Çanakkale Haber

Taner ARÇUKOĞLU
Köşe Yazarı
Taner ARÇUKOĞLU
 

PKK Üyesi Doktor, Görevden Alınan Vatanseverler ve Ülkücülerin Sessizliği

Türkiye'de son yıllarda yaşanan siyasi ve toplumsal gelişmeler, birçok insanın kafasında ciddi soru işaretleri oluşturuyor. Bir yanda PKK terör örgütüyle ilişkilendirilmiş kişiler, doktorluk gibi son derece hassas mesleklerde görev yaparken, diğer yanda ise vatanseverliğini ve Atatürk’ün ilkelerine bağlılığını dile getiren askerlerin, özellikle de genç teğmenlerin görevlerinden uzaklaştırıldığını görüyoruz. Bu durum, ülkemizde adaletin ve ahlaki değerlerin ne kadar erozyona uğradığını gözler önüne seriyor. Bir zamanlar milli duruşuyla bilinen ve Türk milletinin çıkarlarını savunan MHP lideri Devlet Bahçeli ve onun temsil ettiği milliyetçi kesimler, böylesi bir adaletsizlik karşısında neden sessiz kalıyor? Bahçeli’nin geçmişte teröre karşı sert duruşuyla bilinen söylemleri, bugün neden hükümetin uygulamalarına karşı aynı netlikte dile getirilmiyor? Bahçeli’nin bu suskunluğu, tabanında ciddi bir hayal kırıklığı yaratmış durumda. Türk milliyetçileri, PKK ile ilişkilendirilen kişilerin kamu kurumlarında görev almasını nasıl sindirebilir? Türk Silahlı Kuvvetleri, tarih boyunca milletimizin bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün garantisi olmuştur. Mustafa Kemal’in "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" sözüyle taçlandırdığı askeri miras, vatansever subaylarımız tarafından halen yaşatılmaktadır. Ancak ne acıdır ki, bugün bu mirasa sadık kalan teğmenler, yalnızca “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için görevlerinden uzaklaştırılabiliyorlar. Böylesi bir uygulama, sadece ordunun moralini değil, Türk milletinin adalet ve eşitlik duygusunu da derinden yaralıyor. Bahçeli’nin ve milliyetçi çevrelerin bu suskunluğu, akıllara başka sorular getiriyor. Acaba milliyetçi hassasiyetler, iktidar karşısında bir pazarlık unsuru haline mi geldi? Türk milliyetçilerinin sesini çıkaramadığı, suskunluğa mahkûm edildiği bir Türkiye, gerçekten bağımsız ve güçlü bir Türkiye olabilir mi? Bu ülkenin gerçek milliyetçileri, adaletin ve hukukun üstünlüğünün yanında yer almak zorundadır. Vatanını seven, terör örgütlerine karşı mücadele eden her birey, aynı zamanda bu ülkenin geleceğini inşa eder. Ancak bu geleceği inşa ederken, kimlerin bu süreçte nerede durduğunu da unutmamak gerekir. Bahçeli ve onun gibiler, tarihin bir gün bu sessizliği yargılayacağını bilmelidirler. Türk milletinin iradesi, eninde sonunda adalet ve vatanseverlikten yana tecelli edecektir.
Ekleme Tarihi: 21 Ekim 2024 - Pazartesi
Taner ARÇUKOĞLU

PKK Üyesi Doktor, Görevden Alınan Vatanseverler ve Ülkücülerin Sessizliği

Türkiye'de son yıllarda yaşanan siyasi ve toplumsal gelişmeler, birçok insanın kafasında ciddi soru işaretleri oluşturuyor. Bir yanda PKK terör örgütüyle ilişkilendirilmiş kişiler, doktorluk gibi son derece hassas mesleklerde görev yaparken, diğer yanda ise vatanseverliğini ve Atatürk’ün ilkelerine bağlılığını dile getiren askerlerin, özellikle de genç teğmenlerin görevlerinden uzaklaştırıldığını görüyoruz. Bu durum, ülkemizde adaletin ve ahlaki değerlerin ne kadar erozyona uğradığını gözler önüne seriyor. Bir zamanlar milli duruşuyla bilinen ve Türk milletinin çıkarlarını savunan MHP lideri Devlet Bahçeli ve onun temsil ettiği milliyetçi kesimler, böylesi bir adaletsizlik karşısında neden sessiz kalıyor? Bahçeli’nin geçmişte teröre karşı sert duruşuyla bilinen söylemleri, bugün neden hükümetin uygulamalarına karşı aynı netlikte dile getirilmiyor? Bahçeli’nin bu suskunluğu, tabanında ciddi bir hayal kırıklığı yaratmış durumda. Türk milliyetçileri, PKK ile ilişkilendirilen kişilerin kamu kurumlarında görev almasını nasıl sindirebilir? Türk Silahlı Kuvvetleri, tarih boyunca milletimizin bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün garantisi olmuştur. Mustafa Kemal’in "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" sözüyle taçlandırdığı askeri miras, vatansever subaylarımız tarafından halen yaşatılmaktadır. Ancak ne acıdır ki, bugün bu mirasa sadık kalan teğmenler, yalnızca “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için görevlerinden uzaklaştırılabiliyorlar. Böylesi bir uygulama, sadece ordunun moralini değil, Türk milletinin adalet ve eşitlik duygusunu da derinden yaralıyor. Bahçeli’nin ve milliyetçi çevrelerin bu suskunluğu, akıllara başka sorular getiriyor. Acaba milliyetçi hassasiyetler, iktidar karşısında bir pazarlık unsuru haline mi geldi? Türk milliyetçilerinin sesini çıkaramadığı, suskunluğa mahkûm edildiği bir Türkiye, gerçekten bağımsız ve güçlü bir Türkiye olabilir mi? Bu ülkenin gerçek milliyetçileri, adaletin ve hukukun üstünlüğünün yanında yer almak zorundadır. Vatanını seven, terör örgütlerine karşı mücadele eden her birey, aynı zamanda bu ülkenin geleceğini inşa eder. Ancak bu geleceği inşa ederken, kimlerin bu süreçte nerede durduğunu da unutmamak gerekir. Bahçeli ve onun gibiler, tarihin bir gün bu sessizliği yargılayacağını bilmelidirler. Türk milletinin iradesi, eninde sonunda adalet ve vatanseverlikten yana tecelli edecektir.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.