Saddam, Kaddafi gibi diktatörler de Saray meraklısı idiler. Dörder-beşer Sarayları vardı. İkisi de psikolojik bozuklukları olan sapık ruhlardı! Halklarını güdülecek koyun-yolunacak kaz-zorla çalıştırılacak köleler olarak görürlerdi. İkisi de her konuda tek karar verici diktatördüler. İki ülke halkı demokrasiden nasiplerini almadıkları, demokratik direniş hakkından haberleri olmadıkları için diktatörlerin sonunu getirmek, gönüllü hizmetkarlığını yaptıkları küresel eşkıyalara kaldı. Yağma-talan-öldürme kültüründen gelen iki halk, bunların Saraylarını kafalarına yıktı. Yıllarca akıttıkları kan ve zulüm çukurunda boğulup, tarihin pislikleri arasına atıldılar…
T.C Devleti, demokratik-laik-sosyal bir hukuk devletidir. Seçimle göreve gelen her makam sahibinin yetkileri-sorumlulukları Anayasamızda yazılıdır. Kimse bu yetkilerden bir milimetre fazlasını kullanamaz, sorumluluklarının da bir milimetresinden kaçamaz. Çünkü T.C Anayasası herkesi bağlar…
AKP Genel Başkanında özellikle Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemine geçtikten sonra; Anayasa’yı ihlal etme, yasaları tanımama, yetki aşımında bulunma, Türk Milletinin kendisine geçici bir süre için emanet ettiği yetkiyi “Her vatandaşına eşit olarak kullanmak yerine” ayrımcılık yapma gibi davranışlara girdiği görülmektedir!
Ayrıca kendisine oy vermeyen vatandaşlarımızın seçtiği başka partili Belediye Başkanlarının, hizmet yapmalarını engelleme, ödeneklerini kesme, devlet gücünü kullanarak tehdit etme, haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı olmayan Belediye Başkanlarını usulsüz olarak görevden alma, yerlerine yasa gereği Belediye Meclis Üyelerinin seçim yoluyla Başkan atama yerine Vali ve Kaymakamlara görev verme gibi hukuksuzluklar yapmaktadır!
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonucu, yolsuzlukların hesabı sorulamamaktadır. Türkiye’de sorulamayan hesaplar, yabancı ülkelerin parlamentolarında sorulmakta ve yöneticilerimiz açıkça hırsızlıkla suçlanmakta ve Türk Milletinin onuru ile oynanmaktadır.
AKP Genel Başkanı olarak siz ve ortağınız Bahçeli; Sizler Şah-Padişah-Sultan-Tiran-Halife filan değilsiniz!
Kimseye hakaret edemezsiniz. Türk Yargısını, yalan iktidarınızı sürdürme aracı olarak kullanamazsınız. Türk Milletinin gözünün içine sokar gibi, mafya bozuntularıyla, kurucumuz Atatürk’ün düşmanlarıyla fotoğraf veremezsiniz. Taraftarlarınızdan, sapık ruhlu olanların Türk Milletini ölümle tehdit etmelerine engel olmak zorundasınız.
Yetersiz, beceriksiz kaldınız ve ülkemizi çok kötü yönettiniz. Türk Milletinin, Türk Devleti ile “Yeni bir sosyal mukavele” yapmasına çok acil ihtiyaç vardır. Sizlerin bu anti-demokratik kafanızla, faşizan yöntemlerinizle böyle bir antlaşmayı yapıp, ülkede barış ve huzuru yeniden sağlamak mümkün değildir.
Çoban Ateşi Hareketinin, Siyasi Parti olmasına çok az bir zaman kaldı. Bizler ÇAH Gönüllüleri, sizlerin alıştığınız, kasetlerle-mahkemelerle- zindanlarla susturabileceğiniz kişilere hiç benzemeyiz. Demokrasi-Cumhuriyet-Laiklik-Özgürlük-Çağdaşlık ve Atatürk yoluna kendilerini adamış Türk vatanseverleriyiz. Türk Milletinin, huzura-zenginliğe-barışa-kardeşliğe her milletten fazla hakkı olduğuna inanırız. Bunu gerçekleştirmek için hiçbir kanunsuz güç tanımayız, aşar geçeriz. Cumhuriyet Tarihimizin, yasal-anayasal çizgide, şiddet içermeyen en organize ve en büyük muhalefet hareketini tüm vatan sathında başlatıp, sizler anayasal çerçeveye girinceye ve iktidardan gidinceye kadar sürdüreceğiz.
Yarın, neler yapacağımızın ilk işaretini vereceğiz.
Sağlık ve başarı dileklerimle 28 Mayıs 2020 Rifat Serdaroğlu