Okullarda hepimize öğretildi, Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili, jeopolitik önemi olan bir ülke.. Evet .! Haritaya bakınca gerçekten öyle. Bizim olan ya da bizim olduğunu sandığımız toprak parçasının etrafında coğrafi haritalarda tatlı bir mavilik var. Türkler Anadolu’ya yerleştiklerinde Orta Asyadan gelme alışkanlıklarını, hayvan sürülerini de getirmişlerdi. Anadolu’ya yerleştik. Hayvancılık zaten bizim işimizdi, zamanla deniz kıyılarına da ulaştık. İlk Türk Denizcisi Çaka Bey; 1081 yılında 50 parçalık ilk Türk Donanması ile Ege’de nam salmıştı. Sonrasında ise onu takip eden Umur Bey, Karamürsel Bey, Piri Reis ve daha niceleri…. Böylesi önemli ve bu kadar bereketli bir coğrafyada yaşayan şimdiki Türkiye’nin şu anki durumuna bir bakalım mı ? Türkiye’nin dünya konteyner taşımalarından aldığı pay % 1. Bu bile aslında bize bir fikir verebilir. Ama daha da inceleyelim: 1999'da 126 milyon 178.6 bin ton olan dünya balık üretiminin 41 milyon 512 bin tonunu Çin tek başına gerçekleştirdi. Türkiye'nin balık üretimi ise 638.1 bin ton ile dünya üretiminin yüzde 0.5'i kadar oldu. Ya topraklarımız!! Orada da durum çok farklı değil. Pek çok ülkeye göre yüzölçümü olarak daha büyük olan, tarım alanları daha fazla olan ülkemiz yanlış tarım politikaları ile dünya ekonomisinde çok da önemli bir yer kaplayamıyor. Üstelik sanayii için gerekli girdilerin pek çoğunun da tarım üzerinden elde edileceği de malum.. Malum masalı biliyoruz. Güzeller güzeli prenses, kötü kalpli bir cadının büyüsü ile yüzyıllık uykuya mahkum edilir. Taa ki bir prens gelip onu öpene kadar. Eyyy uyuyan güzeller! Durum ortada..!!  Uykudan uyanmak için hangi prensin gelip öpücükler saçması gerekiyor ????