Deneme yazım.....
Kimimiz uyuşmak için haplar yutarken, biz ağzımızdan çıkan sözlerimizin kanımıza karışmasını bekleriz...sarhoş zamanların serkeş mutlulukları bizi saran ne kadar çukur varsa içine düşmesini de iyi biliriz.Bölünmüş bütünün hiç olan parçalarıyız... Tek gördüğümüz çaresizlik içinde mutluluk debelenişleri...hasılı,tıkılmış bir özgürlük bizimkisi...virgüllerin gerisinde önemini yitirmiş üçüncü şahıslar!Bir dediğimizi çok kez söyleyebiliriz...lakin hep böyle olacağı anlamına gelmez.Mesul olduğumuz şeyden sorguya çekilmekten haz etmemek bir yana,nabzımızı bilmeliyiz,nabzı yoklamakta bize düşmez.
Yazgımızın Tanrı’nın eliyle kaleme alınmış senaryosunda “yanılmak”ana fikir..Sonunda katil biziz.Aslında farkındayız da, kendimizi kandırmışızdır.Seçimlerin keyfiyatına bağlı kader el yazmasında, üzerine mürekkep dökülmüş gibiyiz boşluklarımız doldurulur rastgele...
Yalan yanlışların noktalarıyla son bulur hikayemiz.Ünlemlerimiz yalan!Onlar dile getirilememiş mengeneyle alttan üstten bastırılmış dünya gibi virgüllere oturtulmuş bölümlerin geçişleriyle sarsılır.Bedenimiz hissedebildiğini zannettiğimiz dünyada yaşaya dursun;zihinlerimizin sahnesinde filimler kapalı gişe,yalnız biz oynatır, biz izleriz.Olmayacakları oldurur,olabilecek olanları gerçekmiş gibi tahayyül ederiz hayatımız kaydırılmış cevaplardan ibaret. İhtimaller üzerine kurulmuş bahçemizde,ipimize takılıp düşen çocuklarız biz...olanın ve olabileceğin de aksine takıntının taç giymiş soytarılarıyız! Bizi,iç sesimizi hiç bir şey susturamaz. İçte, her daim çalkantıya yol açacak bir propaganda var...gündemi belirleriz.Kendimizin torbacılarıyız yani..zehri elden ele verirken, bizleri zehirleyenin başkası olduğunu sanırız.İçimizde genişleyen boşluk..boşluk genişledikçe, biz onu doldurmaya çalışırız. Doldururken dipteki delik giderek büyür. Biz ne kadar çabalasakta boşluk bizi yutar.
Aldırış etmiyoruz, sebebini bulmuşuz; “boşluğumuza gelmiştir”her şeye bir sebebimiz var,her işin Kılıfı,her ölünün uykusu mevcut. Bu boşluğun bizi yok edeceğini bilsek de içimizden konuşmaya devam edeceğiz. Olmayacak dualara amin dedik hep çünkü!Soru yığsakta, kendi cevaplarımızı duymakta hazlanırız,benciliz çünkü!
Minel Aktay