Anasayfa
Yazarlar
Hayrettin Geçkin
Yazı Detayı
Bu yazı 818+ kez okundu.
7.ULUSLARARASI ÖZKAN MERT ÖDÜLLERİ
Hiç unutmam, yıllar önce, yorgun argın eve dönüp apar topar yatmaya hazırlandığım sırada telefonum çalmıştı. Kalın fakat şefkatli bir ses, ona özgü bir ses: “Ula Hayro! Yazını, ‘Dönüş yolunda Sabancı Üniversitesi’nde burslu okuyan yoksul bir öğrenci olarak hayal ederken yakaladım kendimi’ diye bitirmişsin. Madem Sabancı Üniversitesi’nde okumayı hayal ettin, kendini yoksul değil de zengin çocuğu olarak hayal etseydin olmaz mıydı, ne vardı yani?” Birisinin yanlışlıkla aradığını veya dalga geçtiğini geçirmiştim kafamdan ki “Ben Yaşar, Yaşar!” Çok ama çok şaşırmıştım.
Kocaeli Demokrat Gazetesi’nde yazıyordum o sıralar. Dostlarım Sami Pekdemir, Suat Özdemir ve Semahat Gün; “sürpriz” diyerek söylememişlerdi nereye gittiğimizi. Yaşar Kemal’in konferans vereceği Sabancı Üniversitesi’ndeydik bir süre sonra. Kokteyl sırasında Yaşar Kemal’le tanıştırıldık, söyleştik ustayla, birlikte fotoğraf bile çektirdik. Unutulmaz bir anı benim için. Etkileyici bir konuşma yapmıştı Yaşar Kemal. Salon kalbini tutarak dinelmişti adeta onu. O konuşmayı, beni etkileyen yanlarıyla köşeme taşıdım. Yazımın son cümlesi, Yaşar Kemal’in telefonda söylediği cümleydi. Gazeteyi kendisine ulaştırmışlar. Etkilenmiş olmalı ki telefonumu almış ve bir gece yarısı beni arama inceliği göstermişti o büyük edebiyatçı.
Sabancılarla yakınlığı olan dostum Sami Pekdemir ve yanındaki bir iki dostum toplamımda büyük yer tutan böyle bir güzelliği yaşamama neden olmuşlardı işte.
“Nerden çıktı şimdi bu”, diyeceğinizi biliyorum.
Onun gibi bir şey daha yaşadım iki ay kadar önce. Birileri ya yanlış aradı ya da benimle dalga geçiyor diye düşündüğüm bir an:
Zeynep’le hem kahvaltı ediyor hem de kahvaltı sırasında edebiyatla ilgi belirlediğimiz bir konu üzerinde hararetli hararetli tartıyorduk ki bir telefon… “Uluslararası Özkan Mert Edebiyat Onur Ödülü’ne uygun görüldünüz…” Benim bir başvurum yok, bir çabam yok, aklımdan böyle bir şey de hiç mi hiç geçmemiş. Şaşırdım kaldım. Benden istenen fotoğraf, kısa özgeçmiş vs. faslını bitirip telefonu kapattıktan sonra Zeynep’le uzun süre birbirimize bakakaldık. Tartıştığımız konu da kahvaltı sofrasıyla birlikte boynu bükük ortalıktaydı…
Çeşitli dallarda ödüle laik görülen, Türklerin yanı sıra farklı dillerden, farklı ülkelerden yazarlar, şairler, sanatçılar ve sanat dostları ile birlikte 26 Ekim 2024 tarihinde ödül töreni için Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuar Salonu’ndaydık Zeynep’le. Muhteşem bir hazırlık, dev bir organizasyon, başarılı tercüme, müzik ve inanılmaz güzellikte sunumlar! Organizasyonun fotoğrafçısı esprileriyle, muzipçe gülüşleriyle, Anadolu ve yeryüzü karışımı kokusuyla Kadir İncesu! Başkası olamazdı zaten.
Salona girerken bir sürpriz daha! Benim orada olacağımı bilen bazı dostlarım… Yalnız bırakmak istememişler beni: Osman Nuri Aydın, Eşref Yılmaz, Eka Suremali, Fahrettin Özdemir, İkbal Kaynar, Şükran Aydın… Şair Leyla Şahin’i salonda görmek de ayrıca mutlu etti beni.
