ESPİYE PİDESİ
Ordu’dan Trabzon’a giderken bir tabela ilgimi çekti: Dünyaca ünlü, meşhur Espiye pidesi. Bir defa meşhur demek zaten ünlü demek. İkincisi de madem dünyaca ünlü bu pide de neden hiç duymadık acaba?
Şoföre ‘Gir bakalım şuraya da dünyaca ünlü bir pide yiyelim’ dedim. Deniz kenarında güzel bir restoran. Oturduk, yanımıza garson geldi uykulu gözlerle ve esneye esneye. Direkt konuya girdi: ‘Kaç metre yiyeceksunuz?’ Allah Allah. Pide metreyle satılıyor demek ki. ‘Peki’ dedim. ‘Enini, kalınlığını bilmeden nasıl olacak bu?’. Garson ‘Çattık’ der gibi en-boy-yükseklik tarifi verdi. ‘Tamam bize birer metre pide yap’ dedik. Garson bu kez ‘Kaç mevsim olsun?’ diye sorunca afalladık. ‘Kaç mevsim oluyor?’ diye bu kez biz sorunca ‘2 mevsum var, 4 mevsum var’ dedi. ‘Kıymalu pi mevsum, kuşbaşılu pi mevsum, peynirlu pi mevsum, yumurtalu pi mevsum. Seçun peğenun’.
Şoför 4 mevsim söyledi. Ben de ‘Benimki 3 mevsim olsun’ deyince garson itiraz etti: ‘Olmaz oyle 3 mevsum. Ya 2 ya 4 seç da’. Şaşkın şaşkın ‘Neden 3 mevsim olmazmış?’ sorumu şöyle yanıtladı: ‘Haçan ustanun okuma yazmasi zor bela. Ortadan ikiye böluyor oluyor iki mevsum. Onuda bölüyor ikiye ediyor dört mevsum. Şinci Pideyi uçe nasil bölsun da?’.
Çaresiz pideyi 4 mevsim ve 1 metre yedik. Pide nasıl mıydı? Nefisti valla.
Haritada neredeyiz?
Akçaabat’ta bir şirkete gitmek için cebelleşiyoruz. Elimizde harita var ve gideceğimiz yeri haritada görebiliyoruz ama şu an bulunduğumuz yer neresi orayı bilemediğimizden çaresiz yoldan geçen birini çeviriyoruz.
Haritayı arabanın kaportasına yayarak parmağımızı gideceğimiz yerin üstüne koyup soruyoruz: ‘Hemşerim şuraya nasıl gideriz?’. Karşımızdaki orta yaşlı vatandaş bir gözünü kısıp haritayı inceliyor ve ‘Haçan şurdan, şurdan gideceksinuz’ deyip parmağıyla gösteriyor.
Bir şey anlamayınca tekrar gösteriyor ama yine anlamıyoruz. Yanımdaki arkadaş soruyor: ‘Peki, bulunduğumuz yeri haritada gösterebilir misin? Bize o da yetecek’.
Adam, kafasını kaşıyarak yanıtlıyor: ‘Haçan onu pilmeyrum’.