Kimse sağlam temeller üzerine oturtulmuş bu hareketi bir harabe haline dönüştürmeye gayret etmeyecek.
Bunun için Ülkücülerin ve MHP'nin mazisi nice derslerle doludur.
Herkes mazide yaşananlardan ders çıkartacak.
Bunun başka yolu yok!.
Gelin,büyük anlam taşıyan yaşanmış şu hikayeyi birlikte okuyalım.
KAN HİKAYESİ
1973 seçimleri öncesiydi.
MHP seçimlere hazırlanıyordu…
Yüreği, fikri, bileği güçlü on binlerce gence sahip ülkücü harekette cep delik cepken delikti.
Yusuf İmamoğlu İstanbul Edebiyat Fakültesi’nin önünde bir sabah pusu kurularak şehit edilmişti….
Cebinden çıkan bütün parası sadece 35 kuruştu…
Otopsi raporunda iki gündür bir şey yemediği, midesinin boş olduğu yazılıydı. Şehit olduğu gün de bir simit alacak parası olmadığı için, okuluna aç gidiyordu.
Gerçek ülkücülerin “parayla” arası ne zaman iyi oldu ki?
İşte bir seçim daha gelip çatmıştı ama yine MHP’nin kasası tamtakırdı…
Eller şakaklarda herkes düşünüyordu: ÇARE….
“ Kanlarımızı satacağız.” dedi birisi..
Hepsi hayretle gözlerini ona çevirdi.
- “Kızılay’la görüşelim.”
Onlar ne haram para ne de temsil ettikleri güçlü makamların üzerinden maddi çıkar sağlamayı düşünemezlerdi.
Çünkü iman ettikleri davaları böyle kirli düşünceleri akıllarından bile geçirmelerine izin vermezdi.
Güçleri ancak kanlarına yetiyordu….
Bazen dökerler, bazen de teşkilatlarının ihtiyacı için Kızılay’a satarlardı…
Kızılay’la görüşüldü, anlaşıldı.
Her ülkücü makbuz karşılığı kanlarını Kızılay’a verecek, makbuzları teşkilatlarına getireceklerdi.
Kızılay Kan Merkezleri önünde uzun “Ülkücü Kuyrukları” oluştu…Kan vermek için…
Şevkle, heyecanla kanlarını verdiler. Makbuzlarını teşkilatlarına getirip teslim ettiler.
14 Ekim 1973 seçimleri öncesi toplanan kan bedelleri bir milyon lirayı aştı.
Bir gün kan verenlerin kuyruğunda “aksakal” bir ihtiyarı sıra beklerken gördüler. Tanıdılar, yanına geldiler.
- Amcacığım,senin burada ne işin var?
- Kan vermeye geldim.
- Ama?...
- Ne aması ben kan veremez miyim?
- Ama amca…
- Ne oldu? Benim oğlum ülküdaşınız, kardeşiniz bütün kanını bu dava için döküp şehit olmadı mı? Onun fedakarlığı yanında ben bir ünite kan vermişim çok mu gördünüz?.....
21 Mart 1970 günü komünistlerce işgal edilen Yüksek Öğretmen Okulu’nda esir edilerek şehit edilen Süleyman Özmen’in babasına sarıldıklarında MHP’nin gelecekteki iktidarının müjdecisi yaşları göz pınarlarından boşalmış, boğazlar düğümlenmişti…..(İktibas)