Türkiye’nin Nobel Ödülleri olarak kabul edilen Uluslararası Özkan Mert Ödülleri’nin 7.si verildi bu yıl… Ödüle layık görülenlerin UNESCO ve T.C. Kültür Bakanlığı’nın “Yaşayan İnsan Hazineleri” kriterlerine göre yapılan değerlendirmeler sonucunda belirlendiği söylendi. Ödüller sanat ve edebiyatın çeşitli dallarında verilmemiş yalnızca. Başka dallarda da ödüller vardı çünkü: Barış, bilim, gençlik, gastronomi, Kültürel Miras…Ödüllerin içeriği çağdaş dünyada kabul gören ve farklılıklara tahammülü ifade eden “tolerans” ve “hoşgörü”! Şimdiye kadar verilenler de öyle. Ödül töreni dört saati buldu sanırım. Büyüleyici bir ortamda akıp gitti zaman.
Ödülümü alırken yaptığım kısa konuşma şöyle: Evreninin Islığı, Geleceğe Renk Düşüren, Dünyalı Şair Özkan Mert’i ilk kez, “Dayan ey kalbim/ kuracağız dünyayı yeniden” dizeleriyle Enver Karagöz’den duymuştum. Enver Karagöz kim mi? “Bir daha güzel şiirler okumasın, yaptığı konuşmalarla insanların yüreğini havalandırmasın,” diye 12 Eylül işkence hanelerinde boğazına kaynar su dökülerek sesi alınan devrimci öğretmen ve şair! Özkan Mert’in andığım dizeleri benim şiire ve aşka yazılmamda etkili olmuştur diye düşünüyorum. İnsanlığın bir üyesi ve oğlu olarak bu ödülü Enver Karagöz adına, sözü kesilmişlerin adına, öldürülen çocuklar ve şiddet gören kadınlar adına; bu ödülü zarar gören tüm kesimler adına; bu ödülü imdadına koşmamızı bekleyen ağaçlar, kurt kuş ve börtü böcek adına kabul ediyorum. Özkan Mert adının geçtiği böyle bir ödülü almaktan ve sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum.
Özkan Mert’e, Ödül tertip komitesine, jüri heyetine, bu törenin hazırlanmasında emeği geçenlere, etkinliğe ev sahipliği yapan Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü’ne, Konservatuar Müdürü’ne, İstanbul Sanat Derneği Onursal Başkanı’na ve ayrıca etkinliği güzelleyen, görünür ve unutulmaz kılan Şenay-Vedat Akdamar çiftine, Dilek Alp, Mesut Şenol ve adını sayamadığım daha pek çok kültür ve sanat insanına teşekkür etmeyi becerebildim mi, açıkçası hiç bilmiyorum.
Toplamıma, kişisel tarihime bir büyük olay daha eklenmiş oldu böylelikle. Yolumun üstünde acı tatlı ne sürprizler bekliyor beni kim bilir!
Hayrettin Geçkin
............................................................................................
ŞİİR ONUR ÖDÜLLERİ :
Lena KÖSTER (İsveç)
Claudia PİCCİNNO (İtalya)
Snezana Miladinoviç LEKAN (Sırbistan)
Oğuzhan AKAY (Türkiye)
EDEBİYAT ONUR ÖDÜLLERİ :
Milica LİLİC (Sırbistan)
Zeynep ALİYE (Türkiye)
Hayrettin GEÇKİN (Türkiye)
ÇEVİRİ ONUR ÖDÜLÜ :
Doç. Dr. Olcay ÖZTUNALI (Türkiye)
BİLİM ONUR ÖDÜLÜ :
Prof. Dr. Evrim ÖLÇER (Türkiye)
TİYATRO ONUR ÖDÜLÜ :
Dilek TÜRKER (Türkiye)
GÖRSEL SANATLAR ONUR ÖDÜLÜ :
Fevzi KARAKOÇ (Türkiye)
GASTRONOMİ ONUR ÖDÜLÜ :
Chef Paul METAY (Fransa)
BARIŞ ONUR ÖDÜLÜ :
Em. Büyükelçi Istvan SZABO (Macaristan)
KÜLTÜREL MİRAS ONUR ÖDÜLÜ :
Dr. Anna Maria BEYLUNİOĞLU (Türkiye)
Nehna Derneği
SANEMMERT GENÇLİK ONUR ÖDÜLÜ :
Violinist Almila ŞERBETÇİ (Türkiye)
ÖZEL ÖDÜL :
Osman ÖZTÜRK (Türkiye) İstanbul Kültür Sanat Derneği Onursal Başkanı
Ekleme
Tarihi: 28 Ekim 2024 - Pazartesi
7.ULUSLARARASI ÖZKAN MERT ÖDÜLLERİ
Hiç unutmam, yıllar önce, yorgun argın eve dönüp apar topar yatmaya hazırlandığım sırada telefonum çalmıştı. Kalın fakat şefkatli bir ses, ona özgü bir ses: “Ula Hayro! Yazını, ‘Dönüş yolunda Sabancı Üniversitesi’nde burslu okuyan yoksul bir öğrenci olarak hayal ederken yakaladım kendimi’ diye bitirmişsin. Madem Sabancı Üniversitesi’nde okumayı hayal ettin, kendini yoksul değil de zengin çocuğu olarak hayal etseydin olmaz mıydı, ne vardı yani?” Birisinin yanlışlıkla aradığını veya dalga geçtiğini geçirmiştim kafamdan ki “Ben Yaşar, Yaşar!” Çok ama çok şaşırmıştım.
