Rize çayı
Bir proje çalışması için 2 danışman Trabzon’a gittik. Önce kahvaltı edelim diyerek çarşı meydanında bir lokantaya girdik. Kulağında kalem, elinde kalem bir garson geldi ve yiyecek siparişlerimizi aldı. İçecek ne istediğimizi sordu. ‘Çay’ dedim. Sonra aklıma geldi, ‘Fincanda olmasın’ dedim.
Baktım garson boş gözlerle bakıyor, ‘Cam bardak olsun’ dedim. ‘Hani şu ince belli…’. Garson cevap verdi: ‘Zaten çaylarımız Rize’dendur da’.
Şaşkınlıkla ‘İyi de’ dedim. ‘Çayın nereden geldiğini değil, kabını söylüyorum. İnce belli, cam bardakta istiyorum çayı’…
Garson kızdı. ‘Ula ne laf anlamaz uşaksun da’ dedi. ‘Kaç kere diyeceğuz. Çaylar Rize’den deyi. Tobe tobe’.
Daha da kızdırmak için sustum ve bekledim acaba nasıl gelecek diye. Gele gele fincanda geldi. İyi mi…
Kafayı taktım, öğreneceğim. Proje yaptığım şirketin genel müdürü de Trabzonlu. Olayı anlattım ve sordum: ‘Ya biz garsonla neden iletişim kuramadık da böyle oldu?’. Genel müdür omuz silkip yanıtladı: ‘Aslında ortada anlaşmazlık falan yok. Siz çayın dışını, o içini tarif etmiş… ’ İyi de hepsi bumuymuş yani? Siz ne dersiniz?
Vali bey
Sakarya’dan bir grup arkadaş, Trabzon’a giden Valilerini ziyarete gittiler. Dönüşte gruptan biri Vali Bey’in selamıyla birlikte ziyaretime geldi. Bir yandan çay içerken bir yandan da lafladık. Merak ettim, ‘Vali Bey nasıl? Alışabilmiş mi?’ diye sordum. Arkadaş, ‘Ne gezer?’ diye yanıtladı. Nedenini sorunca da ‘Bak bir olay anlattı bize. Olayı sen de dinle de kararı sen ver’ dedi.
Meraklanmıştım. Anlatmaya başladı. Vali Bey, konutundan makamına dar bir yoldan geçip gidecek. Fakat adamın biri yolun ortasında durmuş havaya bakıyormuş yanına dek gelen arabadan habersiz. Neyse birkaç dakika beklemişler, adamın nereye baktığını anlamaya çalışarak. Çaresiz korna çalmışlar ama adamın tındığı yok. Bir daha korna, sonra bir daha. Fakat amca ısrarla gökyüzüne bakıyormuş.
Vali bey kızmış ve şoföre amcanın yanına dek yanaşmasını söylemiş. Camı açıp ‘Ya amca yolu kapatıyorsun. Çekilsene geçelim’ demiş.
Amca, başını gökyüzünden aşağılara indirip Vali beye doğru bakmış bakmış ve cevap vermiş: ‘Farzet ki, ben bir ağacum da’…
Kahkahayı basıp sordum: ‘Peki Vali bey ne demiş amcaya?’. Arkadaşım cevapladı: ‘Valla onu biz de sorduk Vali beye. Diyecek laf bulamamış’.
Hakikaten ne denir ki?