Emperyalist Devletler için öncelikli ve önemli olan kendi menfaatleridir.
Menfaat elde etmek için her türlü ahlaksızlığı yaparlar, buna işgal ettikleri ülkelerdeki insanları acımadan öldürmek de dahildir.
Kendi insanlarının refahı artsın da diğerleri yok olsa da olur!
Kendi demokrasileri zarar görmesin de diğer ülkeler dikta yönetimlerine teslim olsalar da olur!
Yeter ki o dikta yönetimleri onların kölesi olsun…
Siz hiç işgal ettikleri veya egemenlikleri altına aldıkları bir ülkede, demokrasiyi-özgürlükleri-kadın erkek eşitliğini- hukuk devletini yerleştirmeye çalışan bir emperyalist devlet gördünüz mü?
Göremezsiniz, aksine kullanacakları bir hain bulup ona Eşbaşkan-Stratejik Ortak-Dost gibi adlar verip kullanırlar!
Sonra da Kaddafi gibi, Saddam gibi yok ederler…
Halbuki, insanlık değerinin bir bütün olduğu düşüncesi, evrenseldir.
Avrupa için başka, Asya için başka, Afrika için başka, İslam alemi için başka, Hıristiyanlık için başka insan hakları olur mu?
Yeryüzündeki hangi halk, kölelik- zorbalık-cahillik-karanlık- kadınları köle olsun diye yaratılmıştır ki?
Yazar Amin Maaluf “Çivisi Çıkmış Dünya” adlı eserinde şunu anlatır;
“Aralık 1989’da Budapeşte’de Çavuşesku karşıtı gösteriler başlamıştı. Aynı anda Prag’da da gösteriler başlamıştı. Prag Meydanındaki katedral’in duvarındaki bir panoda şu yazıyordu; Çavuşesku, Avrupa’da sana yer yok!”
Evet, Avrupa’da diktatörlere yer yok! Avrupa’da yer yok ama, Ortadoğu’da var, Afrika’da var, Asya’da var! BOP gerçekleşsin diye yıllardır demokrasisini geliştirmeye çalışan ülkelerde diktatör yaratmak var! Yeter ki adamları olsun…
Emperyalistler uzun vadeli planlar yaparlar. Bunu hepimiz biliyoruz, değil mi?
-Türkiye-Irak-İran-Suriye’den koparılacak parçalarla bölgede 2. İsrail olarak görev yapacak “Kürt Devletinin” kurulması ABD’nin en az
100 yıllık bir planı değil mi?
-ABD, şimdiye kadar Irak ve Suriye’den koparılan parçalarla planının yarısını gerçekleştirmedi mi?
-Peki, ABD bu planından vaz geçer mi? Afganistan’dan mı, Hindistan’dan mı, Güney Amerika’dan mı vaz geçti?
-Türkiye’de “çözüm süreci” denen ihanet sürecini, kim organize edip uyguladı?
-Valilere “PKK’lılara dokunmayın” emrini kim verdi?
-İmralı’daki bebek katili ile en iyi anlaşan parti hangisi?
-16 Nisan’dan sonra yeni bir çözüm sürecinin (!) sahneye konmayacağını kim garanti edecek?
Soruyu bir de şöyle soralım;
-Türkiye’yi yöneten bir siyasetçi, eğer ABD’nin planlarını uygulamak, böylelikle kendisini de kurtarmak isterse ne yapmalıdır?
-TBMM’yi ve Türk Devletinin dinamik kurumlarını, Yargıyı, denetim kurumlarını “Vesayet bahanesiyle” devre dışı bırakacak Tek Adam yönetimine yani Dikta yönetimine geçmek ister miydi?
-Anayasa değişikliğini bir İstiklal mücadelesine dönüştürür müydü?
-Kendisinin ve çirkin emellerinin “Beka Sorunu” olan bu oyunu,
“Türk Devletinin Beka Sorunu” olarak takdim eder miydi?
Bugün çok fazla soru sorduğumun farkındayım ama yanıtları bildiğinizden adım gibi eminim.
Bildiğiniz bir söz ile yazıyı bağlayalım;
“Kiralık kafanın bedeli köleliktir. Kim kendi çıkarı için ülkesini satmaya kalkarsa eninde sonunda bedelini öder!”
25 Şubat 2017
Rifat Serdaroğlu