Kocaeli Demokrat Gazetesi’nde yazıyordum o sıralar. Dostlarım Sami Pekdemir, Suat Özdemir ve Semahat Gün; “sürpriz” diyerek söylememişlerdi nereye gittiğimizi. Yaşar Kemal’in konferans vereceği Sabancı Üniversitesi’ndeydik bir süre sonra. Kokteyl sırasında Yaşar Kemal’le tanıştırıldık, söyleştik ustayla, birlikte fotoğraf bile çektirdik. Unutulmaz bir anı benim için. Etkileyici bir konuşma yapmıştı Yaşar Kemal. Salon kalbini tutarak dinelmişti adeta onu. O konuşmayı, beni etkileyen yanlarıyla köşeme taşıdım. Yazımın son cümlesi, Yaşar Kemal’in telefonda söylediği cümleydi. Gazeteyi kendisine ulaştırmışlar. Etkilenmiş olmalı ki telefonumu almış ve bir gece yarısı beni arama inceliği göstermişti o büyük edebiyatçı.
Sabancılarla yakınlığı olan dostum Sami Pekdemir ve yanındaki bir iki dostum toplamımda büyük yer tutan böyle bir güzelliği yaşamama neden olmuşlardı işte.
“Nerden çıktı şimdi bu”, diyeceğinizi biliyorum.
Onun gibi bir şey daha yaşadım iki ay kadar önce. Birileri ya yanlış aradı ya da benimle dalga geçiyor diye düşündüğüm bir an:
Zeynep’le hem kahvaltı ediyor hem de kahvaltı sırasında edebiyatla ilgi belirlediğimiz bir konu üzerinde hararetli hararetli tartıyorduk ki bir telefon… “Uluslararası Özkan Mert Edebiyat Onur Ödülü’ne uygun görüldünüz…” Benim bir başvurum yok, bir çabam yok, aklımdan böyle bir şey de hiç mi hiç geçmemiş. Şaşırdım kaldım. Benden istenen fotoğraf, kısa özgeçmiş vs. faslını bitirip telefonu kapattıktan sonra Zeynep’le uzun süre birbirimize bakakaldık. Tartıştığımız konu da kahvaltı sofrasıyla birlikte boynu bükük ortalıktaydı…
Çeşitli dallarda ödüle laik görülen, Türklerin yanı sıra farklı dillerden, farklı ülkelerden yazarlar, şairler, sanatçılar ve sanat dostları ile birlikte 26 Ekim 2024 tarihinde ödül töreni için Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuar Salonu’ndaydık Zeynep’le. Muhteşem bir hazırlık, dev bir organizasyon, başarılı tercüme, müzik ve inanılmaz güzellikte sunumlar! Organizasyonun fotoğrafçısı esprileriyle, muzipçe gülüşleriyle, Anadolu ve yeryüzü karışımı kokusuyla Kadir İncesu! Başkası olamazdı zaten.
Salona girerken bir sürpriz daha! Benim orada olacağımı bilen bazı dostlarım… Yalnız bırakmak istememişler beni: Osman Nuri Aydın, Eşref Yılmaz, Eka Suremali, Fahrettin Özdemir, İkbal Kaynar, Şükran Aydın… Şair Leyla Şahin’i salonda görmek de ayrıca mutlu etti beni.
