, tepkisizce susması ve hala bu TV’leri seyretmesi, Hürriyet-Milliyet gibi gazeteleri hala satın almasıdır!
Değerli Okurlar; 24 Haziran’da yapılacak olan seçim basit, sıradan bir seçim değildir. Türk Milletinin “özgür ve saygın” ülkeler yanında mı, yoksa diktatörlükle yönetilecek üçüncü dünya milletleri arasında mı yer alacağının belirleneceği bir seçimdir. Özellikle gençler bu olayın hala farkında değiller. Hiçbir adayı beğenmeyen, para babalarına muhtaç olmasınlar diye hiçbir adaya bir kuruşluk yardım etmeyen, sadece eleştiren, oy dahi kullanmayan toplumlar asla ve asla DEMOKRASİYİ hak etmiş toplumlar olamaz…
Türkler olarak bizler, şu an tam da bu durumdayız. Birileri gelsin, bizim için tüm bozukları düzeltsin ama biz yerimizden kıpırdamayalım, rahatımız bozulmasın! Canımız hep cennette olsun! Yorulan, yıpranan, yaşamından, ailesinden fedakârlık eden, maddi olarak küçülen, üzüntüsünden kahrolan, damgalanan, mahkemeden mahkemeye koşan, hapislere düşen başkaları olsun. Bizler sadece eleştirelim, üstelik de beğenmeyelim! Öyle mi?
O zaman, Kurtuluş Savaşı sırasında bu ülke için “canından başka verecek” bir şeyi olmayan fakir fukara çocuklarının yani dedelerimizin, vatan için severek ölüme yürümelerindeki fedakârlığı ne yapacağız? Bizler gerçekten o asil insanların torunları mıyız?
24 Haziran’a bu gözle bakmamız, çalışmamız, oy kullanmamız, oy kullandırmamız şart…
Başta TRT olmak üzere, tüm yandaş ve haram televizyonlarının durumuna gelince; 24 Haziran’dan zaferle çıktıktan sonra, bu avantacıların aldıkları tüm devlet kaynaklı ilan-reklam ücretleri, kamu bankalarından aldıkları torpilli krediler, sahiplerinin devletten aldıkları ihaleler mutlaka incelenmeli ve devleti soyanlardan tahsil edilmelidir.
Bunların canlarını alacağına, haksız kazandıkları paraları ellerinden alacaksın, bu ceza onlara yeter. Aynayı yüzlerine tutalım , kendi görüntülerinden korkacaklardır…
Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Mayıs 2018 Rifat Serdaroğlu