Türkiye’nin Nobel Ödülleri olarak kabul edilen Uluslararası Özkan Mert Ödülleri’nin 7.si verildi bu yıl… Ödüle layık görülenlerin UNESCO ve T.C. Kültür Bakanlığı’nın “Yaşayan İnsan Hazineleri” kriterlerine göre yapılan değerlendirmeler sonucunda belirlendiği söylendi. Ödüller sanat ve edebiyatın çeşitli dallarında verilmemiş yalnızca. Başka dallarda da ödüller vardı çünkü: Barış, bilim, gençlik, gastronomi, Kültürel Miras…Ödüllerin içeriği çağdaş dünyada kabul gören ve farklılıklara tahammülü ifade eden “tolerans” ve “hoşgörü”! Şimdiye kadar verilenler de öyle. Ödül töreni dört saati buldu sanırım. Büyüleyici bir ortamda akıp gitti zaman.
Ödülümü alırken yaptığım kısa konuşma şöyle: Evreninin Islığı, Geleceğe Renk Düşüren, Dünyalı Şair Özkan Mert’i ilk kez, “Dayan ey kalbim/ kuracağız dünyayı yeniden” dizeleriyle Enver Karagöz’den duymuştum. Enver Karagöz kim mi? “Bir daha güzel şiirler okumasın, yaptığı konuşmalarla insanların yüreğini havalandırmasın,” diye 12 Eylül işkence hanelerinde boğazına kaynar su dökülerek sesi alınan devrimci öğretmen ve şair! Özkan Mert’in andığım dizeleri benim şiire ve aşka yazılmamda etkili olmuştur diye düşünüyorum. İnsanlığın bir üyesi ve oğlu olarak bu ödülü Enver Karagöz adına, sözü kesilmişlerin adına, öldürülen çocuklar ve şiddet gören kadınlar adına; bu ödülü zarar gören tüm kesimler adına; bu ödülü imdadına koşmamızı bekleyen ağaçlar, kurt kuş ve börtü böcek adına kabul ediyorum. Özkan Mert adının geçtiği böyle bir ödülü almaktan ve sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum.
Özkan Mert’e, Ödül tertip komitesine, jüri heyetine, bu törenin hazırlanmasında emeği geçenlere, etkinliğe ev sahipliği yapan Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü’ne, Konservatuar Müdürü’ne, İstanbul Sanat Derneği Onursal Başkanı’na ve ayrıca etkinliği güzelleyen, görünür ve unutulmaz kılan Şenay-Vedat Akdamar çiftine, Dilek Alp, Mesut Şenol ve adını sayamadığım daha pek çok kültür ve sanat insanına teşekkür etmeyi becerebildim mi, açıkçası hiç bilmiyorum.
Toplamıma, kişisel tarihime bir büyük olay daha eklenmiş oldu böylelikle. Yolumun üstünde acı tatlı ne sürprizler bekliyor beni kim bilir!
Hayrettin Geçkin
............................................................................................
ŞİİR ONUR ÖDÜLLERİ :
Lena KÖSTER (İsveç)
Claudia PİCCİNNO (İtalya)
Snezana Miladinoviç LEKAN (Sırbistan)
Oğuzhan AKAY (Türkiye)
EDEBİYAT ONUR ÖDÜLLERİ :
Milica LİLİC (Sırbistan)
Zeynep ALİYE (Türkiye)
Hayrettin GEÇKİN (Türkiye)
ÇEVİRİ ONUR ÖDÜLÜ :
Doç. Dr. Olcay ÖZTUNALI (Türkiye)
BİLİM ONUR ÖDÜLÜ :
Prof. Dr. Evrim ÖLÇER (Türkiye)
TİYATRO ONUR ÖDÜLÜ :
Dilek TÜRKER (Türkiye)
GÖRSEL SANATLAR ONUR ÖDÜLÜ :
Fevzi KARAKOÇ (Türkiye)
GASTRONOMİ ONUR ÖDÜLÜ :
Chef Paul METAY (Fransa)
BARIŞ ONUR ÖDÜLÜ :
Em. Büyükelçi Istvan SZABO (Macaristan)
KÜLTÜREL MİRAS ONUR ÖDÜLÜ :
Dr. Anna Maria BEYLUNİOĞLU (Türkiye)
Nehna Derneği
SANEMMERT GENÇLİK ONUR ÖDÜLÜ :
Violinist Almila ŞERBETÇİ (Türkiye)
ÖZEL ÖDÜL :
Osman ÖZTÜRK (Türkiye) İstanbul Kültür Sanat Derneği Onursal Başkanı
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.